English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You'll be sorry

You'll be sorry translate Turkish

649 parallel translation
¶ You'll be sorry just too late
¶ Pişman olacaksın Artık çok geç
You'll never be sorry for this.
Pişman olmayacaksınız.
You'll be sorry you said that!
Bunu söylediğine pişman olacaksın!
You'll be sorry for this.
Buna pişman olacaksın.
If you don't, you'll be sorry as long as you live.
Anlatmazsan, ölene kadar pişman olursun.
I hope you'll be very sorry.
Umarım çok pişman olursun.
You'll be sorry for this.
Bunu için pişman olacaksın.
Before I'm through, you'll all be sorry you ever saw me.
Sizinle işim bitince beni gördüğünüze pişman olacaksınız.
- You'll be sorry!
- Buna pişman olacaksın!
You'll be sorry!
Çok pişman olacaksın!
I'll be sorry to leave you.
Senden ayrılacağıma üzgünüm.
Shinza, you'll be sorry!
Shinza, pişman olacaksın!
You'll be sorry you interfered.
Karıştığınıza pişman olacaksınız.
Now, there's gonna be a lot of people stepped on, Rocky and if you happen to get in the way I'll be sorry, but you'll be stepped on just as hard.
Çok insanın canı yanacak, Rocky. Yoluma çıkarsan, üzülerek söylüyorum senin de canın yanacak.
All right, but you'll be sorry.
Pekala ama buna pişman olacaksın.
Beat it or you'll be sorry!
Kaybol yoksa pişman edeceğim!
You'll be sorry for that.
Bu yaptığına pişman olacaksın.
They'll be sorry they missed you.
Seni kaçırdıklarına üzülecekler.
Huw, boy, if you should ever leave me, I'll be sorry I ever had babies.
- Huw, yavrum, eğer sen de beni bırakıp gidersen doğurduğuma pişman olurum.
Your grandfather's sorry that you have to be here... but he knows you'll be better soon.
Burada kalmak zorunda olduğun için büyükbaban da üzülüyor ama yakında daha iyi olacağını biliyor.
He meant if you don't, you'll be sorry. Now keep your mouth closed, real tight.
Kapatmazsan, üzülürsün, demek istiyor.
I'm sorry I had to do that to you... but if you're a good sport, we'll shake and be friends.
Sana bunu yapmak zorunda kaldığım için üzgünüm. Bir centilmensen el sıkışır, arkadaş oluruz.
Come on over here and get in, then. You'll be sorry.
- Buraya gelin ve katılın.
You'll be sorry for this later, you know.
Bunun için daha sonra pişman olacaksın, biliyorsun.
You'll be sorry, every one of you.
Hepinize tek tek gününü göstereceğim.
- Oh, Mr. Carter, I'm sorry. I'll be right with you.
- Billy amca içerde mi?
They'll be a sorry-looking lot when you get to California.
Bu hayvanlar, California'ya ulaşana kadar harap olurlar, evlat.
I only want to stop you from doing something you'll be sorry for.
Sadece seni yaptığına pişman olacağın bir şeyden vazgeçirmek istiyorum.
In the morning you'll wake up... and be sorry you made such a fool of yourself.
Sabahleyin uyandığında... kendini böyle aptal durumuna düşürdüğüne pişman olacaksın.
You know, I'll be really sorry to leave those poor girls.
Bu zavallı kızları geride bırakacağım için çok üzülüyorum.
Hmm. You'll be sorry.
Pişman olacaksın.
Listen, mess with a rookie and you'll be sorry later. I don't know.
Parlak kariyerini mahvetme.
You'll be sorry if you do that!
Bunu yaparsan pişman olursun!
So you'll hang around hating it and expecting everybody else to be sorry for you.
Bu yüzden nefret ede ede burada takılmaya devam edip milletin sana acımasını umacaksın.
You'll be sorry when you get stomach ulcers.
Mide ülseriniz olunca üzülürsünüz.
Tomorrow you'll be sorry.
Yarın üzüleceksin.
If you don't, you'll be real sorry.
Eğer söylemezsen, gerçekten pişman olacaksın.
Look, both of you, I know we're all upset and all that... but don't let's say anything we'll be sorry for later.
ikiniz de bana bakın, Hepimiz alt üst olduk ve hepsi bu... ama lütfen daha sonra pişman olacağımız sözler söylemeyelim.
I promise you now you'll be sorry for it as long as you live.
Sana söz veriyorum, ömrün boyunca çok pişman olursun.
You try to see him again and you'll soon find out who's going to be sorry.
eğer o'nu görmeye devam edersen kimin üzüleceğini göreceksin.
- You'll be sorry.
- Pişman olacaksınız.
It was a bad decision, and now you'll be sorry.
Bu kötü bir karardı ve buna pişman olacaksın.
Will You be sorry about me, if I'll die?
ölürsem üzülür müsün?
I'm sorry. I'll be right with you.
Hemen geliyorum.
You'll be sorry!
Pişman olacaksın!
You'll be sorry if you don't.
Çıkmazsan pişman olursun.
Or you'll be sorry!
Yoksa pişman olursun.
- You'll be sorry!
- Üzüleceksin!
You'll be sorry. Come here.
Pişman olacaksın.
If you don't, you'll be sorry.
Sözünü tutmazsan pişman olursun.
You'll be sorry.
Pişman olacaksın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]