You're going home translate Turkish
1,027 parallel translation
Oh. No wonder you're going home to be married.
Oh. evlenmek için eve döndüğüne şaşmamalı.
No, you're going home tonight.
- Ücretsiz çalışırım. - Hayır, bu gece eve dönüyorsun.
Maybe you don't care what they think but think of how they're going to feel if you come home a nobody.
Belki düşündükleri umurunda değil ama eve bir hiç olarak dönersen ne hissedeceklerini düşün.
You're going home.
Eve gidiyorsun.
We're going to take you home with us.
Bizimle birlikte eve geleceksin.
Look, Ralph, I can make it, but if you're going to be such an old grouch... you'd better stay home.
Bak, Ralph, gidebilirim ama eğer böyle yapmaya devam edersen evde kalman daha iyi olur.
- Oh. I was going to wish you better weather, but if you're just going home there's really no reason to do so, is there?
Hava iyi olsun diye dilekte bulunacaktım ama madem eve gidiyorsunuz hiç gereği yok, öyle değil mi?
You're going home before you get into trouble!
Başın derde girmeden eve gidiyorsun.
No, you're going home.
Hayır, eve dönüyorsun.
You're going home?
Eve mi gidiyorsun?
If you're going home, Susie, I'll drop you off.
Eğer eve gidiyorsan Susie, seni bırakabilirim.
You're not going home?
Evine gitmiyor musun?
You're going home, Wherever that is.
Evine gideceksin. Orası neresiyse. Hayır.
I'm jealous that you're going home tomorrow to your husband.
Yarın evine, kocanın yanına dönecek olmanı kıskanıyorum.
Philip, you're home again and you've got a good job, and if we're going to get married soon, we ought to tell her.
Philip, tekrar eve döndün, iyi de bir işin var. Yakında evleneceksek, ona anlatman gerek.
Friends or not, you're going home.
Arkadaş falan anlamam, doğru eve.
I'm sorry you're going home.
Evine döneceksin diye üzülüyorum.
You're all unsnapped here. Get away. I'm not going home.
Evet gitmeyeceğim, benimle dans etmene de gerek yok.
You're going home to sleep until noon.
Serseri... Eve gidip öğlene kadar uyuyacaksın, biliyorum.
But you got what you wanted, so you're going home, is that it?
Sen istediğini aldın ve gidiyorsun, öyle mi?
I'm afraid there's no home for you where we're going.
Korkarım gittiğimiz yerde sana göre bir ev yok.
He's probably thinking about that cozy little home you're going to have.
Muhtemelen sahip olacağınız şu küçük, sıcak yuvayı düşünüyordur.
What you're telling me is, you're going back home soon.
Yani diyorsun ki, yakında eve döneceksin.
Come on, you're going home.
Hadi eve gidiyorsunuz.
So can I also say that you're going to come back home and live with me now?
Eve dönüp artık benimle yaşayacağını da söyleyebilir miyim?
You're going home to your mother.
Sen annenin evine gidiyorsun.
You're not going to make me walk home.
- Francis benim yürüyerek mi eve gitmemi istiyorsun?
Do your folks at home know where you're going?
Ailen gittiğini biliyor mu?
That's what you're going to find out, sweet mama, as soon as you scoot on home and ask your rich sugar daddy. Webster.
Onu da sen öğreneceksin güzel annem evine kaçar kaçmaz, zengin babacığına soracaksın.
You're going home!
Eve gidiyorsun!
You're going home tonight, and thas that.
Bu gece gidiyorsun, o kadar.
Come on. You're going home.
Evine gidiyorsun.
♪ Consider yourself at home Consider yourself one of the family ♪ I've taken to you so strong It's clear we're going to get along ♪ Consider yourself well in Consider yourself part of the furniture
Kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanım kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... zor günlerimiz de olabilir, aç kalabiliriz, ne fark eder?
♪ Consider yourself at home Consider yourself one of the family ♪ We've taken to you so strong It's clear we're going to get along ♪ Consider yourself well in Consider yourself part of the furniture
kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanımız kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... burada kimse burnu büyük değildir herkesin payına bir şeyler düşer... yine de ev sahibi geldiği zaman tedbirli olmak iyidir... kendini bizden say bunun lafı bile olmaz... çünkü aramızda görüştükten sonra deriz ki artık kendini... artık kendini bizden say!
You're going home alone?
Yalnız mı gidiyorsunuz?
Yes, you're going up the gangplank to home.
Evet, iskeleden yuvanıza gidiyorsunuz.
– We're going to send you home a hero.
- Kahraman olarak döneceksin.
– Yeah. Well, you're going home.
Evine gidiyorsun.
You trying to tell me we're not going home?
Bana eve dönmeyeceğimizi mi söylüyorsun?
Listen, if you're going to be home late, call me.
Bak, eve geç gelecek olursan beni ara.
This week I'm going to tell you what to do If there's an armed communist uprising Near your home when you're having a party.
Bu hafta, parti verirken eviniz civarında silahlı bir komünist ayaklanma çıkarsa ne yapacağınızı anlatacağım.
You gotta go home. You're going home to your child.
- Sağ olun, efendim.
So when you come home, you're going to play the lady?
Eve geldiğin zaman, hanımefendiyi mi oynayacaksın?
Mrs. Salomon, you're going home.
Bayan Salomon, eve gidiyorsunuz.
You're going to a home for girls!
Yatılı bir kızlar okuluna gideceksin!
- You're going home.
- Eve gidiyorsunuz.
You're going home.
Eve gidiyorsunuz.
You're going to the nursing home!
Huzurevine gidiyosun!
You're both going home tomorrow, aren't you?
Yarın ikiniz de evinize gitmiyor musunuz?
We're on a tour over here, and you want to tell me you're thinking about going home to New York?
Şu an turnedeyiz, sen de kalkmış bana New York'a dönmek istediğini söylüyorsun?
The one you're going home with.
Eve birlikte gittiğin.
you're going the wrong way 74
you're going to die 99
you're going to be a father 17
you're going down 158
you're going to hell 34
you're going too fast 33
you're going to lose 24
you're going to kill me 26
you're going to be great 24
you're going to 51
you're going to die 99
you're going to be a father 17
you're going down 158
you're going to hell 34
you're going too fast 33
you're going to lose 24
you're going to kill me 26
you're going to be great 24
you're going to 51