You're mistaken translate Turkish
835 parallel translation
You're mistaken.
Hayır.
you're mistaken.
Yanılıyorsun Portakal.
Unless I'm mistaken, you're the Isaac Gilmore who alerted us.
Yanılmıyorsam siz de bize mesaj yollayan Isaac Gilmore'sunuz.
- You're quite mistaken, Baron.
- Yanılıyorsunuz, Baron.
You're mistaken.
Yanılıyorsun.
My dear young fool, you're entirely mistaken.
Genç budala, tamamen yanılıyorsun.
Now there, you're mistaken.
Bekleyin, hata ediyorsunuz.
You do your duty well, but you're quite mistaken.
Görevinizi gayet iyi yapıyorsunuz, ama çok yanıldınız.
You're mistaken.
Yaniliyorsunuz.
Now I know you're mistaken.
Şimdi yanılıyorsunuz.
If you're planning to marry him on my money, you're mistaken.
Onunla param sayesinde evleneceğini düşünüyorsan yanılıyorsun.
You're mistaken.
Yanlış anladınız.
You're mistaken, my lambs.
Hata yapıyorsunuz beyler.
You're mistaken if you think I'm leaving her here... with a mother who doesn't consider her reputation.
Eğer onu burada, adını dikkate almayan bir anneyle tek başına bırakacağımı sanıyorsan, çok yanılıyorsun.
And if you think I had interest in coming back here, you're mistaken.
Seninle ilgilendiğim için buraya geldiğimi sanıyorsan yanıIıyorsun.
Well, you're mistaken.
Öyleyse, yanılıyorsun.
As usual, you're mistaken.
Gene yanıldınız.
But you're mistaken if you think I'm sinking.
Eğer battığımı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
It's extremely gracious of Your Excellency, but I'm sure you're mistaken.
Sizin aşırı nezaketiniz, Ekselansları, fakat eminim hatalısınız.
If you think I'll be kept out of a saloon like this, you're mistaken.
Böyle bir salondan beni çıkarırsanız, hata edersiniz.
But you're mistaken.
Ama yanılıyorsunuz.
- You're mistaken.
- Yanılıyorsunuz.
If you think you're going to add a few francs to your fortune at my expense, you're very much mistaken.
Benden kısıp, servetine bir kaç frank eklemeye çalışıyorsan, çok yanılıyorsun.
I'm afraid you're mistaken, sir.
Korkarım yanılıyorsunuz, efendim.
If you think I'm going to marry you, you're mistaken.
Seninle evleneceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun.
And if you think this is all I've got to do, you're mistaken.
Ve yapacak başka işim yok sanıyorsan, yanılıyorsun.
And as for you, I don't know what you're doing in this... but if you think you're going to harm Chrystal, you're very much mistaken.
Sana gelince, bu işle ne alakan var bilemiyorum ancak Crystal'a zarar verebileceğini sanıyorsan çok yanılıyorsun.
If you think I'm gonna settle for a cheap detective, you're sadly mistaken.
Ucuz bir dedektife razı olacağımı sanıyorsan çok yanılıyorsun.
You're not mistaken?
Yanılıyor olmayasınız?
- You're mistaken.
- Yanılıyorsun.
- Thanks, you're mistaken, my lady.
- Sağ olun, hata yapıyorsunuz, madam.
- She's not the type, you're mistaken
- O senin tipin değil, yanılıyorsun.
But you're mistaken.
Ama yanılıyorsun.
If you think I'm gonna turn around, you're mistaken.
Eğer vazgeçeceğimi düşünüyorsan, yanılıyorsun.
If you imagine that Harry's simply going to Africa to plant coffee, you're very much mistaken.
Harry'nin Afrika'ya sadece kahve yetiştirmeye gittiğini sanıyorsan çok yanılıyorsun.
You're mistaken. The innocent will be punished with the guilty.
Suçluların yanında masumlar da ceza alacak.
You're mistaken
Yanılıyorsun.
You're mistaken, we'll need a miracle.
Yanılıyorsun, mucize gerek.
You're mistaken.
Yanılıyorsunuz.
I'm sure you're mistaken, Captain.
Yanıldığınızdan eminim, Yüzbaşı.
I THINK YOU'RE MISTAKEN. HOW ABOUT CHEYENNE?
Öyleyse Cheyenne'de?
If you think I'm sorry about last night, you're mistaken.
Eğer dün gece için özür dileyeceğimi düşünüyorsan, yanılıyorsun!
You're mistaken, Mr McKay.
Yanlıyorsunuz, Bay McKay.
You're mistaken.
Yanılıyorsunuz Bay Fisher.
I'm not going to stand for any fighting or insubordination. If you think you've got a soft touch, you're mistaken! You hear?
Herhangi bir itaatsizlik ya da kavgaya göz yumacağımı düşünüyorsanız, aldanıyorsunuz.
You're mistaken, Mr. Gallagher.
Yanılıyorsunuz Bay Gallagher.
I can only hope you're mistaken.
Tek umudum, yanılıyor olman.
Sorry, you're mistaken.
Karıştırdınız herhalde.
First, you're the outraged Madison Avenue man who claims he's been mistaken for someone else.
Önce başkasıyla karıştırıldığını iddia eden... öfkeli bir reklamcıydınız.
If you think a bunch of drunks are going to bust this jail, you're mistaken.
Onlar yargılanacaklar, şimdi sizi vurmadan defolun buradan. Hata yapıyorsunuz.
Are you sure you're not mistaken, my dear lady?
- Yanılmadığınızdan emin misiniz?
you're cute 195
you're welcome 5601
you're awesome 166
you're right 14205
you're so stupid 85
you're not my type 58
you're so pretty 112
you're sorry 317
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're welcome 5601
you're awesome 166
you're right 14205
you're so stupid 85
you're not my type 58
you're so pretty 112
you're sorry 317
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're 4202
you're so welcome 43
you're doing great 645
you're fired 1000
you're so mean 39
you're so cool 35
you're so sexy 27
you're my rock 22
you're something else 41
you're 4202
you're so welcome 43
you're doing great 645
you're fired 1000
you're so mean 39
you're so cool 35
you're so sexy 27
you're my rock 22
you're something else 41