You're all over the place translate Turkish
117 parallel translation
You wiggle till they're giggling All over the place
# İnsanlar kıkırdayana kadar oyna kıpır kıpır her yerde
Hell, damn, you`re sweating all over the damn place.
Terden sırılsıklam olmuşsun.
You're getting blood all over the place!
Bütün kanı yere dökeceksin!
They haven't figured out how come you're bleeding all over the place.
Neden kanadığının sebebini bulamadılar.
Come on. My sister got you so guilty, you're running all over the place.
Kız kardeşim suçluluk duymana neden olmuş, şaşkınsın.
You're too busy teeny-boppin'all over the place.
Sürekli o süt bebesiyle o kadar meşgulsun ki.
You won't be able to recognize them because they're all over the place.
Onları tanımak mümkün olmayacak. Onlar çünkü darmadağın.
You must be Portuguese ; they're all over the goddamn place.
Portekizli olmalısın, sanki hepsi buraya doluşmuşlar.
- You're gonna slip all over the place.
- Hat boyunca yuvarlayacaksın.
You people got all this room back there- - so many that you don't even have to see each other if you don't want to- - but you're always fighting over one little place in the back.
Şu arka tarafta bir sürü boş yer var... o kadar çok ki istemezseniz birbirinizi hiç görmezsiniz... ama siz şu arkadaki küçücük yer için kavga ediyorsunuz.
You're dripping jelly all over the place.
Baksana her yere jöle döküyorsun.
A bit of grit in your winkles and you're spitting and splattering all over the place.
Salyangozunda birazcık kum görsen hemen tükürüp her tarafa saçmaya başlardın.
You're spraying fire all over the place.
Her yere ateş ediyorsun.
You got blood spurting'out all over the place, and you're tryin to brush your fucking teeth?
Dışarıya kan fışkırıyordu.. ve lanet dişlerini fırçalamaya çalışıyorsun?
- You're jumping all over the place.
- Olaylara yüzeysel bakıyorsun.
You're spitting all over the place.
Her yana tükürük saçtın.
We have his clothes, we got prints all over the place ; we got not ID Now, you're going to tell who he is
Eşyaları var bizde sen onun kim olduğunu biliyorsun şimdi söyle bana.
Man, you're all over the place today.
Bugün kafan çok dağınık.
I think they're all over the place, you know....
Bence her tarafı ele geçirmişler, bilirsin...
You're dripping suds all over the place.
Her yeri köpük yapmışsın.
You're squirting blood all over the place.
Hereyere kanınız fışkırıyor.
You're just gonna explode into a million pieces all over the place?
Birden bire patlarsın ve milyonlarca parçan çevreye mi yayılır.
You're bleeding all over the place.
Her yer kan revan içinde.
For God's sake, you're treading dirt all over the place...
- Tanrı aşkına, her yeri pisliğe buladın... - Afedersin.
You're bleeding all over the place.
Senin kanaman var.
- You're right. But you were so scared... you were broadcasting all over the place.
- Doğru ama o kadar korkmuştun ki her yere yayın yapıyordun.
You're all over the place. The boy with the hands.
Yani, yani Tanrım, herkes senin için burada.
Uh, gee, you're kind of all over the place there, Homer.
Sana gereken her şeye sahipsin. Birazcık odaklanman gerekiyor.
When you're through giving the place the Johnny Depp-over I hope you have the cash to pay for all this.
Eğer sonunda burayı Johnny Depp'e vereceksen umarım tüm bunları ödeyecek nakit paran vardır.
It's like that feeling at night when you're lying in bed and your mind is just bouncing all over the place and all you want to do is sleep. But you just can't.
Hani gece yatağa yattığında ve tek istediğin uyumak olduğunda, bir türlü uykuya dalamazsın ya beynin durmak bilmez, devamlı çalışır.
Get out of the trailer, you're bleeding all over the place!
Karavandan defol! Her yere kanın akıyor, Ricky, hadi!
No, you're not. You're looking all over the place.
Sorun ne?
- And I know you're concerned, because I haven't really memorized anything, and I've been all over the place, but believe me, on the day- - well, you know, tonight- - yeah, I really think it's gonna be salty,
Evet. - Ve hiçbir şeyi... ezberlemediğim için endişelendiğini biliyorum... ve o yerin tamamında bulundum... ama inan bana, o gün... biliyorsun, bu gece... evet, gerçekten komik olacağını sandım.
You sit there and play like dead lice are falling off you, and suddenly you're like fucking Seabiscuit all over the place.
Orada ölü gibi oturuyorsun sonra da kaplan kesiliyorsun.
You're getting blood all over the place!
bütün kanı yere dökeceksin!
You're making friends all over the place, aren't you?
Herkesle arkadaş olmaya başladın değil mi?
- Pennilyn, we're just running into you all over the place.
Pennilyn. Her yerde sana rastlıyoruz.
You're a Technicolor example of all the worst stereotypes of niggras dropping babies all over the place.
Şu en kötü bildik tiplerin biraz renkli bir örneğisin ha bire bebekler peydahlayan bir zenci.
- You're all over the place!
Darmadağın durumdasın!
When you're breaking rules and then lying about it all over the place?
Kuralları çiğniyorsun ve her yerde yalanlar söylüyorsun.
You're all over the place!
Bütün alanı kaplıyorsun!
You're all over the place!
Bu yerde senden birçok parça var.
You spend your time finding ways not to communicate, Andre. You're all over the place.
Zamanını iletişim kurmamanın yollarını aramakla geçiriyorsun, Andre.
They're all over the place. Big bosoms everywhere you look.
Nereye baksam koca koca memeler görüyorum.
.. when you're all sweaty and your veins are all popping all over the place.
.. tamamen terli olduğunda ve bütün damarların heryerinde belirdiğinde.
If you're trying to hide a chamber, you don't put a bunch of entrances and exits all over the damn place.
Bir odayı gizlemek istiyorsan, lanet yerin içine bir sürü giriş çıkış koymazsın.
You're all over the place.
Her yerde sen varsın.
You're in my car, you're crying all over the place.
Benim arabamdasın, bindiğinden beri de ağlıyorsun.
Look, if we do that, you're going to plug up the whole pipe... shit will come out all over the place.
Bak, bunu yaparsak, deliği tıkayacaksın, her yerden bok buraya çıkacak.
You're all over the place.
Sen, yukarıdaki.
Whoa, you're all over the place today.
Dağıtmışsın bugün.