Yavas translate Turkish
22,662 parallel translation
It's working slow, but, hey, man, some people are harder to break than others.
Belki yavas ilerliyor ama bazi insanlari kirilma noktasina getirmek digerlerinden zordur.
We're gonna need you take slow and deep breaths.
Yavaş ve derin nefes alman gerekiyor.
God, that door is slow.
Amma da yavaş kapıymış.
Gradually...
Yavaş yavaş...
Careful, don't rush. You need help, Sir?
Yavaş, acele etmeyin.
Careful with that not to scratch it.
Dikkat et. Bir yere takılmasın. Yavaş.
Yo!
Yavaş!
Easy man! It's a brand new hand!
Yavaş ol, daha yeni çıktı bu!
Slowly.
- Yavaş yavaş.
Okay, hey, whoa, whoa, whoa...
Yavaş, yavaş.
Step back slowly... Slowly.
Yavaş yavaş.
Easy, easy, easy.
Yavaş, yavaş, yavaş.
If we're lucky, we get them from the instant death zone to the die-a-slow-death zone.
Şansımız varsa ölüm noktasından yavaş ölüm noktasına çıkarabiliriz sadece.
Okay, easy at first, just easy.
Başta yavaş yapalım.
Yeah, nice in the knees.
Yavaş.
So we are making slow changes now.
O yüzden şimdiden yavaş yavaş değişikliklere başlayacağız.
Teresita, slow down.
Teresita, yavaş ol.
You can die slow, or you can die fast.
Yavaş ölebilirsin, hızlı da ölebilirsin.
Look, I know things have started slow.
Bak, işlerin yavaş başladığını biliyorum.
Hey, hey, without us, there is no Zombie High.
Yavaş ol, biz olmadan'Zombie High'olmaz.
Easy, let's have a look.
Yavaş ol, bakalım bir.
Go easy.
Yavaş ol.
Yeah, nothing's ever easy with you, though, is it, Sarah?
Hiç yavaş olamadın ama, değil mi Sarah?
Felix, it's absolutely fine for you to get to know Adele, but slowly.
Felix, Adele'i tanımanda hiçbir sakınca yok ama yavaş yavaş tanıyacaksın.
Bide our time before a slow, steady climb back to power.
Yavaş ve kararlı adımlarla tekrar başa gelmek için doğru zamanı kollayacağız.
- Whoa, easy.
- Yavaş ol.
Instead, it was a steady stream of... of good-byes.
Onun yerine yavaş yavaş herkese veda ettik.
Easy, doctor.
Yavaş ol doktor.
Whoa, whoa. Easy.
Yavaş ol.
Easy, easy, easy, easy.
Yavaş, yavaş.
Easy.
Yavaş.
Whoa, hey.
Hey, yavaş.
It's slow.
- Bir elcik. Yavaş olacak.
_
Yavaş yavaş işini bitireceğiz.
Very slow, very quiet.
Çok yavaş, çok sessiz.
Easy, easy.
Yavaş, sakin ol.
If it gets to 10 we'll die a slow and painful death whether we get out or not.
Eğer 10'a çıkarsa yavaş ve acılı bir şekilde öleceğiz. Dışarı çıksak da çıkmasak da.
Easy, easy.
Yavaş, yavaş.
He is slowly learning how this works.
Bu işin nasıl işlediğini yavaş öğreniyor.
Easy, brother.
Yavaş ol, kardeşim.
Easy, Captain.
Yavaş ol, Kaptan.
Whoa! The fuck asshole!
Yavaş ol lan götlek!
Easy. Easy.
Yavaş ol, yavaş.
Yeah, put him on a slow boat to China, so to speak.
Konuşmak için onu Çin'e giden yavaş bir tekneye bindireceğim.
And you're going to die, slowly.
Sen de yavaş yavaş öleceksin.
Could they move any slower?
Herhangi yavaş hareket olabilir mi?
Next time, BoJack? Do a girl a favor, don't break her heart by inches.
Bir dahakine bana bir iyilik yap, kalbimi yavaş yavaş kırma.
Slowly, people started paying attention to me, and I guess it made me feel powerful.
Yavaş yavaş, insanlar bana dikkat etmeye başladı bu da sanırım beni güçlü hissettirdi.
- Well, Tom, as the spaghetti cooks, it will expand, smothering the town and tenderly broiling the sea life who reside there.
- Tom, spagetti pişerken genişler, şehri boğar ve oradaki deniz hayatını yavaş yavaş kavurur.
If you build an airplane and people are afraid of anything that flies, you can't just take the wings off of it, because, at that point, all you're left with is a really slow, super expensive shitty bus.
Bir uçak inşa edersen ve insanlar uçan şeylerden korkuyorlarsa öylece kanatlarını söküp atamazsın. Çünkü eğer yaparsan elinde müthiş yavaş, bok gibi pahalı sikko bir minibüs kalır.
Whoa, whoa, whoa, whoa. Whoa, now. Okay, boy.
Yavaş ol, tamam mı oğlum?