You'll be there translate Turkish
4,726 parallel translation
I'll be over there, if you have any questions.
Herhangi bir şey sormak istersen hemen şurada olacağım.
I'm sure you'll appreciate there's much to be done before we can secure the area and deploy our defenses.
Eminim bölgeyi güven altına almak ve savunmamızı kurmak için yapacak çok şey olduğunun farkındasınızdır.
Nothing, it's just- - you went over there to be all, "grrr, stop being bad or I'll arrow you," and now you want to rescue him.
Yok bir şey, sadece oraya "hey bana bak, kötü olmayı bırak yoksa sana ok saplarım" demeye gittin ama şimdi onu kurtarmayı istiyorsun.
He's planning his next move. And when he makes that move, you'll be there to stop him.
Bu hamlesini yaptığında siz de onu durduracaksınız.
If you keep trying to fix me, there'll be a second, a twentieth, and a hundred.
Beni düzeltmeye çalışırsanız, ikinci ceset de gelecek yirminci de, yüzüncü de.
If you start to trace my ancestral line back to my parents, to their parents, to their parents, to their parents, all the way back through geological timescales over hundreds of thousands of millions and billions of years, there will be an unbroken line from me all the way back to LUCA.
Eğer soy ağacımda benim ebeveynlerim onların ebeveynleri, onların, onların şeklinde tüm jeolojik zaman çizelgelerinde izler ararsanız yüz binlerce, milyonlarca ve milyarlarca yıllık süreçte benimle ve LUCA arasında hiç kopmamış bir bağ bulacaksınız.
And so, this is a sea of different niches, that are able to be occupied and exploited by animals that are different to the ones you'll find down there on the floor.
Bundan dolayı burası, yerde yaşayanlara göre daha farklı hayvanların yerleşmesine ve yaşamasına olanak tanıyan farklı bir yaşam alanıdır.
I could be carrying a future King of England right now. I'll ride with you, because there's a hope of victory, fulfilling my father's wish.
Geleceğin İngiltere Kralı'nı, karnımda taşıyor olabirim.
Go to bed, and I'll be there when you wake up.
Yatmaya git, ve uyandığında yanında olacağım.
And you'll be the man taking us there.
Ve sen bizi oraya çıkaran adam olacaksın.
Oh, you'll be singing a different tune next year when you're there with your genome stuff.
Seneye genom projenle oraya gittiğin zaman böyle konuşmayacaksın ama.
There's 40 of us assembled here, so you'll be in squads of two.
Hepimizden burada 40 tane var bu da demek oluyor ki ikili ekipler halinde dağılacağız.
All right, I'm not comfortable firing him, but if you think you're gonna lose it when you're letting him go, then I'll be there to intervene until you cool off, all right?
Pekâlâ, pekâlâ. Onu kovmak hoşuma gitmiyor ama madem onu gönderirken sinirden kafayı yiyeceğini düşünüyorsun o hâlde seni sakinleştirmek için orada olacağım, tamam mı?
How do you know there'll be a next time?
- Gelecek sefer olacağını nereden biliyorsun?
You'll be so focused on keeping the quarter there, it'll take your mind off your anger during the trial.
Çeyrekliği orada tutmak için o kadar çok odaklanacaksın ki duruşma sırasında öfke aklından çıkacak.
If you let him name you, there'll be no going back.
Adını yazmasına izin verirsen geri dönüşün olmaz.
So why don't you tell Boden I'll be there about noon.
Öğlen gibi geleceğimi Boden'a söylersin.
I'll be better if you're there.
Sen de orada olursan daha iyi olacağım.
- You'll be there?
- Sen yapar mısın?
Oh, reminds me... next time you see our Governor, you tell him when it comes to reelection that I'll be there for him.
Hatırlamışken, gelecek sefer Valimizle görüştüğün zaman, ona tekrar seçim zamanı geldiğinde, onun için orada olacağımı söyle.
And then you'll never be stuck for something to do, because there'll always be people to look after. It never stops.
Böylece, ne yapacağınız konusunda hiç tıkanmazsınız çünkü her zaman ilgiye muhtaç insanlar olacak.
You know there's no way you'll be able to do that.
Sen de biliyorsun ki bunu yapabilmenin hiçbir yolu yok.
If you need anything, I'll be right over there, okay?
Bir şeye ihtiyacın olursa hemen oradayım, anlaştık mı?
Or I'll tell Lord Grantham how you won and there won't be a club in London to touch you with a ten foot pole.
Yoksa Lord Grantham'a nasıl kazandığınızı anlatırım ve Londra'da hiçbir kulüp sizinle uzaktan yakından ilgilenmez.
Meaning there'll come a day when you'll be glad you kept in with me.
- Şu demek, bir gün benimle iyi anlaştığına sevineceksin.
You'll be amazing at it, and the best part, there is no confirmation hearing.
Harika olacaksın, ve en iyi tarafı mülakat yok.
But you'll be there, won't you, Jack?
Ama sen geleceksin, değil mi, Jack?
At least you know now there'll be...
En azından artık şey olmadığını biliyorsun.
When the day is done... you never know Who'll be there with you at the end
Son gününe kadar kimin yanında olacağını asla bilemezsin.
There were many fine men... and you'll be testifying against Kennedy at his trial.
Çok güzel erkek vardı... ve tanıklık olacak Kennedy karşı onun mahkemede.
[impact sounds] You know that you'll be there for them, and they'll be there for you, for the battles that are yet to come.
Yaşanmamış savaşlar için orada olmanız gerektiğini bilirsiniz ve onlar da sizin için orada olacaklardır.
I'll be out there waiting on you... that's what.
Seni bekliyor olacağım. Böyle olacak.
You either lift your guard up or there'll be nothing left of your face for men to know you by.
Gardını almazsan yüzün tanınmaz hale gelecek.
I'll be there in the room... - When fetus arrives. - You will?
Fetüs doğduğunda doğumhanede olacağım.
You'll be looking into my eyes and holding my hand and feeding me ice chips, and that's just where I want you, just there.
Gözlerime bakıp elimi tutacak ve bana buz parçaları vereceksin. Sadece bunu yapmanı istiyorum zaten.
Brother, you said I'll be there in a flash but we're going round in circles...!
Kardeş, hemen orada olacağımı söyledin ama daire çizip duruyoruz.
- Aah! - Then again... There's so much to be afraid of, isn't there, like what I'll do to you if your friend Bonnie doesn't come out of hiding.
Ama yine de dünyada korkulacak çok şey var değil mi?
And when the dust settles, you'll be there to take the job that should've been yours all along.
Her şey durulduğunda, başından beri senin olması gereken iş için orada olacaksın.
You'll be there?
Orada olur musun?
We're very excited to be here because, as they say in our profession, in the profession of showbiz, there are certain places you only ever play twice in your career. You'll play them once on your way up, and you'll play them once on your way back down again.
O durumu bir kez yükselirken yaşarsın yaşadıktan sonra da düşüşe geçersin.
There are some pressing family issues you'll be interested in.
İlgini çekecek birtakım acil aile meselesi var. - Nerede?
That car we found was left across from the container yards, and some of those containers were green, and I'll bet you it would be pretty damn dark in there if you got shut in one.
Bulduğumuz araç konteyner alanının yanındaydı. Bazıları yeşildi ve içeride mahsur kalırsan eminim epey karanlık oluyordur.
Can you guarantee me there'll be no legal proceedings against me?
Bana karşı hiçbir yasal işlem olmayacağını garanti edebiliyor musun?
You know how sometimes you'll meet a girl and there'll be that one bewitching little detail that'll make you fall in love with her instantly?
Bazen bir kızla tanıştığında, ona anında âşık olmanı sağlayacak ufak bir büyüleyici detay olur ya hani?
There'll be a vehicle waiting for you.
Bir araç burada sizi bekliyor olacak
If you have any trouble at that point, I'll be up there to cover you.
Bir yerde sorunla karşılaşırsanız, sizi korumak için orada olacağım.
If you'll only keep silent, there'll be other loves, other children.
Eğer sessizliğini korursan başka sevgiler, başka çocuklar olacak.
- You'll be out of there in no time.
Kısa sürede çıkacaksın oradan.
You forsake them, and there'll be many more days like this in the not-too-distant future.
Onları yüzüstü bırakırsan yakın gelecekte bugüne benzer günleri çok yaşarsın.
And sure, there'll be a big blaze and you'll get a ton of attention and everybody will know how bad you're hurting.
Elbette büyük bir alev olacak ve sen oldukça dikkat çekeceksin ve herkes ne kadar acı çektiğini bilecek.
- I'll be ready. Don't worry. No one can prove you mothered a kid out there.
Endişelenme, kimse dışarıda bir yerde bir çocuğun olduğunu kanıtlayamaz.
you'll be fine 927
you'll be okay 222
you'll be alright 46
you'll be late for school 19
you'll be all right 377
you'll be missed 18
you'll be safe 116
you'll be surprised 28
you'll be sorry 73
you'll be late 57
you'll be okay 222
you'll be alright 46
you'll be late for school 19
you'll be all right 377
you'll be missed 18
you'll be safe 116
you'll be surprised 28
you'll be sorry 73
you'll be late 57