English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Y're

Y're translate Turkish

32,204 parallel translation
each year, then, we're not gonna completely reverse the warming that now is inevitable, but we can stop it before it becomes catastrophic.
Isınmayı tamamen geri çeviremeyiz, bundan kaçış yok. Ama yıkıcı sonuçlara sebep olmadan bunu durdurabiliriz.
Good. And sense you questioned my abilities, you're not only gonna give Louis that database, you're going to treat him with the respect he deserves for the rest of your life.
İyi, yeteneklerimi sorguladığın için Louis'e veri tabanını vermekle kalmayacaksın hayatının geri kalanında ona hak ettiği saygıyı göstereceksin.
And now I'm sitting in here for two goddamn years while they're out there.
Şimdi ben iki yıl burada otururken onlar dışarıdalar.
It means that we have five more days to find something we can use to get your case re-opened.
Beş gün içinde davanı yeniden açmak için bir şeyler bulmalıyız.
You know you're taking a big risk that someone's gonna recognize me and figure out that you're up to something.
Birileri beni tanıyıp senin neyin peşinde olduğunu anlayabilir.
If you can grab the supplies, I can meet you with Emma and the raft down by the water, and then we're out.
Erzakları alabilirsen Emma'yı alıp seninle salın yanında buluşuruz ve buradan gideriz.
It's a possibility if I can re-create the serum that split you.
Bu mümkün. Tabii sizi ayıran sıvıyı yeniden yapabilirsem.
I mean, after we're done, we could have all this equipment moved to the classrooms, could put these guys to work teaching.
Yani, işimiz bitince bütün bu gereçleri sınıflara taşıyıp bu adamları orada öğretmen yapabiliriz.
It may not be epic, but it is the most important thing you will ever do, and it won't happen if you're off seeking revenge for some decades-old crime.
Destansı olmayabilir ama hayatta yapacağın en önemli şey bu. Bunlar olmayacak eğer onlarca yıllık suçun intikamını almaya kalkarsan.
No, you're gonna be exposed for way too long, and if the MPR's on the seafloor and you can't get back in...
Hayır, çok uzun zamandır maruz kalacaksın. Ve eğer Deniz Kuvvetleri Deniz Kıyılarında ve geri dönemezseniz...
Okay, we're attached.
Tamam, bağlıyız.
Icebreaker One, we're attached.
Buzkıran Bir, bağlıyız.
We're here for good.
- Burada kalıcıyız.
We're saved! Steve, what should we do?
Steve ne yapmalıyız?
They're... literally haven't cried in five years.
Onlar neredeyse beş yıldır ağlamadım.
- We're prepared for everything, man.
- Her şeye hazırlıklıyız.
I don't know what you're talking about. - Y-You...
Neden bahsettiğini bilmiyorum.
We're part of the United States.
Biz de Amerikanın bir parçasıyız.
We're lucky this car's pre-1980, no electronics.
Bu araç 80 öncesinden kaldığı için şanslıyız, elektronik devresi yok.
Okay, well, from now on, you're gonna hang your backpacks up, and you're gonna clean up the truck before you get out, and close the door!
Pekala, şu andan itibaren, çantalarınızı alıp, dışarı çıkmadan önce arabayı temizleyeceksiniz ve kapıyı kapatacaksınız!
Mr. Vachs, we're, uh, consultants with the NYPD. Like to ask you a few questions. Mr. Vachs knows who you are and who you work for.
Bay Vachs bizler polis danışmanıyız.
We're part of his mission.
Onun görevinin bir parçasıyız.
You're contractually bound to the show for another two years.
Kontrata göre 2 yıl daha eski şovuna bağlasın.
'Cause I think we're at a six.
- Ben... - 6'yı geçmez.
We're closed.
Kapalıyız.
If we're gonna solve this problem, we all have a responsibility to set an example, and more than that, help the developing world transition before it's too late.
Bu sorunu çözeceksek, örnek teşkil etmek hepimizin sorumluluğudur. Bunun da ötesinde, gelişmekte olan dünyaya, çok geç olmadan bu değişimi yaşamaları için yardımcı olmalıyız.
But we're just seeing the worst drought in 900 years here right now.
Ama son 900 yılın en kötü kuraklığını şu an burada görüyoruz.
So you're saying that if we do the right thing, we're gonna heat up, or we're gonna.
Doğru şeyi yapsak ısınacak mıyız yoksa...
Well, that-that-that's why y-y-you're gonna make me happy.
İşte bu yüzden beni mutlu etmen lazım.
We gotta build there if we're gonna last.
Eğer ayakta kalmak istiyorsak orayı da kalkındırmalıyız.
They're important to you, so I know about Jessica.
Önemli bir mesele olduğu için artık ben de Jessica'yı biliyorum.
With what they're charging for room and board, plus the interest, plus what we owe the bank, even with you and I working 80 hours a week each... We'll still be in debt for the next 138 years.
Kalacak yer ve yiyecek, içecek parası artı bankaya olan borcumuz, artı faizler sen, ben ve Theo hepimiz haftada 80 saat çalışsak bile önümüzdeki 138 yıl boyunca borçlu olacağız.
And that's why we're gonna prove that it took you ten years to write this song.
Bu yüzden bu şarkıyı yazmak için 10 seneni harcadığını kanıtlamak zorundayız.
Okay, well, let's take a look, see if we're right.
Tamam, tekrar bakalım. Haklı mıyız?
We're all Americans today.
Bugün hepimiz Amerikalıyız.
And you're going to make the cure.
Ve sen de aşıyı yapacaksın.
We're all Americans today.
Bugün hepimiz amerikalıyız.
And now you're at four stars, Brian.
Ve şimdi dört yıIdızı aldın, Brian.
Hey, you're gonna be seeing Yelp stars if you don't shut up.
Hey, susmazsan,... o yıldızları sen göreceksin şimdi.
- You're looking for Kara?
- Kara'yı mı arıyorsun? - Hayır.
What're you doing? - I'm calling Kara.
- Kara'yı arıyorum.
So you're telling me that in 20 years I'm gonna be on the job with my daughter?
Yani 20 yıl sonra kızımla birlikte mi çalışacağım?
You're talking about something that happened 20 years ago.
20 yıl önce olmuş bir olay hakkında konuşmak istiyorsunuz.
I know why you're here, and the answer's no.
Lafıyı nereye getirdiğini biliyorum, ve cevap hayır.
But it's not like we're gonna put Reese on the stand.
Reese'i kürsüye çıkarmayacağız. Yoksa çıkaracak mıyız?
So we're 1,000 % sure we can't just shoot this asshat, save Lincoln here and now?
Şimdi hemen burada... bu göt kafalıyı vuramayacağımıza... ve Lincoln'ü kurtaramayacağımıza kesinlikle eminsin değil mi?
We're Prussian.
Biz Prusyalıyız.
It's not like you're handing us the Death Star from Star Trek.
Star Trek'teki Ölüm Yıldızı'nı vermiyorsunuz yani bize.
We're close.
Kapalıyız.
They're going to tear down the wall, turn it all into one giantic window, and out I'll go, dangling in midair, lifted by a crane.
Duvarı yıkıp devasa bir pencere yapacaklar. Beni de vinçle kaldırıp havada sallayarak çıkaracaklar.
We're trapped in this iron tin when I can't even pick that lock.
Şu kilidi bile açamadığım için bu demir yığınında kapalı kaldık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]