English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Yield

Yield translate Turkish

1,122 parallel translation
The city did not yield to the aerial attacks e the buildings in ruins had been transformed into ortalezas.
Şehir hava saldırılarına boyun eğmemişti ve paramparça olmuş binalar kalelere dönüştürülmüştü.
Third harvest yield.
Üçüncü hasat dökümü.
Conrad held Li Chen close against him feeling her soft trembling body yield to his embrace.
Conrad Li Chen'i kendisine bastırdı, onun titreyen bedeninin sarılışına boyun eğdiğini hissetti.
Yield, Guinevere.
Kabullen, Guinevere.
I yield ; I humble myself.
Ben kabullendim, kendimi küçük düşürdüm.
I don't intend to jeopardize the project in which I've invested half my fortune when it's ready to yield billions.
Servetimin yarısını yatırdığım ve milyarlar kazandırmaya hazır olan bir projeyi tehlikeye atamam.
The nation musn't yield to blackmail.
Ulus şantaja boyun eğmemeli.
However, I will yield to the opinion of the majority
Ne yazık ki, bende çoğunluğun görüşünü kabul ediyorum.
Who will be the first to yield?
İlk kim pes edecek?
Peasants are needed, otherwise the land doesn't yield.
Köylülere ihtiyaç vardır, aksi halde topraklar ürün vermez.
They might have better artillery, but I wouldn't yield to karate, they must defeat me first.
Onlar sayıcı çok olup, ağır silahlarla donatılmış olabilir! Ama bu hiç bir zaman beni yıldıramaz Önce cesedimi çiğnemeliler!
You are lost if you yield to them.
Eğer onlara teslim olursan, kaybedersin.
Amr, same for a gold mountain, I do not would yield them to you.
Amr, Önüme altından dağlar koysanız vermem bu adamları size.
Yield!
Teslim ol!
Will you not yield?
Pes etmeyecek misin?
After four years of arduous service marked by unsurpassed courage and fortitude the Army has been compelled to yield to overwhelming resources.
Eşsiz cesaret ve metanet ile damgalanmış dört yıllık hizmetinden sonra ordumuz, baskın çıkan kaynaklar sebebiyle teslim olmaya mecbur edildi.
Please, yield this fate to me.
Lütfen, bu kaderi bana verin.
No I realized that... The search for a moral language had to yield to the incomprehensible.
Hayır, şunu fark ettim ki ahlaki dile ulaşma çabaları anlaşılmaz bir hal almak zorundaydı.
We have to develop new strains of high-yield, disease-resistant grain crops.
Yüksek kazançlı ürünler geliştirmek için hastalıklara dirençli tahıllar yetiştirmeliyiz.
Hence I should yield myself to idleness sparing myself and all my senses, too.
Bu yüzden boyun eğmeliyim avareliğe esirgemeliyim kendimi ve hislerimi de.
Still don't want to yield?
Hala anlamadın mı?
Regretfully, we shall yield the pleasure of your company to others.
Ne yazik k ¡ s ¡ ze esl ¡ k etmek zevk ¡ n ¡ baskalarina birakmak zorundayiz.
I shall yield, too.
Ben de birakiyorum Eve.
Such pains yield readily to suggestion.
- Hayır, bu tür ağrılar için bir tavsiyem var.
Those same seeds now yield death.
Aynı tohumlar şimdi ölüme sebep oluyor.
The ground will yield little tonight.
Mevzu bu gece biraz açığa çıkar.
Our goal is to make Siberia yield her riches.
Amacımız Sibirya'nın zenginliklerine ulaşmaktır.
A more convincing reason could not be found, and she must yield to that.
Daha ikna edici bir gerekçe olamazdı, buna uyması gerekiyor.
Yet I must bring myself to yield to all his wishes for he is in a position to force me to accept everything and he has me, the villain, with a knife at my throat.
Ama ne yapabilirim? Adam ellerini boğazıma sımsıkı geçirmiş, bana istediği her şeyi kabul ettirebilecek durumda.
"Bow, yield, kneel," that kind of stuff closes out a town.
"Boyun eğ, teslim ol, diz çök", bunlar bir işe yaramaz.
Lord Uther, if I yield to the sword of power what will you yield?
Lord Uther, kudret kılıcına teslim olursam... sen ne vereceksin?
Me, yield?
Ben mi?
Yield, sir.
Pes edin.
I yield to your mercy, Lancelot.
Merhametine sığınıyorum Lancelot.
I can see my money is still in your pocket, which is from the yield of my labour.
Görüyorum ki benim param hala senin cebinde, benim emeğimin karşılığı.
Let me not yield to the temptations of the evil one.
Şeytanın beni kandırmasına izin verme.
Swear I'm not your husband and I will yield
Benim kocan olmadığıma yemin et ben iade edeceğim..
Or just the money it will yield?
Yoksa para kokusu mu?
I don't know how she yield to the devil.
Dayanamazdı...
I will not yield the British fleet or scuttle it, but instead, steam to American ports.
İngiliz Donanmasınız teslim etmeyeceğim, yerine Amerikan limanlarına göndereceğim.
Life would not yield to age.
Boyun eğmezdik yaşlanmaya.
It won't bite through, but it will yield to pressure.
Isırmaya karşı değil ama, basınca karşı iyidir.
100 kiloton yield.
100 kiloton verim.
The effects are indistinguishable from the American medium-yield bomb.
Etkileri orta-verimli bir Amerikan bombasından farksız.
- Yield selection : complete.
- Sonuçların seçimi : Tamamlandı.
What's the yield on the birds?
- Kuş dövüşü bu günlerde ne kazandırıyor?
Do you yield?
Vazgeçiyorum.
- Yield. For now!
Ama sadece şimdilik.
A smattering of stocks, mostly low-yield losers.
Hisse Senetlerinde, Çat-Pat Veri Kayıpları..
X-ray scans of the cases yield only blurred images.
X-ray taramaları sadece bulanık şekiller veriyor.
The yield's insignificant.
Elde edilen ışık yetersiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]