Yaka translate Turkish
924 parallel translation
I should throw you out, put you in the street.
Seni yaka paça sokağa fırlatıp atmalıydım.
A fur collar?
- Kürk yaka mı?
Was it strategy sending those gorillas to drag me away from the Justice of the Peace?
Gorillerini yollayıp beni yaka paça nikah dairesinden... kaçırtmak da mı taktikti ha?
What? Another new cape?
Başka bir yaka daha mı?
It's your serial number. I saw it on your shirt.
Yaka numaranı diyorum, üzerinde görmüştüm.
Have your fare ready and the instant that your cab stops move speedily through the muse and time yourself to reach the other end at exactly a quarter past 9 : 00 where you will find a small broom waiting close to the curb driven by a fellow with a heavy black coat,
Ücretini hazırla ve araba durur durmaz zamanını ayarlayıp hızlıca hareket ederek kalabalığın içinden geç ve saat tam 9 : 00'u çeyrek geçe caddenin öteki ucuna ulaş. Orada seni kaldırımın kenarında yaka uçları kırmızı olan, koyu siyah palto giymiş bir arabacının sürdüğü küçük bir araba bekliyor olacak.
Suppose I brought you to my country place... at Drooling-on-the-Lapel?
Diyelim ki seni memlekete... Yaka Üstünde Salya'ya götürdüm.
Well, Connie, maybe it's nice on the other side.
Belki öteki yaka güzeldir.
"High, tight, old-fashioned stiff collar."
"Yüksek, sïkï, eski moda, katï bir yaka."
On my way to work today, I passed a shop window with a collar in real English embroidery.
Bugün yolumun üzerindeki bir mağaza vitrininde hakiki İngiliz nakışı bir yaka gördüm.
" all wearing employee identification badges,
" işçi yaka kartı takan dört kişi...
- Redhead in a sloppy joe sweater.
- V yaka bluzlu bir kızıl.
Turtle neck, a nice one What's going on?
Balıkçı yaka, güzel. Neler oluyor orada?
What is it, a turtleneck evening gown?
Nedir bu balıkçı yaka gece elbisesi mi?
And to buy you some new collars.
Yeni yaka da almam lazım.
Diamond collar, gold sleeves.
Elmas yaka, altın kollar.
I'll have to shorten the sleeves, I'll need a sash, - a ruffle, something for a collar...
Kollarını kısaltmam gerekecek, bir kuşağa ihtiyacım olacak, fırfır, yaka için bir şeyler...
When we pull out of here, the natives'll have nothing left but some old collar buttons and some rusty bobby pins.
Buraya çektiğimizde, yerlilerin birkaç eski yaka düğmesi ve paslı saç tokalarından başka bir şeyleri kalmayacak.
Had the bouncer toss him down the stairs.
Fedaime onu yaka paça dışarı attırdım.
LAFE : Plank, Jonas, pick him up.
Plank, Jonas onu yaka.
The stud.
Yaka düğmesi.
Duncanon, you cover the right flank.
Duncanon, sağ yaka.
Is this a starched collar?
Bu kolalanmış bir yaka mı?
FALLON'S COLLAR BUTTON. POPPED RIGHT OFF THE FRONT OF HIS SHIRT.
Fallon'un yaka düğmesi.
CLINT FALLON GOT KILLED IN A GUNFIGHT.
McGovern yaka düğmesini almış.
THE DRINKS ARE ON ME.
Yaka düğmesini gösterirsin.
AND YOU'VE GOT THE COLLAR BUTTON
- Sen de kanıt olarak yaka düğmesini aldın.
Now that's a collar!
Şimdi de bir yaka!
- Collar size?
- Yaka numarası? - 16.
They settled south of the creek because the irrigation was good.
Nehirin güney yakasına yerleştiler çünkü o yaka daha sulaktı.
On the Left Bank on the Right Bank and in between.
Nehrin Sol Yaka'sında..... Sağ Yaka'sında... .. ve ortasında.
I'm the girl in the afternoon the aperitif, as we say on the Left Bank.
Öğleden sonraki kızım. Yani aperatif. Sol Yaka'da öyle derler.
But to get back to this case, the young lady lives on the Left Bank.
Ama bu kıza dönersek, genç hanım Sol Yaka'da yaşıyor.
Can you put the studs in that dress shirt?
Şu frak gömleğinin yaka düğmelerini takar mısın?
You sound like a great, big, lost collar button.
Adeta kaybolmuş büyük bir yaka düğmesi gibi görünüyorsun.
I was about to apprehend these rats...
Bu fareleri asılmaları için yaka...
Maybe something In collar stays?
Yaka balinası falan?
Listen, you're in hock to me for your collar buttons, so don't tell me what's for you and what isn't.
Bana bak, yaka düğmelerinden dolayı bana borçlusun bu yüzden işi ben seçerim martavalını okuma bana.
It's all right, white-collar.
Önemli değil, beyaz yaka.
Hey, white-collar!
Hey, beyaz yaka!
- So long, white-collar.
- Güle güle beyaz yaka.
She was blonde, with a fur collar coat,
Sarışındı, bir yaka kürkü vardı.
Broadcloth, plain or tab collars, size... 15 ½ 34. Shorts :
Geniş yaka, düz kollar, ölçü : 15,5, 34.
Go away or I'll beat the shit out of you.
Çık git buradan, yoksa seni yaka paça dışarı atarım.
Just ease it across the hips a little and bring up the neckline.
Karşılıklı çıkıntılar biraz rahatlamış ve yaka çizgisine dayanmış.
- Oh. A collar. - Oh.
Yaka diyorum.
- With a turtleneck?
Balıkçı yaka mı?
"Will I take her back Or throw the baggage out?"
" kabul etsem mi onu Yoksa atsam mı yaka paça?
The neckband's so frayed, it won't hold the collar button.
Yaka bandı o kadar yıpranmış ki yaka düğmesini tutmayacak.
Small stacks of photos were found in their pockets.
Yaka ceplerinde fotoğraflar varadı.
Collar and tie.
Yaka ve kravat.