You're all right translate Turkish
9,748 parallel translation
- You're all right?
- İyi misin?
Come on, you're going to be all right. Come on.
Hadi, iyileşeceksin.
You're ok, all right?
İyisin, tamam mı?
You're gonna be all right.
- İyileşeceksin.
All right, you're not even going to listen to this.
Neyse, bunu dinlemeyeceksin bile.
All right, everybody stop what you're doing.
Herkes yaptığı işi bıraksın.
It's all right. You're all right. It was just a dream.
Sorun yok iyisin Sadece bir rüyaydı
You're all right, Gretchen.
Haklısın Gretchen.
But I can assure you, it's worth the wait, because this right here, this is an all-star team, and we're playing for you.
Ama sizi temin ederim ki bu, beklemeye değer. Çünkü burada gördüğünüz bir yıldızlar takımı ve biz sizin için oynayacağız.
It's my duty as your officer to check in, Make sure you're all right.
Senden sorumlu olarak seni kontrol edip bir sorun olmadığını bilmek görevim.
All right. Two pulls when you're ready. Got it?
- Hazır olunca iki kere çek, tamam mı?
All right, look. The minute you're done, you leave.
Bak, işin biter bitmez gideceksin.
You're all right, Tia.
Sen iyisin, Tia.
Even as you are, you're all right.
Hatta sen bile iyisin.
All right, I'll tell them that you're so sick, you can't make it to the phone, that you're puking up blood and organs and shit.
Peki, o kadar hasta olduğunu ki telefon bile açamadığını kan, organ ve bok kustuğunu söylerim.
All right, whatever accent you were just doing, it's very offensive, so you're a racist boo and a dirty boo.
Bir kere yaptığın her ne aksanı ise, çok rahatsız edici. Hem ırkçı hem de pis sevgilisin.
Dude, you're busted, all right?
Tutuklusun, tamam mı?
Are you okay? I just need to know that you're all right.
Sadece iyi olduğunu bilmeye ihtiyacım var.
Thank goodness you're all right.
Çok şükür iyisin.
No, you're right. We all have our strengths.
At Cam.
All right, man, you're un-fired.
Tamam lan kovulmadın.
You're gonna be okay, all right?
İyi olacaksın, tamam mı?
While I'm not trying to minimize any of it, you're all focusing on the wrong guy right now.
Bunların hiçbirini küçümsemiyorum ama yanlış adam üstünde kafa yoruyorsunuz şuan.
All right. You're a criminal, Snart, but you live by a code.
Sen suçlu birisin Snart.
"I'm a policeman, you're all right now."
"Ben polisim, artık güvendesin."
Y'all don't think you're being stupid right now?
Şu anda da aptallık ettiğinizi düşünmüyor musunuz?
So maybe you're the reason why we're here, and maybe everyone will learn about the real Simon Asher once and for all now that I know they should, too, right?
Belki de burada olmamızın sebebi sensindir ve herkes ilk ve son olarak gerçek Simon Asher kimmiş öğrenecektir. Ben bildiğime göre, onlar da bilmeli değil mi?
All right, you're looking for a blue wire.
- Tamam şimdi de mavi kabloyu arayın.
- Shada, you're gonna be all right. You're gonna be fine.
- Shada, iyi olacaksın, iyi olacaksın.
You're all right.
Düzelmişsin.
Think about what you're doing. Okay? All right?
Ne yaptığını bir düşün, olur mu?
Tony, after all this, I see you're right.
Tony, tüm bu olanlardan sonra haklı olduğunu anlıyorum.
You're all right.
Ben böyle iyiyim.
Rosie, you're encroaching on a potential murder-scene investigation, all right?
Rosie, olası bir cinayet soruşturmasında arsızlık yapıyorsun, anladın mı?
All right, you don't want to bill the city $ 6,500 for Rosewood to rush an autopsy unless you're positive the guy was murdered.
Pekala, herifin öldürüldüğüne emin olmadan belediyenin Rosewood'a acele otopsi için 6,500 dolar vermesini isteyemezsin.
You're all right, Gretchen.
Fena biri değilsin, Gretchen.
Hey, bro, you know we're all here for you, right?
Kardeşim, hepimizin senin yanında olduğunu biliyorsun değil mi?
Listen, you're gonna be okay. All right?
Hank, her şey yoluna girecek!
Are you sure you're all right?
- İyi olduğundan emin misin?
- I'm so glad you're all right.
- İyi olduğuna çok memnun oldum.
Oh, thank God you're all right.
Çok şükür ki sen iyisin.
That's all right. You're fine, you're fine.
İyi gidiyorsun.
Second of all, you realize you're the white guy in this scenario, right?
İkincisi, bu hikayedeki beyaz adam olduğunun farkındasın, değil mi?
All right, Snotlout, you're the man of the hour for bringing the Monstrous Nightmare gel.
Pekâlâ Snotlout, Korkunç Kâbus jelini getirme fikri senden çıktı.
You're not gonna get the better of Klaus by becoming him. All right?
Klaus gibi olarak ondan iyi olamazsın anladın mı?
Listen, I thought about it all night, and you're right.
Dün gece söylediklerinde haklıydın.
All right, call me when you're done.
Seninle orada buluşacağım. - Pekala, işin bitince ara beni.
All right, fine, but you're not touching my crisper.
Okey, tamam, ama sebzeliğe dokunmuyorsun.
We're not purging anyone, Rick, all right? W-Will you stop it?
Kimseyi arındırmayacağız Rick, tamam mı?
All right, feed on my body, and if you're a good man, I'll strengthen your body, or I'll become poison and kill you.
Pekâlâ. Beslen bedenimden. İyi bir adamsan bedenini güçlendiririm, aksi halde zehir olur seni öldürürüm.
All right, Chris, now I know you're all sophisticated now, but no man can resist the siren call of mentally impaired supermodel Kate Upton.
Evet Chris. Artık entelektüel biri olduğunu biliyorum ama hiçbir erkek zihinsel engelli süpermodel Kate Upton'ın cazibesine karşı koyamaz.
you're all right now 38
you're all set 139
you're all mine 16
you're all clear 18
you're all i've got 43
you're all going to die 16
you're all i have left 22
you're all done 27
you're all grown up 36
you're all good 25
you're all set 139
you're all mine 16
you're all clear 18
you're all i've got 43
you're all going to die 16
you're all i have left 22
you're all done 27
you're all grown up 36
you're all good 25