You're my friend translate Turkish
2,823 parallel translation
You run a blue light over this apartment, the last thing you're gonna be worried about is ghosts, my friend.
Polis sirenleri ile evine gelirken, hayaletler, endişeleneceğin en son şey, dostum.
- You at least have to try, because you are someone's kid and because you're my friend.
Şimdi. Çünkü sen birinin evladı, benimse arkadaşımsın.
You're my friend.
- Sen arkadaşımsın ya işte.
And, uh, you're such a good friend you insisted that I come here and get my eyes checked.
Sen de çok iyi bir arkadaşsın ki buraya gelip gözlerimi kontrol ettirmem için ısrar ettin.
My friend Johnny and I have no idea what you're upset about.
Arkadaşım Johnny ve benim neye üzüldüğün hakkında en ufak bir fikrimiz yok.
You're my best friend.
Benim en iyi dostum sensin.
You're my best friend.
Sen benim en iyi arkadaşımsın.
You're not my friend.
Ben senin dostun değilim.
-'Cause he's my best friend, and you're -
- Ne var? Çünkü o benim en yakın arkadaşım ve sen...
What my spineless friend lacks the courage to say is you're a terrible person who took advantage of his tiny size, his uncoordinated nature and his congenital lack of masculinity.
Bu omurgasız arkadaşım cesaret edemiyor ama sen insanların küçük boyutlarından, yapısız doğasından ve doğuştan gelen erkeklik eksikliğinden faydalanan korkunç bir insansın.
You're not even my friend.
Arkadaşım bile değilsin.
You're buying, my friend.
Sen ısmarlıyorsun dostum.
You're a friend of my queen.
Sen kraliçemin arkadaşısın.
You're my only friend.
Sen benim tek dostumsun.
You're not my only friend.
- Sen benim tek dostum değilsin.
Aw, come on, dude, you're my best friend.
Hadi dostum, sen benim en iyi arkadaşımsın.
Okay, you're my new best friend.
Tamam, sen benim en iyi arkadaşımsın.
You're my best friend.
En yakın dostumsun.
And then you're gonna give up your friend. My friend?
Sonra da arkadaşını bize teslim edeceksin.
You're living the dream, my friend.
Yaşamın bir rüya gibi dostum.
You're my only friend.
Sen tek dostumsun.
- Yeah. You're my best friend too.
- Evet, sen de benim en iyi arkadaşımsın.
Listen, he's my friend, you know and I love him, but you're my friend too, you know?
Bak, Jesse benim arkadaşım ve onu seviyorum ama sen de benim arkadaşımsın.
You're... you're my friend.
Sen... sen... dostumsun.
You're my best friend.
O, en iyi arkadaşım.
You're like my only friend in the entire world, and that is why I call you, because you're nice, you know?
Şu tüm dünyada, tek arkadaşım sanki sensin. onun için seni aradım zaten, çünkü sen iyisin, biliyorsun?
JOYCE, YOU'RE MY BEST FRIEND.
- Joyce, sen benim en iyi arkadaşımsın.
You're my best friend.
Sen en iyi arkadaşımsın.
You're my best friend.
En iyi arkadaşımsın.
You're my oldest friend, Stephanie.
En eski arkadaşım sensin, Stephanie.
You're doing very, very well, my friend.
Çok, çok iyi iş çıkarıyorsun arkadaşım.
You're my best friend, John.
Sen benim en iyi arkadaşımsın John.
I wanted you to come because you're supposedly my best friend.
Güya en iyi arkadaşımsın diye gelmeni istedim sadece.
You're my best friend, boo. I love you.
Sen en iyi arkadaşımsın şapşal. Seni seviyorum.
My friend, anyway. You're in a world problem.
.. dostum.. zaten sorun seni buldu.
Yeah, but you're my best friend.
Evet, ama sen benim en iyi arkadaşımsın.
- You're gonna feed my friend, yeah?
- Arkadaşımı doyuracaksın, tamam mı?
No, but I can promise you you're going to want to be my friend.
Hayır, ama inanın bana arkadaşım olmak istersiniz.
You're a slow starter, my friend, you have impeccable taste.
Cidden olaya yavaş giriyorsun dostum ama.. .. kabul etmeliyim ki ağzının tadını biliyorsun.
You're my friend.
Sen benim dostumsun.
You're my best friend.
Kredin kalmadı.
He's my brother's friend. I'm so glad you're here.
O kardeşimin arkadaşı, geldiğine sevindim.
The only reason I'm asking you is because you're my friend.
Bunu senden istememin sebebi de benim arkadaşım olman.
You're my friend, aren't you?
Biz arkadaşız, öyle değil mi?
You're my best friend?
Sen en iyi arkadaşımsın!
And pretty cool. You're my new best friend.
İşe yararsın.. güzel bişey bu
If good, the light is great, that's why. Seriously, we had a great day, is like you're my best friend or something.
Kesinlikle böyle olması güzel Çok güzel bi gündü.. kanka gibiydik
- I would think that you're living with my best friend.
En iyi arkadaşımla olduğunu düşünürdüm.
You're a day late and a dollar short for that, my friend.
Artık çok geç dostum.
- If you're still my best friend?
- Hala en iyi dostunsam?
You're my friend.
Sen benim arkadaşımsın.
you're my rock 22
you're my hero 133
you're my best friend 278
you're my wife 107
you're my favorite 18
you're my mom 23
you're my only hope 38
you're my brother 182
you're my sister 76
you're my baby 18
you're my hero 133
you're my best friend 278
you're my wife 107
you're my favorite 18
you're my mom 23
you're my only hope 38
you're my brother 182
you're my sister 76
you're my baby 18