English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You're making a scene

You're making a scene translate Turkish

71 parallel translation
- You're the one making a scene.
Sorun çıkaran sensin.
We're making a movie and you've spoiled the best scene.
Bir film çeviriyorduk ve sen en güzel sahneyi mahvettin.
- You're making a scene - [Scoffs] This is impossible
Bu olanaksız.
- You're making a marriage scene.
- Evlilik manzarası yaratıyorsun.
You're making a scene.
Siz de olay çıkartmayın! Sakin olun! Kesin sesinizi!
- You're making a scene.
- Olay çıkarıyorsun.
Louis, you're making a scene.
Louis, abartma.
You're making a scene, Mr. Earp.
Olay çıkarıyorsunuz Bay Earp.
You're making a scene. - Cori...!
Olay çıkarıyorsunuz.
You're making a scene.
Etrafa rezil oluyoruz.
You're making a scene in front of all these people.
Bu kadar insanın önünde rezalet çıkarıyorsun.
You're making a scene. Have a seat.
Patırtı yapıyorsun, bir koltuk kap.
For once maybe someone will call me "sir" without adding, "You're making a scene."
Bir kere olsun biri bana "kenara çekilin" demeden "efendim" diyecekti.
You're making a scene.
Kazadan cikmis gibi gorunuyorsun.
- Kitty, you're making a scene.
- Kitty, ortamı geriyorsun.
You're making a scene.
Olay yaratıyorsun.
You're making a scene.
Rezalet çıkarıyorsun.
You're making a scene.
Kafanızdan hikaye uyduruyorsunuz.
You're making a scene is what you're making.
- Yaptığın şey, olay çıkartmak.
- You're making a scene.
- Cohen, olay çıkartıyorsun.
But you're making a scene.
Ama rezalet çıkarıyorsun.
You're making a scene.
Olay çıkartma.
You're making a scene!
Olay çıkarıyorsun!
Look. You're making a scene.
Abartma.
- You're making a scene.
- Daha da bozuyorsun.
You're the one making a scene.
Şu an rezalet çıkarıyorsun.
Would you two stop? You're making a scene.
Dikkat çekiyorsunuz.
You're making a scene, and besides, we have a dress code.
Gösteriş yapıyorsun. Ayrıca giysi kuralımız var.
Molly, Molly, you're making a scene.
Molly, Molly, herkes bize bakıyor.
- I mean, they're pressuring me, and they're making their scene in a heterosexual sex M.O. now, and I swear to God, Jenny, I wish it was you and I'm so sorry, and I will never do it again.
Bana çok baskı yapıyorlar. Heteroseksüel seks sembolü olduğumu söylüyorlar. Sana yemin ederim, Jenny.
You're making a scene.
Rezalet çıkartıyorsun.
- Okay, Scott, you're making a scene.
- Tamam, Scott, olay çıkarıyorsun.
You're making a scene.
Dikkat çekiyorsunuz.
You're making it a scene by stopping me from going to get the blanket.
Battaniyeyi almama engel olarak olay çıkaran sensin.
Now look, you disappear, you come back here, you're making a scene, you're getting everybody upset.
Şimdi bak, yok olup, buraya geri geliyorsun ve olay yaratıp herkesi üzüyorsun.
Don't touch me! You're making a scene.
Dokunma bana.
Hey, you're making a scene on the street!
Neden sokağın ortasında bağırıyorsun? Rezillik!
You're making a scene!
Her şeyi mahvediyorsun!
You're making a scene! Wait a minute.
Rezalet çıkarıyorsun!
Dammit, Audrey, you're making a scene!
Lanet olsun, Audrey, çıngar çıkartıyorsun!
You're the one making a scene!
Çıngar çıkartan sensin!
You're making a scene!
Rezil oluyoruz!
You're the one who's making a scene.
Esas rol kesen sensin.
You're making such a scene.
Bu şekilde rezalet çıkarıyorsun.
You're kicking me out? She's the one making a scene, and a dry batch of cupcakes, by the looks of it.
Olay çıkartan o ve görünüşe göre, bir yığın kuru kap kekle.
You're - - you're making a scene.
- Dur. Rezalet çıkartıyorsun.
- Son, you're making a scene again.
- Oğlum, kudurdun yine.
Sir, you're making a scene. I'm going to have to - ask you to leave.
Gitmenizi rica ediyorum.
Uh... Mike, I mean, every cop south of the Mason-Dixon's looking for you, so you're not making a cameo at a crime scene.
Mike, Mason-Dixon'ın güneyindeki her polis seni arıyor.
You're making a scene.
Herkes bize bakıyor.
You're making a scene.
Olay çıkarıyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]