English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You're my father

You're my father translate Turkish

977 parallel translation
And Since You Never Married My Father, You're Not Part Of The Family.
Sen babamla evlenmediğin için aile üyesi değilsin.
You're not going to notify my father, are you?
Babama haber vermeyeceksin, değil mi?
But you're my father.
Ama sen babamsın.
What if he woke up one day, and my father took away all the automobiles he let him have to sell and said : "You're fired".
Ya günün birinde babam ona sattırdığı arabaları... elinden alır ve ona... "Kovuldun" derse?
You're my father confessor and in you I truly confide.
Günah çıkarıcı papazım olacaksınız size samimiyetimle sırrımı açacağım.
You're both after my father.
İkiniz de babamın peşindesiniz.
Dr. Svoboda, you're the only one who can save my father.
Dr. Svoboda, babamı sadece siz kurtarabilirsiniz.
- I assume that you're referring to... my future father-in-law, who happens to be one of the great meat-packers of our time.
- Sanırım kayınbabamın zamanımızın en büyük et imalatçısı olmasına vurgun yapıyorsunuz.
I must tell my father that you're here.
Burada olduğunu babama söylemeliyim. Bundan gurur duyacak.
And Pip, you're him! Why, I'm your second father Pip, and you're my son.
Evet Pip, senin ikinci babanım, sen de benim oğlum.
Now, hold on, Mr. Potter. You're right when you say my father was no businessman. I know that.
Babamın iş adamı olmadığını söylediğinizde haklıydınız.
My father says you're foolish.
Babam aptalca davrandığını söyledi.
But you're my cousin on my father's side.
Ama sen baba tarafından kuzenimsin.
Careful, Mr. Shields. You're looking at me, but you see my father.
- Dikkat edin, Bay Shields.Bana bakıyorsunuz, fakat babamı görüyorsunuz
You're the first man I've danced with since I've been in America... except my father.
Amerika'ya geldiğimden beri dans ettiğim ilk erkeksin... Babam hariç.
You're not my father!
Sen benim babam değilsin!
You're not my father!
Babam değilsin!
You know, Mr. Horgan, since my father died... you're the only man who ever went out of his way to help me.
Biliyor musunuz Bay Horgan Babam öldüğünden beri... bana yardım etmek için elinden geleni yapan tek kişi sizsiniz.
YOU'RE AFRAID. HE TOLD ME, MY FATHER SAID, HE SAYS YOU CAN RUN IF YOU WANT TO.
Babam dedi ki : "İstiyorsan kaç ama Kelby isminde biri hep yerinde duracak ve savaşacaktır."
Now you're talking like my father.
Tıpkı babam gibi konuşuyorsun.
You're too much like my father to suit me, and I'm an authority on him.
Babama gereğinden fazla benziyorsun. Onun üzerinde otoritem var.
You're leaving with my father?
Babamın peşini bırak!
You're confusing me with my father.
Beni babamla karıştırıyorsunuz.
Do you really think that I will believe you that you're not my father?
Sana inanacağımı düşünüyor musun? Üstelik babam bile değilken!
Everyone will believe that you're my father.
Herkes babam olduğuna inanır.
Why, that's quite natural as she believes that you're my father.
Babam olduğuna inandığına göre, bu son derece doğal.
My father says you're not like other gangsters.
Babam diğer gangsterler gibi olmadığınızı söylüyor.
If you're a typical father, I realise how grateful I am never to have seen my own.
Siz örnek bir babaysanız çok şanslıymışım. Kendi babamı görmediğim için.
If you're my father, if you love me, you'll shoot him.
Eğer babamsan, beni seviyorsan onu vurursun.
You're very kind, sir... but if my father should return after midnight... there is little you could do for me...
Çok kibarsınız, efendim ama eğer babam gece yarısından sonra dönerse..... benim için bir şey yapamazsınız.
Would you be so kind as to contact my father in Rabaul and have him inform the parents of the girls'that they're quite safe?
Rabaul'de babamla temas kurup kızların ailelerine çocukların güvende olduklarını söylemesini ister misiniz?
You're my father.
Sen benim babamsın.
- You're not my father.
- Sen babam degilsin.
If you're here looking for work, my father, he could use another field-hand.
Eğer iş bulmak için buradaysan, babam işlerine yardımcı olacak birini arıyor.
You're my father.
Benim babamsın.
- He thinks you're my father!
- Sizin, babam olduğunuzu sanıyor! Kızım olduğunuzu söylemişsiniz!
You're not my father.
Sen babam değilsin.
You ´ re not my bleeding father!
Sen lanet babam değilsin!
You ran my father out of town now you're trying to run me out.
Babamı kasabadan kovmuştun.
That you're not my father.
Sen benim babam değilsin.
Are you sorry to find out you're not my son, that I'm neither your father or mother?
Oğlum olmadığını, başka bir deyişle... annen ya da baban olmadığımı öğrenmek seni üzdü mü?
You're my father's father.
Sen babamın babasısın.
You're to pick up my father, Drummond, Edward... at the Manattan Medical Center, Holly Pavilion, Room 806.
Babamı alacaksınız, Drummond, Edward. Manhattan Medical Center'da. Holly Pavilion, oda numarası 806.
I'm to get you and my father out of here before we're all destroyed.
Hepimiz yok olmadan önce seni de babamı da buradan uzaklaştırmalıyım.
With your stories about Father Henri, you're opening my eyes.
Peder Henri ile ilgili anlattığın hikayelerle gözlerimi açıyorsun.
You're an ogre, like my father.
Sen de babam gibi bir canavarsın.
You're not fit to be the father of my child.
Benim çocuğuma baba olmaya uygun değilsin.
- You're not my father!
- Babam değilsin!
Shitface, you're my father.
Boksurat, sen benim babamsın.
You're taken up with my father says, too!
Babam seni de bunlarla meşgul ediyor.
That you're an old friend of my father's.
Babamın eski bir dostu olmana.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]