Yoked translate Turkish
35 parallel translation
I got yoked in my last year of school.
Okuldaki son senemde evlendim.
As soon as I get the oxen yoked up, I want you and Mary to take them to the field for your father.
Ben öküzlere çift vurunca Mary'yle gidip onları tarlaya götürün babanız için.
A buffalo and a camel, yoked together, tilling the soil.
Çiftleşen bir bufalo ve bir deve.
I know this guy is yoked, he's what?
- Bu adam fena dayak yemiş.
This guy is too yoked up for County. He's a lifer.
Tedbire bakılırsa ilçe cezaevinde yatan biri değil.
Seriously, Aquaman is fuckin'yoked.
- Ciddiyim, Aquaman yapılı biri.
The guy who has you yoked to your cell phone.
Seni cep telefonuna demirleyen adam.
I am not yoked to my cell phone.
Cep telefonuma demirli değilim.
Thinking about wearing a tank on the show, so I'm getting my arms yoked.
Programda kolsuz giymeyi planlıyorum. Böylece kaslarımı gösterebilirim.
You think that we're just going to walk into some random tunnel and find some cholos just all yoked up. You know?
Rastgele bir tünele girip karşımıza çıkan Çollo'lara soru sorabileceğimizi mi sanıyorsun?
Even if I weren't yoked by a rada'han, even if the Great Zeddicus hadn't perished- - - -there would still be no magic I know of powerful enough to send a message through the great granite barrier of time.
Bir Rada'han'la bağlanmamış olsam ve Büyük Zeddicus ölmemiş olsaydı bile zamanın büyük granit engelini aşıp bir mesaj gönderecek kadar güçlü bir sihir yoktur.
To discourage them from making the Wrong decision, if they're unequally yoked.
Birbirlerine uygun değillerse onları yanlış karar vermekten vazgeçirmektir.
I tell you what, vince howard is gunned up, He is yoked up, and he is playing Like he's been playing quarterback his whole life.
Vince Howard'ın kolları genişledi kendi genişledi ve sanki hayatı boyunca oyun kurucuymuş gibi oynuyor.
This guy got yoked for his sneakers, roughed up pretty good.
Bu herif spor ayakkabılarını bağlıyordu, pek beceriksizdi.
The fundamental forces are yoked by consciousness.
Temel güçler, bilinçle birleştiriliyorlar.
I'm yoked!
Benim de kaslarım var!
Just, you know, getting all yoked.
Sadece yağlarımı yakıyorum.
Yoked assholes, man.
Hepsini kontrol ederdi.
Yoked assholes from the joint when they had weight piles.
Hiçbiri yan bakamazdı buna.
Couple weeks I'm gonna shave down, get so yoked and gross.
Birkaç hafta tıraş olacağım. ... ve sonra da çok iğrenç olacağım.
You just yoked up.
Kas yapmışsın.
You're yoked, look at that.
Kas yapmışsın, şuna bir bak.
Guy's yoked.
Adam resmen bağlandı.
You are yoked with a lamb that carries anger as the flint bears fire ;
Sen bir kuzuyla koşulusun, korkma. Çakmaktaşının içinde saklı ateş gibidir o kuzunun yüreğinde taşıdığı öfke.
♪ Husband yoked to wife
* Koca, karısına boyun eğdi *
Plus, he's, like, yoked.
Ayrıca adam dağ gibi.
So she yoked her own cause to ours with magic, threats, and half-truths.
Bir şekilde kendisini bizlere büyüyle, tehdit ve yarı-saydam gerçeklerle bağladı.
She has got a mom who's failing, she's sensing time is passing by, and she's starting to wonder if she's unequally yoked.
artık gittikçe güçsüzleşen bir annesi var. zamanın hızla akıp gittiğini seziyor. ve artık eşit derecede olup olmadığını merak ediyor.
So, a buddy of mine works out here. And the dude is just yoked.
Arkadaşlarımdan biri burada çalışıyor.
You're looking yoked.
Kasların şişmiş.
You know, jacked dudes, swole dudes, yoked dudes.
Seksi erkekler. Kaslı erkekler. Yağlı erkekler.
Only if yoked to wit and intelligence, which, in this case, it is not.
Kurnazlık ve zekayla yoğrulursa eğer ki bu durumda öyle değil.
Nobody wants to gamble on this, get yoked to a loser.
Kimse bu konuyu şansa bırakmaz. Bir eziğe kaybetmek istemez.
They were both yoked as hell.
İkisi de deli gibiydi.
Have you yoked him?
- Hazir misin?