Xenophobic translate Turkish
29 parallel translation
Acrophobia is the fear of high places, agoraphobia is the fear of open spaces, but what are you afraid of if you're xenophobic?
Akrofobi yükseklik korkusudur, agorafobi açık alan korkusudur, peki zenofobikseniz neden korkarsınız?
- To put it politely, they're xenophobic.
- Kibarca olması için, onlar zenofobik ( yabancılardan korkan kimse ).
Xenophobic.
Şiddetli korku!
They're a species obsessed with concealing their identity- - extremely paranoid and xenophobic.
Türlerinin kimliğini ve varlıklarını örtme saklama konusunda- - aşırı derecede paranoyak ve yabancı korkusuna sahiptirler.
Come on, Tuvok, after all the xenophobic races we've run into don't you find it just a little refreshing to meet some people who value openness and freedom?
Haydi Tuvok, tüm bu yabancı düşmanı ırklardan sonra açıklığa ve özgürlüğe değer veren insanları yenileyici bulmuyor musun?
Going after impossible women- - a hologram, an ex-Borg, the wrong twin, and now a girl from a xenophobic species?
Sen. Zor kadınların peşinden koşuyorsun bir hologram, eski bir Borg, yanlış ikiz, ve şimdi de yabacılardan çekinen türe ait bir kız mı?
I'm afraid we've become somewhat xenophobic.
Yabancılara karşı toplumsal bir fobi geliştirdik sanırım.
They're extremely xenophobic.
Yabancılara karşı oldukça düşmanca davranıyorlar.
It's a backward planet full of superstitious, xenophobic morons.
Sürüyle batıl inançlı, yabancı düşmanı moronun doldurduğu geri kalmış bir gezegen.
- Xenophobic.
- Yabancı düşmanı.
As a citizen and a student, I'm protesting the tone of this lesson as racist, intolerant, and xenophobic.
Bir öğrenci ve bir yurttaş olarak bu dersi ırkçı buluyor ; hoş görüsüz ve yabancı düşmanı olarak görüyorum.
Sir Anthony borders on the xenophobic.
Bay Anthony, yabancı düşmanı olmak üzere.
I gotta say, even though Stan's a suspicious, xenophobic vigilante, he's still a hundred times better than our last neighbours.
Şunu söylemeliyim ki Stan şüpheci, yabancı düşmanı, kendi kendine kural koyan biri olsa da eski komşularımızdan yüzlerce kat daha iyi.
You've got a xenophobic maniac locking up British citizens.
Yabancı düşmanı bir manyak İngiliz vatandaşlarını tutukluyor.
He means xenophobic.
Zenofobik demek istedi.
Well, you're being xenophobic.
Zenofobiklik yapıyorsun.
You are xenophobic.
- Yabancı fobisi var sende.
Oh, yeah, she made that xenophobic remark about the French.
Oh, evet, Fransızlar hakkında ırkçı bir yorum yapmıştı
Now, the body is a little xenophobic.
Şu an vücudun biraz yabancı düşmanlığı gösteriyor.
Its xenophobic view its vagrant vandal.
Zenofobik bakışını... Gemsiz ipsiz vandalını...
In the first place, country folks are a bit xenophobic.
Taşralılar ilk etapta yabancıları pek sevmez.
We are weird xenophobic beings.
Insanoğlu çok garip.
I'm sorry, Sabine, but we have a gay man moving in, so although it may seem xenophobic, it's not, because we have someone even well, not weirder, but more different, so, hard cheese.
Üzgünüm, Sabine,... ama buraya gay biri taşınıyor, yabancı biri düşmanı gibi gözüksek bile değiliz çünkü biz de daha iyi birisi var. garip değil ama çok değişiklik, sert peynir gibi.
The Rannian Science Command is xenophobic in general.
Rann Bilim Komuntanlığı, genel olarak yabancıları sevmez.
If Carl Lundström is xenophobic then so am I.
Eğer Carl Lundström yabancı düşmanıysa ben de öyleyim.
Lana, this is a Central Asian male-dominated, xenophobic puppet-state whose dictator changed the words for bread and Friday to his dog's name.
Burası erkeğin üstün olduğu ve diktatör tarafından yönetilen bir yer.
If it gets treated xenophobic.
Mesela hemen yabancı düşmanlığıyla suçlanıyorsunuz.
"she has forever tied her company's destiny to that of America's xenophobic right." Damn straight.
Çok net.