You're making it worse translate Turkish

You're making it worse.

- Durumu daha da kötüleştiriyorsun.

- You're only making it worse.

- Durumu kötüleştiriyorsun.

You're making it worse, it doesn't help.

Daha da kötüleştiriyorsun, yararı olmayacak.

You're making it worse on purpose.

Bunu kasıtlı olarak mı yapıyorsun?

Please, because you're just making it worse.

Lütfen, daha da kötü oluyorum.

You're making it worse.

Daha da zorlaştırıyorsun.

B-b-b... Uncle, there's a galloping in my head and you're making it worse!

Amca, zaten kafamın içinde atlar dörtnala, bu kekelemenle daha da berbat ediyorsun!

You're only making it worse for yourself!

Durumunu daha da kötüleştiriyorsun!

- You're only making it worse for yourself.

- Başın daha da belaya giriyor.

You see we're having it bad, and you're making it still worse.

Anlıyorsun, kötü yaşıyoruz, ve sen daha kötü yapıyorsun.

You don't understand, you're making it worse by being here. No!

- Anlamıyorsun...

You're making it a lot worse for yourself.

Durumu kendin için çok daha kötüleştiriyorsun.

- You're making it worse!

- İşleri zorlaştırıyorsun!

Hey, you're making it worse on yourself.

Bak kötü olacak sonra!

You're making it worse. - Shut up.

İşleri daha da zora sokuyorsun.

You're making it worse.

İşleri zorlaştırıyorsun.

Holy shit. You're making it worse than it has to be.

Kahretsin!

You're not "shacked up." Will you stop making it worse than it is?

Kimseyle olmayacaksın! Durumu kötüleştirmeyi keser misin?

You're making it worse for her than it was ever supposed to be.

Durumu onun için olabileceğinden daha kötü bir şekle sokuyorsun.

You're only making it worse like this.

Böyle yaparak daha da kötüleştiriyorsun. Hadi.

You're making it worse for yourself.

is ini zorlastiriyorsun.

You're making it sound worse than it was.

Yapma olayı abartıyorsun.

You're just making it worse!

İşleri daha kötü hale getiriyorsun!

And you, my friend, you're making it worse, okay?

Ve sen dostum, bunu daha da kötü bir hale getiriyorsun.

You're making it worse!

Durumu kötüleştiriyorsun!

You're making it worse.

Daha da kötüleştiriyorsun.

Father : You're only making it worse.

Bunu daha da kötüleştiriyorsun.

No, please, you're making it worse

- Durumu kötüleştiriyorsun.

And you're only making it worse.

Ama sadece daha da kötüleştiriyorsun.

You're making it worse.

Durumu daha da kötüleştiriyorsun.

You're making it worse.

Daha kötü yapıyorsun.

Baby, you're making it worse.

Daha da kötü oluyor.

- You're just making it worse!

Bacaklarım gayet iyi durumda...

You're making it worse.

Her şeyi daha kötü yapıyorsunuz.

You're just making it worse.

Çabaladıkça batıyorsun.

You're only making things worse by prolonging it.

İşleri uzatarak yalnızca kötüleştiriyorsunuz.

You know, you're only making it worse for yourself. Much worse.

Biliyorsun, bu sadece durumu kötüleştiriyor.

Oh, you're only making it worse.

Sadece daha beter hale getiriyorsun.

You're sick, and you're making it worse by worrying.

Hastasın. Endişelenerek kendini daha da hasta ediyorsun.

- Shh, shh, shh! You're making it worse.

- Sus, konuştukça batıyorsun.

- Okay, now you're making it worse.

- Şimdi daha kötü

- You're just making it worse.

- İşi bok ettiğini.

You're making it worse. You're making it worse.

- Yangına körükle gidiyorsun.

- You're only making it worse.

- Daha da kötüleştiriyorsun.

- You're just making it worse on yourself.

- İşleri kendin için daha da kötü hale getiriyorsun.

- You're making it worse.

- Daha da kötüleştiriyorsun.

You're making it even worse!

İşleri berbat edeceksin.

You're only making it worse.

Bunu daha da kötüleştiriyorsun.

God, can't you see you're making it worse? Acting like somebody died?

Sanki biri ölmüş gibi davranarak olayları daha da beter bir hale getirdiğinizi görmüyor musunuz?

You're only making it worse on yourself.

Sadece durumu kötüleştiriyorsun!

When people make it worse by doing the wrong things like taking your parking space or cutting in front of you in line at a store and then they're just making the world an uglier place.

İnsanlar yanlış şeyleri yapmaya devam ettikleri zaman, park yerini kapmak ya da mağaza kuyruğunda, senin sıranın önüne geçmek gibi şeyler dünyayı daha da çirkin bir yer haline getiriyor olurlar.