Yard's translate Turkish
54,270 parallel translation
But there's this amazing songwriter from New York, who's an adjunct at Carson College?
Ama New York'tan gelen, Carson Koleji'nde yardımcı olan harika bir şarkı yazarı var mı?
And I'm the asshole who's gonna help end it. We got to clear this location now.
Ve bu pislik bu işin bitmesinde yardımcı olacak.
Would I be toe-stepping if I offered to help?
Yardım önersem haddimi aşmış olur muyum?
According to their loved ones, all these women struggled with abuse and were searching for help.
Yakınlarına göre tüm kadınlar şiddet görüyormuş ve yardım arayışındaymış.
And it's my fate to help others.
Ve kaderimde diğerlerine yardım etmek var.
I was gonna offer you a month's free rent if you could help me out.
Bir teklifim var, eğer bana yardım edersen bir aylık kiranı almam.
Mr. Smerconish is trying to help us.
Bay Smerconish bize yardım etmeye çalışıyor.
He's been trying to help the school for years.
Yıllardır okula yardım etmeye çalışıyor.
I'm just trying to help Mr. Smerconish here.
Sadece Bay Smerconish'e yardım etmeye çalışıyorum.
It's seem that deputy is under a lot of stress.
Anlaşılan Şerif Yardımcısı Houghton epey stres altında.
R.J. Coreman's the only company left in this yard.
Buralarda bir tek R.J. Coreman Şirketi kaldı.
It's pretty much just guilt by association.
Muhtemelen yardım ve yataklıktan yargılanacak.
We're trying to find any leads possible to help us capture Alex Romero.
Alex Romero'yu bulmamıza yardım edecek tüm ipuçlarını bulmaya çalışıyoruz.
And then I've tried to help, But, I mean, she's...
Yardım etmeye de çalıştım ama...
Right, I'm gonna have Deputy Baker get your medication from your brother, and he'll be right behind us.
Evet. Şerif yardımcısı Baker'a abinden ilaçlarını almasını söyleyeceğim. Bizi takip edecek.
If you know what Norman's done, you're an accessory to murder.
Norman'ın ne yaptığını biliyorsan cinayete yardım ve yataklıktır bu.
She's not well, and you are the only person who can help her now.
O iyi değil... Ve şu an ona yardım edebilecek tek kişi sensin.
That's because he trained you and now he needs your help.
Seni o eğitti ve şimdi de yardımına ihtiyacı var.
He's here to help.
Buraya yardım etmek için geldi.
For info leading to her whereabouts?
... karısının bulunmasına yardım edecek kişiler için.
You sticker DVDs, you help old fackakas with dementia get Polident out of their laptops.
DVD'leri etiketlersin bunamış ihtiyarlara laptop'larına bulaşmış protez diş temizleticiden kurtarmaya yardım edersin.
I'm here because the real war is about to begin, and that thing you stole, it's gonna help us win it.
Buradayım çünkü gerçek savaş başlamak üzere. Ve şu çaldığınız şey kazanmamıza yardım edecek.
Once an ass, always an ass, and Billy's an ass.
Bir kere hıyarlık yapan hep hıyardır ve Billy bir hıyar.
It's a good thing, too, because Dawn wasn't exactly in the mood to help me.
Bu da çok iyi oldu. Çünkü Dawn bana yardım etme havasında değil.
McArdle, I'm trying to do you a favor with the desk assignment.
McArdle, sana masa başı göreviyle Yardımcı olmaya çalışıyorum.
She's currently safe and well and assisting our inquiry.
Şu anda güvenli ve iyi durumda ve araştırmamıza yardımcı oluyor.
And it shows access via the warrant card registered to Assistant Chief Constable Hilton.
Ve Müdür Yardımcısı Constable Hilton'a kayıtlı olan.... kartla erişim görünüyor.
There's a body been found, sir, back of a pub yard in town.
Kasabada bir barın arkasında bulunmuş bir ceset var.
I'm seeing the Assistant Chief Constable later. He's bound to ask.
Baş Savcı Yardımcısını görmeye gidiyorum.Mutlaka soracak
Then moved Finch's body to the pub yard.
Sonra Finch'in cesedini barın avlusuna taşıdı.
She said she was Mrs Pettybon's assistant.
Bayan Pettybon'ın yardımcısı olduğunu söyledi.
I'm a nurse, it's my job to help people.
Ben bir hemşireyim, benim işim insanlara yardım etmek.
So then you helped him get to the Serbian ex-Minister.
Sonra da onun eski Sırp bakana ulaşmasına yardım ettin.
- I'm trying to help you, retard.
- Sana yardım etmeye çalışıyorum gerzek.
So, you know, unless you're the vice president of the one institution that is exempt from the liquidity ratio laws that govern every other bank in America,
Amerika'daki tüm bankaları kapsayan likidite oranı kanunlarından muaf bir kurumun genel müdür yardımcısı değilseniz
I'm asking if there's something I can do to help you.
Sana yardımcı olabileceğim bir konu var mı diyorum.
You have the support of Chief and, believe it or not, Deputy Chief, S.E.
Başkanın ve ister inan ister inanma ama yardımcısının da desteği var.
Betsy, he's only trying to help you.
Betsy, sadece sana yardım etmeye çalışıyor.
Vice President's business is at the bar.
Başkan yardımcısının işi bar.
The EMTs tried to bust him out with the pickup.
Acil yardım çalışanları onu çıkartmaya çalışıyordu.
It's the story of a legendary warrior who comes to the aid of those oppressed by tyranny and injustice.
Efsanevi bir savaşçının hikayesi Kim yardıma gelir Bu ezilenlerin Zulüm ve adaletsizlik yüzünden.
Look, I'm helping with Holden's rehab.
Holden'ın iyileşmesine yardım ediyorum.
Why are you so intent on helping me?
Niçin bana yardım etmeye bu kadar kararlısın?
This guy has been involved in youth-based charities.
Bu adam genç odaklı yardım kuruluşlarında çalışmış.
Emily's coming by to drive you to psych.
Emily sana psikopat yardım etmek için geliyor.
Listen, I am trying to help you.
Dinle, sana yardım etmeye çalışıyorum.
Here at Hollow Sky, we've been helping him find meaning and purpose in light of what happened to his son.
Hollow Sky'da, oğluna olanların ışığında anlam ve amaç bulmasına yardım ettik.
I asked Maddie... her new boyfriend's got some big position in the Authority.
Maddie'den yardım istedim. Onun yeni sevgilisi yönetimde bir çeşit üst konumda.
I asked them for help, and they managed to get him transferred to a labor camp outside the walls.
Onlardan yardım istedim ve duvarın dışındaki bir çalışma kampına transfer edilmesini sağladılar.
She was in so much pain, she just wanted a way out, and... and I helped her.
Çok acı çekiyordu. Sadece bir çıkış yolu istedi... Ve ona yardım ettim.
I'm hoping that by talking to someone else who's been through it, it'll help.
Bunu yaşamış biriyle konuşmasının ona yardımcı olacağını düşünüyorum.