You're in the way translate Turkish
1,291 parallel translation
If at any point you think he's suspicious or you're uncomfortable in any way, all you have to do is utter the words "I hope I'm not getting a cold."
Herhangi bir anda şüphelenir veya rahatsız hissederseniz, "Umarım üşümem" demeniz yeterli.
But now you're seeing it all in a new way from behind the counter.
Şimdi her şeyi yeni bir gözle görüyorsunuz. Tezgahın arkasından görüyorsunuz.
You're gonna walk all the way home in this cold?
Bu soğukta eve kadar yürüyecek misin?
That way, you have one less sheep in the herd. And if I do succeed, then you're my friend?
Böylece bir kurt daha eksilecek, değil mi?
You're in the way.
Geri çekil.
You're a surgeon in one of the best hospitals in Capital City on your way to a major position, possibly even the Medical Elect
Capital Şehri'nin en iyi hastanelerinden birinde cerrahsın... Kariyerinde daha yüksek mevkilere ulaşma yolundasın.
The way you're always helping people. I think he'd trade places with you in a second.
Her zaman insanlara yardım edişin, bence bir saniye bile düşünmeden seninle yer değiştirirdi.
- You're in the way!
- Sen yoluna gideceksin!
Maybe I was right in not telling you, the way you're reacting.
Belki de sana söylememekte haklıymışım, davranış tarzından.
I wanted everything back to the way it was for Amy, but you're not interested in love.
Her şeyin Amy'nin lehine olmasını istedim... -... ama aşkla ilgilenmiyorsun.
Seeing as how you're being all charitable with your recollections... what else you got in the way of open murders?
Senin bu yardımsever görünüşüne bakarak soruyorum ki bu çözülmemiş cinayetler hakkında bana ne verebilirsin?
Then you're gonna get all the way in, Lieutenant.
O zaman, sonuna kadar gitmelisin teğmen.
If I see you get all the way in, then I know who you are, what you're about.
Eğer bunu görürsem senin kim olduğunu ve ne yapmak istediğini anlarım.
If you vary my instructions in the smallest way, we're over.
Eğer benim talimatlarımdan ufak da olsa saparsan iş yatar.
Well. you're getting in the way of my routine.
- Ama benim düzenime engel oluyorsun.
You won't believe this, but you're way up in the mountains.
Buna asla inanmayacaksın ama şu anda dağların oradasın.
You're telling me to stop in the gentlest way you know how.
Bildiğin en kibarca yolla durmamı söylüyorsun.
I know you're all the finest in your fields and have come a long way to be here.
Alanınızda en iyi olduğunuzu ve uzun bir yoldan geldiğinizi biliyorum.
Just follow the simple instructions and in minutes, you're on your way to being an artist.
Basit kuralları izleyin ve birkaç dakika içinde sanatçı olma yoluna girersiniz. "
It's about showing other people how you can collaborate with somebody else, even though they're in a position the way Jesse's in.
Diğer insanlara başka birisiyle nasıl uyum içinde olduğunu göstermek Jesse'nin durumunda olsalar bile.
You're crazy as hell. "He said," By the way the company that most needs our help in all the U.S. Is Ford. "
Sen tamamen delirmişsin. "Dedi ki," Bu arada ABD genelinde en çok yardımımıza gereksinim duyan şirket Ford. "
Our offices in the Prudential Tower, which by the way, are very impressive... you know, law books, conference tables, leather... they're being redecorated, but there's been a holdup with the marble.
Aslında ofisimiz Prudential Kulesi'nde. Ki işin aslı çok etkileyici bir yerdir... bilirsiniz, hukuk kitapları, konferans masaları, deri... Çok iyi dekore edilmiştir.
- Okay, look. You're getting in the way, okay?
Ayak bağı oluyorsun, tamam mı?
You're getting in the way
Yoldan çekilin
I'm in the restaurant, and I'm just wondering if you're on your way.
Restorandayım ve yolda mısın diye merak ettim.
The finger that's like an octopus that suddenly manages... to find its way into the "tunnel of love"... at the most unexpected moments... when maybe all I'm wanting is some affection... or I'm in the shower and suddenly you're in there too... with your finger, or I'm at the sink washing up... and suddenly you come up behind me and there's the finger.
Tıpkı bir ahtapot gibi aniden aşk tünelinin içine giden yolu bulan parmak. En beklenmedik zamanlarda. Belki tek istediğimin biraz şefkat olduğu zamanlarda.
By the way, in this county, you're not an adult until you're 20
Bu arada, bu ülkede, 20 yaşınıza gelene kadar yetişkin değilsiniz.
You're not in the way, Pilar.
Bana yük olmuyorsun Pilar.
16, 00 : 35 : 26 : 16, The Dragnet image gave way first 16, 00 : 35 : 29 : 16, to the existential realism of Joseph Wambaugh, You're putting me in a terrible position here.... 16, 00 : 35 : 19 : 16, I would... I would hate to get the wrong person arrested. "
Beni burada zor bir duruma sokuyorsunuz...
You're not gonna tell me, "By the way, this party's in Paris"?
Beni havaalanına götürüp "Bu arada parti Paris'teydi" demeyeceksin değil mi?
These people are feeding you misinformation about me because they're afraid I'll get in the way.
O kişiler, hakkımda yanlış bilgi veriyordu çünkü yollarına çıkacağımdan korkuyorlardı.
I mean, we fixed it, but not in the way that you're trying to make it sound.
Yani evet biz bir şeyi düzelttik ama senin söylemeye çalıştığın gibi değil.
Nice way to move cocaine in plain sight, unless you're just laundering the profits.
Kokaini herkesin gözü önünde nakletmek için harika bir yol. Sen sadece parayı aklıyorsun.
- Dawson Leery you're going to let these details get in the way? Would they stop Spielberg?
Dawson Leery, bütün bu detayların seni durdurmasına izin mi vereceksin?
Not in the way you're thinking, I'm afraid.
Ne yazık düşündüğün anlamda olmayacak.
Now she's not so desperate, and you're in the way.
Şimdi o kadar kötü durumda değil ve sen ona engel oluyorsun.
Now you're in the way.
Onu seviyorsan rahat bırak Wally.
So, you're telling me this is just the way it is, and I have to get used to Jess not calling when he says he will?
- Yani bu işler böyle diyorsun. Jess'in arayacağını söyleyip de aramamasına alışmalıyım.
From the hours spent on this floor, she can probably tell you... if any player in this room is holding a winning hand... right from where we're standing, just based on the way he or she acts.
Burada geçirdiği saatlerden dolayı, sana büyük ihtimalle... kimin kazanan ele sahip olduğunu... davranışlarına bakarak, durduğu yerden söyleyebilir.
YOU KNOW, WHETHER IT'S THE DEMOCRAT WHO PRETENDS HE LIKES YOU, OR THE REPUBLICAN WHO HATES YOU AND LETS YOU KNOW IT, EITHER WAY, ONCE THEY'RE IN OFFICE,
Bizi seviyormuş gibi görünen bir demokrat da, bizden nefret eden ve bunu açıkça belli eden Cumhuriyetçi de, o ofise girdiğinde bizim için hiçbir şey yapmayacak.
The only way you're getting off this mountain is in a box or a funicular.
Bu yolun sonunda tek çıkış bir kutu sayesinde : Yani bir teleferik.
When we're in the weeds the way we are today, you gotta move'em in and'out.
Bugün olduğu gibi zordaysak Arthur, onları biran önce yollamak gerekir.
You're good cops, but you let your emotions get in the way.
Siz iyi polislersiniz ama duygularınızı işinize karıştırıyorsunuz!
What you're saying is having a child in your life totally changes the way you look at things.
Yani hayatında bir çocuk olması her şeye bakış açını değiştirdi, öyle mi?
So you're gonna talk about the canal... the Muldoons who run the old line state are gonna talk about it... until some day, some way, that motherfucker gets dredged... and we get some ships in here.
Sende kanal hakkında konuşacaksın... Belediyeyle bağlantıları olan Muldoonlar da konuşacak taa ki bir gün bir şekilde, bu kanal açılıp buraya yeni gemiler gelene kadar.
In fact, the troop's plight is desperate but their inquisitive way of life has given habilis a few tricks, because if you're inquisitive, you investigate mysteries... like why do vultures gather together?
Aslında gerçekten durumları umutsuz ama onların bu araştırmacılığı, onlara birkaç numara öğretiyor. Araştırmacı olduğunuza göre, sırları da çözebilirsiniz. Örneğin, akbabalar neden toplanırlar?
I'm thanking you in advance because I know that you're gonna help me the same way my dad helped you.
Önceden sana teşekkür ederim çünkü bana yardım edeceğini biliyorum babamın sana yardım ettiği gibi.
It feels like you're waiting to find someone in the VIP room who's, who's so fantastic... just the way she is, that you don't need to fix her.
Öyle görünüyor ki VIP odasında birini bulmayı bekliyorsun, olduğu haliyle o kadar harika ki olmalı ki... onu düzeltmen gerekmesin.
But my opinion, since you're paying for it... is that, yeah, those drugs may help you as a means to an end... but sooner or later, if you're not in some sort of therapy... whatever's going on in your mind will find a way to peek its little head out of the water.
Ama fikrimi sorarsan, çünkü para verdin evet, o ilaçlar sana yardımcı olabilir. Ama tedavi görmezsen er ya da geç aklındakiler sonunda seni rahatsız edecek noktaya gelecektir.
In a way, you're right but... This is the only advice I have for now : Of course, we're always right.
Bir anlamda haklısın ama şu an için sana tek tavsiyem elbette ki biz her zaman haklıyız.
" If you're not here to help then you're just in the way
# If you're not here to help then you're just in the way
you're invited 50
you're in here 32
you're in good hands 87
you're in a hurry 34
you're in over your head 30
you're in denial 28
you're in charge 189
you're in trouble 151
you're interested 30
you're incredible 103
you're in here 32
you're in good hands 87
you're in a hurry 34
you're in over your head 30
you're in denial 28
you're in charge 189
you're in trouble 151
you're interested 30
you're incredible 103