Y's translate Turkish
151,635 parallel translation
Oh... it seems daddy snake is up here with me.
Amanın görünüşe göre baba yılan benim yanımdaymış.
If her airway's collapsed, we'll have to crike her right away.
Solunum yolu kapandıysa acil krikotirotomi yapmalıyız.
We got to come up with something to save this girl's voice.
Kızın sesini kurtaracak bir yol bulmalıyız.
I mean, what if we just used Caroline's own intestines to create her a new valve?
Caroline'ın kendi bağırsağını kullanarak yeni bir kapakçık yapamaz mıyız?
We need to find another way out.
Başka bir çıkış yolu bulmalıyız.
You know there's plenty of food left.
Bir yığın yiyecek kaldı biliyor musun?
30 years with the Bureau.
30 yıldır bizle çalışıyordu.
I mean, that's the whole "you know" of it all is I liked you from the second I opened that door.
Demek istediğim, hepsi bu. Bilirsin seni kapıyı açtığım andan beri sevdim.
That doesn't sound like nepotism to you since Catherine's my wife and your mother?
Catherine senin annen, benim de karım olduğu için adam kayırmış olmaz mıyız?
Looks like a grade-2 splenic lac, and she's bleeding from her common iliac artery.
İkinci derece dalak yırtığı. İlyak arterde kanama var.
We need to get that baby out A.S.A.P.
Bebeği hemen almalıyız.
You are welcome. It's just y...
İyi ki geldiniz.
- No. I have to make sure that this baby's mother
Bebeğin annesinin kanamadan ölmediğine emin olmalıyım.
The baby was coming, and she was in a lot of pain, and... and I asked her to put her feet up on the dashboard to relieve the pressure.
Bebek geliyordu ve çok ağrısı vardı. Baskıyı azaltmak için bacaklarını yukarı kaldırmasını ben söyledim.
She tore it up pretty badly. Mm-hmm.
Çok kötü yırtılmış.
Well, a neighbor called 911, and then the firefighters broke the gate down.
Komşularından biri 911'i aramış. İtfaiyeciler kapıyı kırmışlar.
Matty's been looking forward to this for a year.
Matty bu seyahati bir yıldır bekliyor.
And old people... old, broken hips, torn ligaments.
Kırık kalçalar, yırtılmış bağlar.
I can't be late either, it's my first day back.
Ben de geç kalmamalıyım. Bugün işteki ilk günüm.
This... Uh... There's no snakes here.
Burada yılan yok.
There's no... There's no snakes...
Hiç yılan yok.
It's for the snakes.
Yılanlar için. - Evet.
Bolus of diltiazem, fast, and let's pull up an image now.
Hemen diltiazem verelim. Görüntü almalıyız.
Well, it's already a shock. It's been 12 years.
Zaten şok oldu. 12 yıl geçti.
- There's snakes in my...
- Yılanlar var.
- The guy's a snake.
- Adam tam bir yılan.
The guy's a total snake, just like you said.
Senin de dediğin gibi adam tam bir yılan.
Hey, what's going on?
Neler oluyor? Hazır mıyız?
I'm a good friend of Paulo's.
Ben Paulo'nun iyi arkadaşıyım.
Why? We shouldn't be here for this.
Bu durum karşısında burada olmamalıyız.
I'm Diane's assistant, but I also sometimes work as an investigator.
Ben Diane'in asistanıyım ama bazen araştırmacı olarak çalışıyorum.
Ten was in trade for Mr. Rindell's testimony.
10 yıl eğer Bay Rindell ifade verseydi olacaktı.
I'm his wife. What's wrong?
Kurt'un karısıyım, sorun nedir?
Move him down the hall and give him extra fluids.
Koridorun karşısına taşıyın ve fazladan sıvı verin.
I'm, I'm his wife.
Ben karısıyım.
Your father's agreed to a 35-year plea. What?
- Baban 35 yıl hapis teklifini kabul etti.
I'm a third-year associate. She just passed the bar.
Ben 3 yıllık bir avukatım, o baro sınavını daha yeni geçti.
Do you think that's true, the way to discover a liar?
Sence bir yalancıyı bulmak için anlattıkları doğru mu?
The simple fact is the plaintiff is attempting to use the theft of 400 running shoes from my client's...
Davacı taraf müvekkilimden çalınan 400 ayakkabıyı... - Çalma yok.
This is Diane Lockhart's office, and I'm her assistant, Marissa.
İyi günler, Diane Lockhart'ın ofisi. Ben asistanıyım.
When your sweat evaporates, it cools the skin by naturally taking the heat with it.
Terin buharlaşınca ısıyı da beraberinde götürerek doğal yoldan cildini soğutur.
And we can't warm him up if his aorta's still torn.
Ve aortu hala yırtıkken onu ısıtamayız.
How's the snake hunt going?
- Yılan avı nasıl gidiyor?
I am ringing the dinner bell and counting on 150 million years of limited evolution to take over.
Yemek zilini çalıyorum ve işi 150 milyon yıllık sınırlı evrime bırakıyorum.
We have to start thinning his blood before he warms up too much.
Çok fazla ısınmadan kanını seyreltmeye başlamalıyız.
The snake's gonna intract venom.
Yılan kendisi verecek.
How about dying from a snake bite?
Yılan ısırığından ölürse?
Because it's kinda messed up to force a snake to bite your friend!
- Çünkü bir yılanı, arkadaşını ısırmaya zorlamak berbat bir şey.
Walt, Cabe's got a shot of vitamin rattlesnake.
Walt, Cabe çıngıraklı yılan vitaminini aldı.
We got to get him out of here before he gets too hot, or his heart will never restart.
Daha da ısınmadan önce onu burada çıkartmalıyız yoksa kalbi hiç çalışmayacak.
I have every right to be, but right now it's not about you or me or Tim.
Olduğum için de gayet haklıyım ama şu anda önemli olan sen, ben ya da Tim değil.