Yanda translate Turkish
655 parallel translation
On either side, the pattern of white and black stripes stretches out in a mirror image.
Diğer yanda, siyah ve beyaz çizgilerden oluşan biçim ayna görüntüsünde uzanıyor.
Suppose there is no house next door?
Müthiş. Ya, yanda bir ev yoksa?
Out there, children play soldier... In here, soldiers play like children.
Bir yanda askercilik oynayan çocukları bir yandan da çocuklar gibi oynayan askerleri andırıyorlar.
Criminals on all sides for my boys to look up to and revere and respect and admire and imitate.
Çocukların hayran olduğu, saygı gösterdiği taklit ettiği suçlular dört yanda.
What good is it to teach that honesty is the best policy when all around, they see that dishonesty is a better policy?
Dört yanda namussuzluk prim yaparken namusun erdemlerini öğretmenin yararı ne?
Here, Madame.
Alın bakın Madam, ağaçta, iki parmak yanda.
And he's got a couple of reserves next door.
Yanda ise iki muhafız bekliyor.
Next door lives a little lady who's going to dance with me.
Yanda benimle dans edecek hoş bir bayan var.
In Martinelli's office, all around me, just before the lights went out.
Martinelli'nin odasında, her yanda, ışıklar sönmeden hemen önce.
A great liberal magazine that fights injustice on all sides.
- Evet, Bay Green. Dört bir yanda adaletsizlikle savaşan, müthiş liberal dergi.
In some ways it'll feel good to finally get it out.
Bir yanda da artık bitecek olması insanı rahatlatıyor.
Nothing but grass and papyrus as far as you can see.
Dört bir yanda sazdan başka bir şey yok.
On one side,
Bir yanda,
On the other side, representatives of the US.
Diğer yanda ise Birleşik Devletler temsilcileri,
All pity choked with custom of fell deed. And Caesar's spirit, ranging for revenge, with Ate by his side come hot from hell, shall in these confines with a monarch's voice cry "Havoc!" And let slip the dogs of war.
Acıma duygusunu boğacak işkence alışkanlığı ve kanına kan isteyen Sezar'ın ruhu alıp cehennemden alev alev gelen azgın öç tanrıçası Ate'yi yanına "Öldürün!" diye bağıracak her yanda o haşmetli kral sesiyle ve salacak savaş köpeklerini ortalığa sarsın diye dünyayı bu pis cinayetin kokusu inim inim mezar dilenen insan cesetleriyle birlikte.
Yes, she is, she lives right next door.
Evet, o, hemen yanda oturuyor.
There is someone next door, a student.
Yanda biri oturuyor. Bir öğrenci.
- There's no one next door?
- Yanda kimse yok değil mi?
Mr. Marius, there's someone for you next door.
Mösyö Marius, yanda sizi isteyen biri var.
There were cornflowers and gladioli everywhere, morning glories and day lilies born again from the ashes, with an extraordinary vitality unheard of in flowers before then.
Her yanda mavi kantaronlar, kuzgun kılıçları... ve o güne değin görülmemiş bir coşkunlukla... küllerin altından fışkıran... kahkaha çiçekleri, sabah sefaları.
Now, I was standing here just so, my hands at my side.
Ben burada ellerim yanda duruyordum.
There are those who work and those who swim.
Bir yanda çalışanlar, öte yanda yüzenler.
Arms by your side, shoulders back.
Kollar yanda ve omuzlar düzgün.
And we've got scouts all over the place.
Her yanda keşifçilerimiz var.
If you want the lavatory, it's next to the kitchen.
Lavaboyu kullanmak istiyorsan mutfak yanda.
Because of the drought, the hunger and the unrest among my people, of the merciless demands of the foreign powers, the situation in Peking cannot be expected to become tranquil.
Bir tarafta kuraklık nedeniyle halkın açlığı,... diğer yanda dış güçlerin acımasız talepleri,... Pekin'de durumun, bu şartlar altında... sakinleşmesi beklenemez.
- But my tent is this way.
- Ama çadırım bu yanda.
Our hero released from Lady Bellaston a torrent of affection - as well as a flood of gifts, which he found suitably embarrassing and quite irresistible.
Kahramanımız Lady Bellaston'ın yanından bir sevgi seli ve hediye yağmuruyla uğurlanmıştı. Bir yanda rahatsızlık hissederken bir yandan da buna karşı koyamıyordu.
There's room over there.
- Hayır, park yeri yanda.
- Agnese, walk on this side.
- Agnese, bu yanda sen yürü.
With here a pillow flung and there a bolster! This way the coverlet, and that, the sheets.
Yastık oraya atılmış, sırtlık öte yana, Yorgan bir yanda, çarşaflar dağınık.
Murati is opposite. Get moving!
Muratti diğer yanda.
All around
# Dört bir yanda
On the other side, there was a shady park.
Diğer yanda ise,... gölgeler içinde bir park vardı.
Moving laterally from the sternum, between the sixth and seventh ribs,... we'd find the tip of the heart.
Hedefimiz canlı bir insan olsaydı referans noktalarımız göğüs kemiğinden iki parmak yanda, altıncı ve yedinci kaburgaların arasında bulunan kalbin ucu olacaktı.
Jocasta plays on the side receiving service. - Yes?
Jocasta yanda servis tutar.
On the left of the Returning Officer you can see Arthur Smith, the Sensible candidate and his agent, and on the other side is the silly candidate Jethro Walrustitty with his agent and his wife.
Dönen subayın yanında Arthur Smith var Akıllı adayı ve temsilcisi. Diğer yanda, Salak adayı Jethro Walrustitty temsilcisi ve eşiyle.
With carrots and bits of bacon and a cool drink.
Havuç, tütsülenmiş domuz eti. Diğer yanda da, soğuk bir içki.
He lives in a farm nearby.
Yanda bir çiftlikte yaşıyor.
But, madame, they seem very beautiful, one in every side.
Ama madam ne enfes duruyorlar orda her biri bir yanda, sanki
- This way were done, idiot.
- Herbiri bir yanda mı? Doğanın işi bu.
The communists on one side, and us on the other
Bir yanda komünistler, öte yanda bizler.
There's the ban k, jail, an alley on either side.
Şurası banka, hapishane, iki yanda sokaklar.
I'm at the Carlton.
Yanda kalıyorum. Carlton'da.
You fuck on your side, darling, I'll fuck on mine.
Sen bir yanda s * kiş sevgilim, ben diğer yanda.
There, governmental power... is personified as pseudo-star ;
Bir yanda bir hükümet gücü kendine sahte bir yildiz olarak kisilik kazandirabilir ;
here, the star of consumption gets itself elected by plebiscite... as pseudo-power over the lived.
diger bir yanda ise bir tüketim yildizi, hayat üzerinde sahte bir güç olarak taninabilmek için bir kampanya baslatabilir.
When the anti-union struggles of western workers... are repressed first by the unions, and when rebellious currents of youth... launch a first formless protest, in which, however, the refusal of the old specialized politics,
Bir yanda Batili isçilerin sendika karsiti çabalari öncelikle sendikalar tarafindan bastirilmakta, diger bir yanda ise asi gençlik hala belirsiz ve karmasik olan ama sanatin, günlük yasamin ve eski özellesmis siyasetin açik bir reddini içeren yeni protestolarda bulunmaktadir.
Hey, we got a free movie next door.
Yanda bedava film oynuyor.
Eight on each side, two top and two bottom.
İki yanda 8'er tane, 2 tane tepede ve 2 tane altta.
Thine arrows also went abroad.
"Her yanda okların uçuştu."