You're in danger translate Turkish
1,001 parallel translation
You're in no danger.
Sizin için tehlike yok.
Please, darling, every minute you're here you're in danger.
Lütfen sevgilim, burada olduğun her dakika tehlikedesin.
That's indelible. As long as you continue to live in this place, you're in danger.
Uzun süredir burada yaşıyorsunuz, tehlikedesiniz.
You won't be going anywhere if you keep ignoring the danger you're in.
Tehlikeleri görmezden gelirsen başarılı da olamayacaksın.
You're in danger.
Tehlikedesin.
You're in no danger.
Tehlikede değilsin.
Johnny, don't you realise you're in danger here?
Johnny, burada tehlikede olduğunun farkında, değil misin?
Boss, you're in danger.
Patron, tehlikedesin.
You're not in as great a danger as you think.
Sandığın gibi büyük bir tehlike içinde değilsin.
You're in no danger from me.
Benden sana zarar gelmez.
Eddie... don't you have someone that will worry if you're in danger?
Eddie... tehlikedeysen senin için endişelenecek biri yok mu?
You're in danger!
Tehlikedesiniz!
Won't you understand you're in real danger?
Tehlike içinde olduğunu anlamıyor musun?
- I believe you're in danger.
- Tehlikede olduğunuza inanıyorum.
You're in danger of dying.
Ölüm tehlikesiyle karşı karşıyasın.
You're in danger.
Tehlikedesiniz.
Don't you realize that we're in greater danger than ever?
Her zamankinden daha büyük bir tehlike içinde olduğumuzun farkında değil misiniz?
Believe me, what you're doing places yourself and your party in the gravest danger.
İnanın bana, yaptığınız şey... ... sizi ve ekibinizi en ağır tehlikeye sokuyor.
- Snakeskin, you're in danger here.
- Snakeskin, burada tehlikedesin.
So you're in danger?
Öyleyse tehlikedesiniz?
But it's a different story when you're in danger, huh?
Tehlikede olmak farklı bir durum, hıı?
As long as you're lucky you'll stay in love with danger.
Şanslı olduğun sürece tehlikeye aşık kalacaksın.
Everything that's happened here lately is because you brought me back with you, even the danger we're in from the pirates.
Herşey beni buraya getirmeniz ile oldu... Korsan tehlikeside benim yüzümden.
You're all in danger.
Hepiniz tehlikedesiniz.
Don't forget for a moment that you're in danger.
Tehlikede olduğunu bir an için bile unutma.
But I know you're in danger.
Ama tehlikede olduğumu biliyorum.
You're the one who's in danger.
- Durumu tehlikede olan sensin.
God sends me and you're in great danger.
Beni tanrı gönderdi ve sizler büyük tehlikedesiniz.
As I said, Mrs. Lampert, I'm afraid you're in a great deal of danger.
Dediğim gibi bayan Lampert, Korkarım büyük bir tehlike içindesiniz.
Don't you see you're putting me in danger?
Beni tehlikeye attığını görmüyor musun?
Now you're in great danger.
Şimdi büyük bir tehlikenin içindesin.
You're in danger here.
Burada tehlikedesiniz.
Miss one step, one measure, like a rhyme in poetry, and you're faced with mortal danger.
Eksik bir adım olursa, tıpkı bir şiirin dizesi gibi, işte o zaman ölümcül tehlike doğar.
You haven't used that finger in the past hour and we're in danger.
Geçtiğimiz bir saat boyunca o parmağı hiç kullanmadın ve tehlikede olan biziz.
Never mind who I am, but you're in great danger.
- Kim olduğumu boş ver. - Büyük tehlike içindesiniz.
After that, you're in danger of attack.
Bundan sonra, saldırı tehdidi altındasınız.
You're in no danger here.
Burada tehlikede değilsiniz.
Van Gelder is extremely agitated and warns that you're in danger.
Van Gelder çok kötü durumda ve sizin tehlikede olduğunuzu söylüyor.
You're in danger, of course I've to come!
Tehlikedesin, elbette gelmeliydim!
You're stepping just one second too late to be in danger.
Tehlikeye girilecek yerlerde hep bir dakika sonra ortaya çıkacak. Bak, gidiyorum.
But don't worry, you're in no danger.
Ama emin olun sizin için bir tehlike yok. Tipim değilsiniz.
You're in grave danger
"Çok büyük bir tehlike içindesin"
You're the one in danger.
Tehlikede olan sensin.
You're in danger?
Tehlikede misin?
You're in danger.
Başın derde girecek.
You're not in danger.
Sen tehlikede değilsin.
If you're right, this will put those two men in serious danger.
Siz haklıysanız, bu iki insan ciddî bir tehlike içinde kalacak.
Now you're in danger, too.
Şimdi siz de tehlikedesiniz.
She said that your life is in danger while you're in Venice.
Sen burada Venedik'te kaldığın sürece...
I've come to warn you. - You're in great danger.
Buraya seni uyarmaya geldim, tehlikedesin.
And until you get that information, you're in great, great danger.
Bunu öğreninceye dek büyük tehlike içindesin.
you're invited 50
you're in here 32
you're in good hands 87
you're in a hurry 34
you're in over your head 30
you're in denial 28
you're in charge 189
you're in trouble 151
you're interested 30
you're incredible 103
you're in here 32
you're in good hands 87
you're in a hurry 34
you're in over your head 30
you're in denial 28
you're in charge 189
you're in trouble 151
you're interested 30
you're incredible 103