Yelled translate Turkish
1,640 parallel translation
We just all yelled and then he was beaten.
Hep beraber bağırdık, sonra o dayak yedi.
You know, up until now, I have not yelled.
Bak, şu ana kadar sana bağırmadım.
I have not yelled because you were a guy in trouble and I was supporting you, - but now?
Bağırmadım, çünkü zor durumdaydın ve sana destek oluyordum ama şimdi bağırıyorum!
Maybe that's why I yelled at him.
Belki bu yüzden ona bağırdım.
I would've yelled "I'm sorry"... but there's a time to apologize and there's a time to keep your mouth shut... and hope that the two crazy Latino dudes with guns don't shoot you.
"Üzgünüm" diye bağırabilirdim ama zaman özür dileme ve çenenizi kapatıp bu silahlı iki çılgın latin arkadaşın sizi vurmamasını umut etme zamanıydı.
The fact that I haven't yelled at him is enough
Aslına bakarsan ona yeterince bağırmadım.
I yelled at Susan.
Susan'a bağırdım.
So don't apologize. - He should be yelled at.
Ona bağırılması gerekiyor.
Pricing Weimeraners, getting a plumber for the house in Bedford, sending Warren Beatty a 60th, yeah, right, birthday card, telling David Sedaris his 5,000-word piece is now a 50-word piece, getting yelled at by David Sedaris,
Weimeraner fiyatlarına baktım, Bedford'daki eve tesisatçı buldum, Warren Beatty'ye sözde 60. yaşı için doğum günü kartı gönderdim, David Sedaris'e, 5000 kelimelik yazısının 50 kelimeye düştüğünü söyleyip ondan azar işittim ve Chris Rock'tan, Wilhelmina'ya
This particular time, I was reaching for a supply box on the top shelf when one office worker, who shall remain nameless, kicked the ladder out from under me and yelled...
Bu kez de üst raflarda bir kutu ararken.. bir ofis çalışanı, ki kim olduğunu hala öğrenemedik, tırmandığım mervideni bağırarak tekmeledi.
Oh, my god, honey, I can't believe I yelled at you.
Tanrım, tatlım, sana bağırdığıma inanamıyorum.
- I yelled at you?
Sana bağırdım diye mi?
Because you yelled at him?
Ona bağırdığın için mi?
- I am so sorry about earlier. No, I'm sorry. I shouldn't have yelled and run off like that.
Hayır, baba, ben gerçekten üzgünüm, sana öyle bağırmamalı ve çekip gitmemeliydim.
You do realize that you just told the patient to reduce stress and then yelled at an intern over... coffee?
Az önce hastadan stresi azaltmasını isteyip, onun önünde bir stajyere kahve için bağırdığınızın farkındasınızdır sanırım.
The director yelled "cut."
Yönetmen "kestik" diye bağırdı.
- I'm sorry I yelled at you.
Sana bağırdığım için üzgünüm.
You never yelled at me.
Bana hiç bağırmadın.
I yelled at him so much... last time I saw him.
Onu son gördüğüm de... Ona o kadar çok bağırdım ki.
- You yelled, "What a freak."
- "Hilkat garibesi" diye bağırdın.
- You yelled, "What a freak," too!
- Sen de bağırdın.
You yelled it first.
Önce sen bağırdın.
I was trying to trip you up if I yelled at you.
Bağırdığım için üzgünüm. Engel olmaya çalışıyordum.
- I was turning compost while he yelled.
O bana bağırırken, gübreleri deviriyordum.
Got yelled at
Bağırdı.
I shouldn't have yelled about that door. It was nothing to be angry about.
Kapı yüzünden bağırmamalıydım, sinirlenmeye değmezdi.
I yelled at him last night.
Dün gece bağırdım ona.
I'm sorry I yelled at you the other night.
O gece sana bağırdığım için üzgünüm.
Hm. Like she never yelled at you.
Sanki sana o hiç bağırmadı.
Marion, I'm sorry I yelled at you.
Bağırdığım için özür dilerim, Marion.
- Sorry I yelled earlier. - It's OK.
- Az evvel bağırdığım için üzgünüm.
And I get yelled at by an ungrateful wife all night.
Nankör bir eş bana tüm gece bağırdı.
Twenty-five years of being yelled at.
25 yıl boyunca sürekli bana bağırıldı.
For his pension or because he yelled at him.
Belki emekli ikramiyesi belki de bağırdığı için.
I yelled out for you earlier.
Sana daha önce seslendim.
I shouldn't have yelled at you like that.
Daha önce senin seslenmen gibi seslenme duymamıştım.
But when they reached midstream, the scorpion stung the crane, and the crane yelled, " Why'd you do that?
Nehrin ortasına ulaştıklarında,.. ... akrep, turnayı sokmuş ve turna "neden bunu yaptın" diye bağırmış.
I yelled at her.
Ona bağırdım.
I'm sorry I yelled at you.
Bağırdığım için üzgünüm.
Ah, thought I'd go to my crappy job and get yelled at by my angry boss.
Berbat işime gider ve aksi patronumu çileden çıkarırım diye düşünmüştüm.
Of course he did, and then I... yelled and Tina dove under the covers and it was just... it wasn't pretty.
Tabii ki çıkardı. Sonra da bağırdı. Tina da örtülerin altına saklandı.
I was yelled at for being too nice to him by SGT. Loring. That I needed to put more pressure on him.
Adam daha nazik davranmam için çığlık atıyordu, ancak Çavuş Loring adama daha çok baskı yapmam gerektiğini söylüyordu.
You yelled at my car.
Arabama binerken bana bağırmıştınız.
I mean it's not like he yelled out racist slurs or anything.
Irkçı ifadeler kullanmadı ya.
- But I do like to get yelled at during sex.
Ama seks sırası bana bağrılmasından hoşlanırım.
You yelled at me for no reason, and then you walked away, and now you show up here.
Sebepsiz yere bana bağırdın, ve sonra çekip gittin, ve şimdi buraya geliyorsun.
If you still need to be yelled at, I think I can give you some volume.
Eğer hala seni azarlamamı istiyorsan, sanırım şimdi haykırabilirim.
She yelled at me again.
Bana tekrar bağırdı.
My dad yelled at me for bringing him home, but...
Biliyorum.
I mean, how would you like it If I yelled out Patricia's name
Yani ben seksin ortasında...
Literally walked in an yelled, if you don't want to get fucked you better freeze'cause I'll fuck anything that moves.
Abartısız, girdim ve bağırmaya başladım. Sikilmek istemiyorsanız olduğunuz yerde kalsanız iyi olur çünkü hareket eden her şeyi sikerim.