English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Yearnings

Yearnings translate Turkish

37 parallel translation
The yearnings of two hearts create such heavenly pain.
Kalpten kalbe giden bütün aşklar, Ah! Tanrım, Tanrım, ne çok acı verirler.
But even that changes from the frantic yearnings of its beginnings to a quiet, unspoken understanding at its end.
Ancak bu bile başlangıçtaki.. çılgınca özlemden sessizliğe geçer, sonunda konuşulmadan ifadeler başlar.
Somehow, he understood the helplessness I felt... the yearnings I had.
Bir şekilde hissettiğim çaresizliği, içimdeki özlemi anlıyordu.
Stop denying all those yearnings you feel.
Duyduğun arzuları inkar etmekten vazgeç artık.
Yearnings?
Arzular mı?
Because there are so many out there who have- - maybe not as highly evolved thoughts about it as Bob did, but certainly who have the same kind of yearnings.
Çünkü, öyle çok insan var ki, çoğunlukla... bu durum hakkında Bob kadar olgun düşüncelere sahip olmayan, ama birebir aynı özlemleri duyan.
I mean, Mulder, it doesn't take an advanced degree in psychology to understand the the unconscious yearnings that these imaginings satisfy.
Mulder, bu hayallerin bilinçaltındaki arzuları tatmin ettiğini bilmek için psikoloji alanında derece yapmaya gerek yok.
The conflicted yearnings...
Duyguların çatışıyor.
Yearnings, desires... that if you admitted to having, you'd have to stop being who you are.
Arzular, tutkular... eğer varlığını kabul edersen, olduğun kişi olmaktan çıkarsın.
Yet the compensatory respect she commanded only deepened the yearnings of her heart to let it open, to let someone in.
Bu istek, kalbinin en büyük arzusunu bir kat daha güçlendiriyordu. Bu arzu, kalbini açıp içeri birinin girmesine izin vermekti.
I used impressive words like "destiny", "soul mate", "yearnings".
"Alınyazısı", "Ruh Eşi", "Arzular" gibi etkili kelimeler kullandım.
The Maya believed cacao held the power... to unlock hidden yearnings... and reveal destinies.
Mayalar kakaonun bastırılmış istekleri ortaya çıkarmak için güç verdiğine ve kaderi değiştirdiğine inanırdı.
" Out, out, yearnings of mine.
" Çıkın, çıkın, dışarı arzularım.
Her yearnings appear to be their greatest weakness.
Arzuları en büyük zayıflığı gibi görünüyor.
Your kind is weak and will always give in to your selfish yearnings.
Türünüz zayıf ve hep bencilce arzularınıza boyun eğecek.
Unspoken, unheard yearnings. Half asleep, half awake.
Söylenmemiş, duyulmamış bir arzu yarı uykulu... yarı uyanık bir halde...
An old man disabused long ago of certain yearnings and hopes as to how he would be held by his fellows, and yet I weep.
Yaşlı bir adam, arkadaşları tarafından destekleneceği konusundaki özlemleri ve arzularını uzun zaman önce yitirdi. Yine de hâlâ gözyaşı döküyorum.
Yearnings lead to miracles, wishes come true in one miraculous moment.
İstemek, almanın yarısıdır. İsteyin, gerçek olsun.
You there in all my yearnings I fell hard for your silent, sweet gaze
Bütün özlemim sensin Sessiz, tatlı bakışlarına yandım
I'm talking about something bigger than our petty yearnings.
Bizim önemsiz arzularımızdan daha büyük şeylerden konuşuyorum.
This is a safe room where everyone's comfortable talking about their deepest, darkest yearnings.
Burası güvenli oda. Herkesin en karanlık, en derin sırlarını rahatça paylaşabildiği yer.
And the most terrifying aspect of my yearnings murders was as follows :
İşte bu hisler işlediği cinayetlerin temelini oluşturdu.
Poor things, they have yearnings.
Zavallılar, hasret kalmışlar.
But the call still sounded in the depths of the forest. It filled Buck with great unrest and wild yearnings for what he did now know.
Buck huzursuz oluyor ve bilmedikleri için içinde müthiş bir çığlık kopuyordu.
But, I mean, mirrors are usually Just gonna reflect light, But this thing projects Yearnings and cravings.
Ama normalde aynalar sadece ışığı yansıtır bu ise özlem ve arzuları yansıtıyor.
You're both staring at each other in slow motion, which although cheesy and obvious, it underscores your respective yearnings.
Ağır çekimde bakışıyorsunuz. Bu ne kadar ortada da olsa ikinizin birbirinize olan isteğinizi vurguluyor.
I have no such yearnings for home.
- Ben sıla hasreti falan çekmiyorum.
And I do understand your artistic yearnings.
Senin sanatsal özlemlerini anlayabiliyorum.
It is my business if your romantic yearnings are clouding your judgment as a police officer.
Romantik arzuların polis memuru olarak karar vermeni engelliyorsa beni ilgilendirir.
Have you felt yearnings that were beyond the measure of your control?
Kontrol sınırlarının ötesinde özlem duyduğun şeyler var mı?
Well, we come with different yearnings.
Tamamen farklı isteklerimiz var.
If there's one thing I've learned since I left, it is accepting my own yearnings, as well as my contradictions.
Ayrıldığımdan beri, öğrendiğim bir şey varsa, bu kendi arzularımızı kabullenmek, onları inkar etmekten daha iyi.
♪ To discover what my yearnings are... ♪
Özlediklerimi keşfetmek için...
I could no longer control my yearnings.
Arzularımı daha fazla dindiremiyordum.
The painting contains his grudges, guilt, and yearnings. I believe... it is the last thing he drew.
O adamın kinini, suçluluk hissini ve özlemini içeren o resim muhtemelen o adamın sahip olduğu son mutluluk parçasıydı.
I'm getting yearnings.
Canım istiyor.
but also as goods which will stroke and respond to deep emotional yearnings.
= STUART EWEN = Halkla İlişkiler Tarihçisi... insanların, toplum arasında yeni açığa çıkan ürünlere sadece ihtiyaçları doğrultusunda değil ayrıca,... içlerindeki arzuları uyandırıp yanıtlayabilen ürünlermiş gibi bakmalarını sağlıyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]