English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Y'go

Y'go translate Turkish

17,549 parallel translation
You and Max, go hug it out.
Sen ve Max, kucaklaşın bakıyım.
Coach, we're all so excited to go to Lucha Kaboom.
Koç, Lucha Kaboom'da çıkacağımız için çok heyecanlıyız.
Do I have to go to this new school?
Bu yeni okula gitmek zorunda mıyım?
We go back 25 years.
Bizim mazimiz 25 yıl.
Can you, um, go home and you see this door with the lock?
- Eve gidip... Şu kilitli kapıyı görüyor musun?
- I'm gonna go have a drink.
- Bir bardak içki almalıyım.
I wanna go back, like, a year, and be like, "Guys",
Geri dönmek istiyorum, bir yıl gibi, ve "Çocuklar" gibi...
Hey, go and wash.
Sen gidip elini yüzünü yıka.
Come on, we gotta go!
Hadi, buradan çıkmalıyız.
We weren't allowed to go outside for, like, three years.
Üç yıl falan dışarı çıkamamıştık.
I don't know that I'm ready to go to another dimension.
Başka bir boyuta geçmeye hazır mıyım, bilmiyorum.
I thought I'd go sit by the Pacific.
Pasifik kıyısında otururum dedim.
- Camilo, go get Marisa.
Marisa'yı çağır.
You'll go to Mere. And take Elvina with you.
Mere'e gideceksin, Elvina'yı da yanında götür.
Don't you two go every year?
Siz de her yıl katılmıyor musunuz?
Let's go underground.
Artık saklanmalıyız.
- Anyway, I'm excited to go back to the city.
Hem şehre döneceğim için heyecanlıyım. Güzel.
You go downtown, find out where the fuck she is.
Sen de şehre git her neredeyse bul şu karıyı.
You maybe didn't even go away for New Year's. And...?
Yılbaşı için belki o kadar uzağa bile gitmemişsindir.
Now I have to go back and make sure you didn't expose me.
Şimdi de geri dönüp beni açığa çıkarmadığından emin olmalıyım.
Ma'am, please go back to your domicile and shut the door!
Hanımefendi, konutunuza geri dönün ve kapıyı kapatın lütfen!
Yeah, a man doesn't send his girlfriend of three years to go kidnap some kids because he is too much of a pussy to do it himself.
Bir adam üç yıllık kız arkadaşını çocuk kaçırmaya göndermez çünkü bunu kendisi yapabilir, ödlek değildir.
Somebody left that door open, so you can just go on in, go ahead now.
Biri bu kapıyı açık bırakmış yani şimdi içeri girebilirsin, devam et.
Do we have to go?
Gitmek zorunda mıyız?
Let's go to shore.
Kıyıya gidelim.
We need to go now.
- Hemen çıkmalıyız buradan.
Go easy on octavia.
Octavia'yı rahat bırak.
You saved this for a year to go backpacking.
Sırt çantasıyla seyahat etmek için bir yılda biriktirdin bu parayı.
Simon, I gotta go.
Simon kapamalıyım.
Can't we just go back and save Aldus?
- Geçmişe gidip Aldus'u kurtaramaz mıyız?
I have to make sure I wake up in time to go to this faculty mixer tonight.
Bu akşamki üniversite partisi için zamanında kalktığımdan emin olmalıyım.
Go out there and be a star.
Dışarı çık ve bir yıldız ol!
It's like $ 50,000 a year to go there.
Yıllığı 50.000 dolar falan.
Jamie, I'm sorry I have to go, but I have to be at work early tomorrow.
Jamie, kusura bakma gitmem lazım yarın erkenden işte olmalıyım.
Go!
Hazır mıyız?
We found the house easy enough but we couldn't just go up and knock on the door.
Evi hemen bulduk ama gidip kapıyı çalacak değildik. KAYIP
But I do still have to go set up for it.
Ve gidip her şeyin iyi olması için hazırlık yapmalıyım.
Y'all go.
Siz gidin.
Why don't y'all go get cleaned up, hmm?
Gidip temizlenseniz nasıl olur?
All those years of thought and planning and calculation that you and he put in are for nothing, and there's a high probability that it does go wrong.
Onca yıl boyuncaki fikirleriniz, planlarınız, öngörüleriniz boşa gidiyor. Üstelik büyük bir ihtimalle de sonu kötü olacak.
I gotta go walk the dog.
Köpeği yürüyüşe çıkarmalıyım.
Let me ask you, John, Claire, most marriages that go through the trauma of losing a child can't recover.
Peki siz John, Claire, çocuğunu kaybetmek gibi bir travma yaşayan ailelerin çoğu yıkılıyor.
I should go wash up so I don't contaminate anything.
Ben gidip ellerimi yıkayayım, bir şey kirlenmesin.
We need to go shopping, babe.
Alışverişe çıkmalıyız bebeğim.
You know, we need to schedule some time for you to go fuck yourself, okay.
Gidip kendini sikmen için biraz zaman ayırmalıyız sana, tamam mı?
It would take two years, and you would go to jail, but the Southern District believes that your swift departure would be best for the justice system.
Bütün iş iki yıl sürer, hapse gidersin ama Güney Ofisimiz ani ayrılışının adalet sistemimiz için daha iyi olacağı kanaatinde.
- We good to go?
- Hazır mıyız?
If you guys are gonna shit around all weekend, maybe we should just blow this whole thing off and go to Coachella.
Eğer hafta sonları boktan biri olursanız, Belki de bütün bu şeyleri kapatmalıyız Ve Coachella'ya git.
Are we going to go and look at the house?
Gidip eve bakacak mıyız?
Like we made peace with Ward last year to go on a mission,
Geçen yıl göreve gitmek için Ward'la barış yaptığımız gibi,...
Go start by cleaning up the mounds of shit in the front yard.
Git, ön bahçendeki pislik yığınını temizleye başla.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]