English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Ym

Ym translate Turkish

22,109 parallel translation
Well, you were right- - tears.
Haklıymışsın. Ağladı.
The truth is, the castle was constructed to be invisible primarily for budgetary reasons.
Aslında Kale bu şekilde olmasının başlıca sebebi bütçe sıkıntısıymış,
Sonia and I are the same size.
Sonia'yla boyumuz aynıymış.
Hey, Abby was right.
- Abby haklıymış.
So they're golfing buddies.
Golf arkadaşıymış yani.
Crazy fast.
Deli hızlıymış.
It's time to drop the charade like this was all part of the plan and wake the fuck up!
Olanların hepsi planın bir parçasıymış gibi davranmayı bırakıp kendine gelmen gerek!
Wait, he was here tonight?
Bekle, bu gece burada mıymış?
- From a Premier Lodge?
- Premier Lodge'un kartı mıymış?
- So he was ambitious.
- Hırslıymış.
Look, I know we had words the other day, but you were right.
Bak, biliyorum, geçen gün biraz atıştık ama haklıymışsın.
You were right.
Haklıymışsın.
You're telling me that this thing has been in the boat graveyard for the last ten years?
Bu şey son on senedir gemi mezarlığında mıymış yani?
Claire was right. No girls.
Claire haklıymış, hiç kız yok.
Your fiancé's a pyro.
Nişanlın bir kundakçıymış.
Well, it turns out that Tom used to identify as... Tina.
Meğerse o Tom eskiden Tina'ymış.
He's pretty quick on that thing.
- Vay be, epey hızlıymış.
Any cameras in the garage?
Otoparka güvenlik kamerası var mıymış?
Yeah, but every night from 8 : 55 p.m. to 5 : 00 a.m., the cameras at the entrance and on P-2 were conveniently down.
Evet ama ne hikmetse P-2'nin girişindeki kameralar her gece 20.55'den 05.00'a kadar kapalıymış.
I'm gonna get some pricks out of your face.
Suratından kıymık çıkaracağım.
They treat me okay. They don't act like I got the plague or nothing.
Onlar ısmarlayorlar vebalıymışım gibi davranmıyorlar.
Like to your own place, where you pay for things?
Babanın dükkanıymış gibi bunun masrafı nerede çıktı?
Dudewitz is right about you.
Dudewitz senin hakkında haklıymış.
Emma was a television producer at Channel 8 News.
Emma, Kanal 8 haberlerinde yapımcıymış.
All right, check with the FBI, see if the M.O. or if the symbol matches anything in their database.
FBI'a haber verin de baksınlar bakalım, sembol hakkında veri bankalarında bir şey var mıymış.
Was he a lawyer?
Avukat mıymış?
It's Diana.
Diana'ymış.
It turns out they're the same type.
Kan grupları aynıymış.
And you're right... we should ask other people if I overreacted.
Biraz düşündüm ve haklıymışsın. Aşırı tepki gösterip göstermediğimi başkalarına sormalıyız.
I just... there's this guy in Lexington that told me if I ever passed through, I should look you up.
Lexington'da bir adam dedi ki buradan geçersem seni aramalıymışım.
No, the other guy who's staring at me like I got three heads.
- Hayır, üç kafalıymışım gibi gözlerini bana diken diğer adam.
Look at you being all smart.
Şu haline bak akıllıymış gibi davranıyorsun.
Had to meet today.
Bugün olmalıymış.
So all we got to do is see if Lee was really alone.
Yani tek yapmamız gereken Lee gerçekten yalnız mıymış anlamak.
Oh, what a little darling.
Ne kadar da tatlıymış.
- Oh, but now get his piss ant son Horace telling me I gotta get lost because he's afraid of his sister coming over here with her Jew lawyer.
Ama sidik karıncası kılıklı oğlu Horace bana diyor ki burada olmamalıymışım çünkü Yahudi avukatıyla gelen ablasından korkuyormuş.
Racist, I'll give you fucking racist.
Irkçıymış, gösteririm sana ırkçıyı.
It was the same last year in London. It was, indeed.
- Geçen sene Londra'da da aynıymış.
"Let's call Home Depot and ask if they have caulk."
"Hadi Koçtaş'ı arayalım da silikon var mıymış diye soralım." olurdu.
Yikes, it says here that the guy who was playing "sadistic guard" is out for tonight's performance because someone took his eye out with a plastic spork.
İğrenç, burada yazıyor ki sadist gardiyanı oynayan adamın bu gece katılamamasının sebebi birinin plastik çatalla gözünü çıkarmasıymış.
On the surface, it seems like we shouldn't be together, but we make an amazing team.
Yüzeyden bakınca sanki birlikte olmamalıymışız gibi görünüyor. Ama harika bir takım oluşturuyoruz.
And she was right.
Haklıymış da.
Oh, I have lunch plans.
Gerçekten de Profesör Kang'ın ders notlarıymış.
Violation of human rights?
İnsan haklarıymış? İhlal etmekmiş?
You're the most crooked crook of all.
Sahtekarın da sahtekarıymışsın.
He was a man of God.
Din adamıymış.
Oh, one Talk of the Town piece? Come on.
Bir "Talk of the Town" yazısıymış, hadi.
No, no, no, it makes perfect sense.
Anladım. Yok, mantıklıymış.
It's a vegetable cult. - Ah.
Sebze tarikatıymış.
- Mm-hmm.
- Akıl hastasıymışsın, mayan bozukmuş.
Wow. That's spicy.
- Çok acıymış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]