You'll do no such thing translate Turkish
51 parallel translation
Homer Russell, you'll do no such thing It's my story, and I stick to it
Homer Russell, sakın yapayım deme, Ben okuyacağım.
You'll do no such thing.
Böyle bir şey yapamazsın.
You'll do no such thing.
Öyle bir şey yapmayacaksın.
You'll do no such thing.
Bunu yapamazsınız.
You'll do no such thing.
Böyle bir şey yapmayacaksınız.
- You'll do no such thing.
- Böyle bir şey yapmayacaksın.
You'll do no such thing.
Böyle birşey yapmayacaksın.
- You'll do no such thing.
- Hiç bir şey yapmayacaksın.
You'll do no such thing.
Böyle bir şey yapmayacaksın.
You'll do no such thing.
Hayır, böyle bir şey yapmayacaksın.
You'll do no such thing.
Yürüyüşe çıkarmıyorsun.
You'll do no such thing, Mr. Scott. Mr. Fox, we're under attack.
- Böyle bir şey yapmayacaksınız.
Delighted. - You'll do no such thing.
- Böyle bir şey yapmayacaksın!
- You'll do no such thing.
- Bunu yapamayız.
You'll do no such thing.
Ah. Böyle bir şey yapmayacaksın.
No. You'll do no such thing. I'm perfectly all right.
Hayır, sen hiçbir şey bilmiyorsun.
You'll do no such thing.
Yapabileceğin hiçbir şey yok.
You'll do no such thing.
Yapmayacaksın!
And I'm thinking you'll do no such thing.
Ben asla böyle bir şey yapacağını düşünmüyorum.
- No such thing, constable... you do your job, and I'll do mine.
Sen kendi işini yap, ben de kendiminkini.
You'll do no such thing.
Rohit, öyle bir şey yapmayacaksın.
- You'll do no such thing. You're fired.
- Böyle bir şey olmayacak.
- You'll do no such thing!
- Asla olmaz!
"You'll do no such thing."
"Böyle bir şey yapmayacaksın."
Regine, you'll do no such thing.
Regina, öyle bir şey yapmayacaksın.
You'll do no such thing.
Öyle şey yapma.
- You'll do no such thing.
- Öyle bir şey olmayacak.
Well, if you'll just permit me to search the room? You'll do no such thing!
Neyse...
You'll do no such thing.
- Böyle bir şey yapmayacaksın.
You'll do no such thing.
- Öyle bir şey yapayım deme.
You'll do no such thing.
Öyle bir şey yapmayacaksınız. Anna.
You'll do no such thing, you'll leave only when I say you can leave.
Öyle bir şey yapmayacaksın. Ancak ben söylediğim zaman gidebilirsin.
You'll do no such thing!
- O şişeyi bana ver!
I ask only that you'll do no such thing.
Ben de bir daha böyle bir şey yapmamanızı istiyorum.
Oh, you-you'll do no such thing.
Öyle bir şey olmayacak.
You'll do no such thing. This is serious.
- Öyle bir şey yapmayacaksın.
You'll do no such thing. What time shall we say?
- Böyle bir şey yapmayacaksın.
You'll do no such thing!
Öyle bir şey yapmayacaksın!
Oh, you'll do no such thing.
Öyle bir şey yapmayacaksın.
You'll do no such thing!
- Öyle bir şey yapmayacaksın!