English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You'll be

You'll be translate Turkish

70,201 parallel translation
You may not think of me as your father, Thea... But you'll always be my daughter.
Belki beni baban olarak görmüyor olabilirsin, Thea ama her zaman benim kızım olacaksın.
I tell you what, if the Colonel were to be persuaded, when you drive into town, you'll see your face on every lamp post, hear every drunk singing your song.
Bak ne diyeceğim. Albay bu işe yanaşsaydı bir kasabaya girdin mi her yerde kendi posterini görürdün. Her sarhoş senin şarkını söylerdi.
- and we'll be behind you.
Seni destekleriz. - Yıldız olacaksın.
And then you can come back, and we'll be so relaxed. - And...
- Sonra geri dönersin, gevşemiş oluruz.
Bobby never did ask me out, but... if he does, you'll be the first one to know.
Bobby bana hiç çıkma teklif etmedi ama ederse ilk sen bileceksin.
I'll put you in an Uber. - I won't be miserable.
Seni Uber'e bindiririm.
I'll be here when you get back!
Döndüğünde burada olacağım!
I'll tell you, I moved out here to be a stuntman, you know?
Evet, dublör olmak için buraya taşındım.
Before I go, I just wanted to let you know I was actually able to rejigger some of my schedule, and I think I'll be able to go to New York now.
Gitmeden önce şunu da söyleyeyim, programımı ayarlamayı başardım, sanırım artık New York'a gidebileceğim.
She'll be sprinting back to you once you ice her.
Sen soğuk durdun mu koşarak sana dönecek.
My PO is saying, "You'll be out of here in a few months."
Şartlı tahliye memurum "Birkaç aya buradan çıkarsın." diyor.
Yeah, well, I may be new at this, but I'll tell you what.
Evet, bunda yeni olabilirim ama bak sana ne söyleyeceğim.
- I'll be back. - Where you going?
- Ben geri geleceğim.
You know, and... And it's not just the owners who'll be affected.
Ayrıca bundan sadece silah malikleri etkilenmeyecek.
I'll tell the vultures you're gonna be making a statement.
Akbabalara açıklama yapacağını söylerim ben.
You'll only ever be that other guy, but, of course, I can't write that because no one will believe me now that you trashed my credibility.
Sen her zaman o diğer kişi olacaksın ama elbette bu konuda yazamam çünkü itibarımı mahvettiğin için artık kimse bana inanmaz.
Sorry to interrupt, but I think you'll be happy that we did.
Böldüğümüz için pardon ama bence böldüğümüze sevineceksin.
If you kill me, you'll only really be killing yourself.
Beni öldürürsen esasında sadece kendini öldürmüş olacaksın.
If you kill me, you'll only really be killing yourself.
Beni öldürürsen esasında kendini öldürüyor olacaksın.
And then it'll just be you and your brother.
Abin ve sen kalacaksınız.
Great. Izzy, you'll be leading the transfer mission.
Harika.Izzy, transfer görevini sen yöneteceksin.
I'll need you to hold the Institute at bay while I do what needs be done.
Ben yapılması gerekenleri hallederken Enstitü'yü oyalaman lazım. Anladım.
If you have a desire, ask me now. And be wise.
Eğer bir arzun varsa, şimdi iste.Akıllı ol.
You'll be thinking that, won't you?
Böyle düşüneceksiniz, değil mi?
I'll be back upstairs in two minutes, you show me what a big grown-up girl you are, OK?
İki dakikaya yukarı geliyorum. Kocaman bir kız olduğunu göster bana bakalım, tamam mı?
And if we need to speak to you again..... we'll be in touch. Are we done?
Bitti mi?
Well, I know you'll be aware of how carefully we need to tread here, Cass.
Ne kadar dikkatli davranmamız gerektiğinin..... farkında olduğunu biliyorum Cass.
No, I'll be fine, thank you.
Hayır, ihtiyaç yok. Sağ olun.
I promise you'll not be harmed.
Zarar görmeyeceğinize yemin ederim.
We'll be ready once you're inside.
İçeri girdiğinde hazır olacağız.
I assume they'll be evacuating you here to Luna.
Sanırım seni alıp Ay'a götürecekler. Özür dilerim.
I think you'll be amazed I dated such a square.
Öyle sıkıcı biriyle çıktığıma çok şaşıracaksın.
Given that you're bringing about our imminent destruction, perhaps it would be wise to get a taste of the life that God bestowed on his... favorite creation.
Pek muhtemel afetimize senin neden olduğunu düşünürsek, Tanrı'nın en makbul kullarına sunduğu hayatın tadına varmak akıllıca olacaktır, belki de.
I'll never be done with you.
- Seninle işim asla bitmeyecek.
All we have to do is get Dolly signed up for soccer and then you'll be a real soccer mom.
Bir de Dolly'yi futbola yazdırırsak tam bir banliyö annesi olacaksın.
Oh, come on. She's never gonna be smart enough for you.
Hadi, asla hak ettiğin kadar akıllı olmayacak.
And all you'll be left with... is whether you were true to yourself.
Senin elindeyse sadece kendine karşı dürüst olmak kalacak.
Honestly, it'll probably be good for you, too.
Bu muhtemelen sana da iyi gelir.
Then you won't find your man and you'll be dead.
Sonra arkadaşlarını bulamaz ve ölürsün.
You'll be all right?
Sen olacaksın pekala?
All right, gentlemen... our flight today from Shanghai to Moffett Field in Mountain View will be just over 11 hours, so if you'll just...
Pekala beyler, bugünkü uçuşumuz Şangay'dan Mountain View'daki Moffett Field'a. yaklaşık 11 saat sürecek o yüzden...
Dinesh, you'll get five percent.
Dinesh, sen yüzde be alacaksın.
You have to be smarter than Father.
Babamdan daha akıllı olmak zorundasın.
You need to be smarter than Robb.
Robb'dan daha akıllı olmak zorundasın.
It'll be years before it kills you.
Öldürene kadar yıllar geçecek.
I'll be an old maid by the time you get back.
O zamana kadar kocarım ben.
But I'll tell you, she wants me so damn bad, it scares me, man.
Beni öyle bir arzuluyor ki var ya ödüm kopuyor be.
There'll be leaves on them when you get back.
Sen geri döndüğünde çiçek açmış olacaklar.
And you tell Shadow, and they'll be angry, but they will understand.
Sinirlenecekler ama anlayacaklardır.
You'll be safe here.
Burada güvendesin.
You'll be eating again soon enough.
Yakında yeniden yemek yiyebileceksin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]