You'll never see him again translate Turkish
83 parallel translation
I'll never see him again, but I'm not gonna marry you.
Onu bir daha göremeyeceğim ama seninle de evlenmeyeceğim.
They wheel him into an operating room, you'll never see him again.
Onu ameliyat odasına alırlar ve bir daha asla göremezsin.
Your colonel, you'll never see him again.
Senin albay, onu bir daha asla göremeyeceksin.
You'll never see him again.
Bir daha görmeyeceksin onu.
Well, you do that and you'll never see him again.
Şey, bunu yaparsan, onu tekrar hiç göremezsin.
Do you think you'll be happier if you never see him again?
Onu bir daha görmezsen mutlu olacağını mı düşünüyorsun?
that Columbo? You'll never see him again
Onu artık hiç görmeyeceksin.
Tell him, Papa, or you'll never see me again.
Söyle ona baba, yoksa beni bir daha göremezsin.
You'll never see him again.
Onu bir daha görmeyeceksin.
You'll never see him again.
Onu bir daha göremeyeceksin. Orada bir yerde yatıyor.
You'll never see him again.
Onu bir daha hiç görmeyeceksin.
You'll never see him again, I promise you.
Onu bir daha hiç görmeyeceksin, söz veriyorum.
I have. I'll bet you'll never see him again.
Bahse girerim ki bir daha da görmezsin.
Do you think I wanna leave someone I love like a son, knowing we'll never see him again?
Sence ben, oğlum gibi sevdiğim birini, onu bir daha göremeyeceğimizi bile bile kaybetmek mi istiyorum?
And you'll never see him again
Artık onu asla görmeyeceksin.
- You'll never see him again.
Onu bir daha görmezsin.
You'll never see him again.
Onu asla göremeyeceksin!
You'll never see him again.
Onu bir daha göremezsiniz.
You'll never see him again, you little slut!
onu bir daha tekrar görmeyeceksin, seni sürtük!
Go to the Police and you'll never see him again. "
Eğer polise giderseniz, onu bir daha göremezsiniz. "
You'll never see him again, believe me.
Daens'ı bir daha göremezsin, inan bana.
Try to forget it, you'll never see him again.
Unutmaya çalış. Onu bir daha görmeyeceksin.
Then we'll go and you'll never have to see him again.
Sonra gideceğiz ve onu bir daha görmeyeceksiniz.
He understands that otherwise, you'll never see him again.
Yoksa bir daha onu hiç göremeyeceğini biliyor.
You'll never see him again.
Onu bir daha göremeyeceksin.
i'll help him ruin Shang's plan... and if you don't do exactly as I say, and quickly... you'll never see Kung Lao again.
Ona Shang Tsung'ın planını mahfetmek için yardım edeceğim... ve dediklerimi tam olarak yapmazsanız... Bir daha Kung Lao'yu göremezsiniz.
you'll never see him again!
Ya başaramazsanız! Ya ölüp onu birdaha hiç göremezseniz!
See him one last time, maybe you'll never see him again.
Onu son kez gör, bir daha asla görmeyebilirsin.
Were going to arrest him, and you'll never have to see me again, all right?
Onu yakalayacağız ve bir daha beni görmek zorunda kalmayacaksın, tamam mı?
And even though he'll love you forever, you will probably never see him again.
Ve seni seviyor olmasına rağmen, onu bir daha göremeyeceksin.
I think it's time you two developed a friendship...'cause if you don't, he'll move away and we'll never see him again.
Sanırım artık bir arkadaşlık kurmanızın zamanı geldi. Çünkü eğer yapmazsan o çekip gidecek ve onu bir daha asla göremeyeceğiz.
That's why he'll understand that you can never see him again.
İşte bu yüzden bir daha onu görmeyecek olmanı anlayışla karşılayacaktır.
We need the money for the doctor bill, because if my parents find out that I got hurt then they'll send Francis away, and we'll never see him again, and, you know, we love him.
Francis'i gönderirler, ve bir daha onu göremeyiz, ve, biliyorsun, onu seviyoruz.
They lock him away, he's gone. You'll never see him again.
Hapse girerse onu bir daha asla göremezsin.
-... and you'll never see him again.
-... ve onu bir daha göremeyeceksin.
Even if you fall in love, he's a traveller and so are we. You'll never see him again. Such romances don't stand a chance.
Âşık olsan bile, o bir gezgin ve bir de onu bir daha asla göremeyeceksin.
You'll never see him again!
Onu bir daha görmeyeceksin!
I'm warning you. If I see Henri again, I'll fuck him so hard he'll never recover.
Henri'yi bir daha görüşürsem o farkına varmadan işini bitiririm.
You'll never see him again the rest of your life.
Hayatın boyunca da bir daha görmezsin.
He'll just get out in two days, and you'll never see him again. "
"İki günde çıkar ve bir daha onu asla göremezsin."
It's a good thing you'll never have to see him again.
Bu iyi bir şey bir daha onu görmeyeceksin.
If you leave with him, you'll never see the sun again.
Eğer buradan onunla ayrılırsan, bir daha güneşi göremezsin.
You'll never see him again, you know.
Onu bir daha asla göremeyeceksin, biliyorsun.
If you kill him, you'll never see me or the girls again.
Onu öldürürsen, bir daha asla beni ve kızlarımızı göremezsin.
If you kill him, you'll never see me or the girls again.
Eger onu öldürürsen ne kızınımızı nede beni göremezsin.
Now, by the way, if you tell anyone about this, you'll never see him again.
Ve bu arada bu durumdan kimseye bahsedecek olursan onu bir daha göremezsin.
You'll probably never see him again.
Zaten bir daha onu görmeyiz.
'So go this time, Tom, and I promise you, you'll never see him again.
Bu sefer de git bakalım, Tom ama sana söz veriyorum onu asla bir daha göremeyeceksin.
We'll never see him again. You got any other options?
Başka bir fikrin var mı?
You'll never have to see him again.
Onu bir daha görmek zorunda kalmazsınız.
You'll never see him again.
Onu bir daha asla göremeyeceksin.