English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You're my rock

You're my rock translate Turkish

56 parallel translation
But if you figure on getting married with my rock, you're nuts.
Ama benim elmas yüzüğümle evleneceğim sanıyorsanız kaçık sizsiniz.
You're my rock, Peg. And you are my albatross, Al.
Oh, lütfen, köpek düşünmekten aciz üreme şöyle dursun.
You're my rock, Peg.
Sen benim kayamsın, Peg.
She takes my hand, and she sticks it on her crotch and she says, "You may think you're gay now, honey but give me an hour and I'll rock your world."
Elimi alıp bacak arasına bastırdı. "Şu an gay olduğunu sanıyor olabilirsin, tatlım." "Ama bana bir saat ver sana dünyanı şaşırtayım" dedi.
You're my rock.
Sen benim dayanağımsın.
Well, you're very sweet, Mick. But the only rocking I wanna do is in my living-room chair surrounded by the world's greatest backup group, my family.
Çok iyisiniz Mick ama ben sadece oturma odamın sandalyesinde sizin gibi rock yapmak istiyorum.
- I can't believe in all the time I've known you that I've had to say this twice but my penis doesn't enjoy being sung to - Hey now, you're a rock star--
Rock yıldızısınız...
You're my rock, Homie.
Sen benim değerli taşımsın, Homie.
Oh, warm, wooly rock, you're my only friend.
Oh, ılık yumuşacık kaya, sen benim tek dostumsun.
Now, you can use them at any other time... at home, at the mall, at rock -'n'- roll concerts... but when you're under my roof you will respect the heritage... of every student and faculty member.
Şimdi, bunları başka zaman kullanabilirsiniz... evde, çarşıda, rock konserlerinde... ama benim çatımın altındayken her öğrenci ve öğretim elemanının... mirasına saygı duyacaksınız.
You're my rock.
İdolümsün.
You're my rock.
Hayır, Sonia.
You're my rock.
Sen benim herşeyimsin.
Yeah, I thought you'd be my good luck charm, you know, like the way it used to be, but if you think you can compete in the bigs without doing what I do, you're gonna be catching washouts in Little Rock by next weekend.
- Ne - Evet Senin şans meleğim olacağını düşünmüştüm
You're my rock.
Sen benim gözümde sarsılmazsın.
You're my rock. I can't go through this alone.
Sen benim dayandığım kayasın, bunu tek başıma devam ettiremem.
You're my rock.
Sen benim kayamsım.
Whether you know it or not, you're the rock of my team.
Bunu biliyor musun bilmem ama, sen takımımın en sağlam adamlarındansın.
- You're my rock, always calm.
- Sana güveniyorum. Her zaman sakinsin.
That, my friends, is what happens when you're a rock star.
Dostlarım, işte rock yıldızı olduğunuz zaman bu olur.
You're my rock, Lynette.
Sen benim değerlimsin.
Well, I hope you're ready for me, Tits...'cause I'm gonna rock out with my cock out... and you're gonna jam out with your clam out.
Umarım benim için hazırsındır, Göğüs çünkü sana fena takacağım. ... ve sende domalıp kalacaksın.
Before you know it, you're gonna be my rock.
Kısa süre içinde değerli bir elemanım olacaksın.
Rachel, you're really awesome... but I think I need to connect with my inner rock star... before I can fully commit to one woman.
- Rachel, harika birisin bir kadına bağlanmadan önce sanırım içimdeki rockçı yıldızı bulmam gerekiyor.
You're my mom. I feel awful right now, and I should want to just fall into your arms... and let you rock me and tell me everything is gonna be fine, but... I just don't feel it.
Kendimi çok kötü hissediyorum şu anda ve kollarına atlayıp her şey yoluna girecek diyerek beni sallamanı istemeliyim ama böyle hissetmiyorum.
Listen, if you're lonely, you can come with me back to my house... and we could just take an Ambien and watch Picnic at Hanging Rock... or, like, Christiane F. Or something.
Dinle, eğer yalnızsan benimle benim eve gelebilirsin ve Ambien ( uyku ilacı ) alıp "Picnic at Hanging Rock" izleyebiliriz ya da Christiane F. gibi bir şey.
I know you're head cheerleader, and I tried out also but the day before tryouts, I dropped a big rock on my toe.
Baş amigo olduğunu biliyorum, ben de denemiştim ama seçmelerden bir gün önce ayağıma koca bir taş düşürmüştüm.
Oh, my God, you're like a total rock star.
Tanrım, tam bir rock yıldızı gibisin.
You're my rock.
Sığındığım limansın.
- You're firing us... - Pretty good employees... I cannot go back to working at Hot Topic, because they said I have to cut my hair, and I could've swore their thing was punk rock.
Hot Topic'teki işime geri dönemem çünkü saçımı kesmemi istiyorlar.
You're my rock.
Sen benim aslanımsın.
You're my rock?
- Sırtımı sana mı yaslayacağım?
You're my rock!
Sen adamımsın!
Is that I'm a rock star, I'm a millionaire, I'm- - I'm a comedy behemoth and you're like a comic's comic and you're an inside-joke guy and I'm a sellout and- - and I sold my soul and you have- - you have artistic integrity and you're a- - you're a good guy.
Benim rock yıldızı olmam,... milyoner olmam, benim komedi devi olmam seninse comic's comic * olman senin espriyi yapan, benim satan olmam benim ruhumu satmam senin sanatsal bütünlüğe sahip olman ve iyi bir adam olman.
Never think you lost me as a friend,'cause... you're my rock.
Asla beni kaybettiğini düşünme çünkü sen benim değerlimsin.
You're my rock.
Biz bir takımız Sen benim kayamsın.
- You're my rock, Holly.
- Ben gidip biraz uyuyayım.
I can't get away, because you're the rock and you're heavier than my balloon.
Görüyormusun gidemiyorum çünkü kaya sensin! ve balonumdan daha ağırsın
I remember seeing that very clearly in my head... you think you're looking at a rock, as if you were under the sea and then suddenly something moves, and you realize that it's an object.
Bunu kafamın içinde çok net gördüğümü hatırlıyorum... bir kayaya baktığınızı düşünüyorsunuz... denizin altındaymışsınız gibi... ve birden bire bir şey hareket ediyor ve bunun... bir obje olduğunun farkına varıyorsunuz.
Sorry. My dad says that you're, like, a total rock star.
Babam tam bir rock yıldızı olduğunu söylemişti.
You're my rock, Verity. Oh...
- Sen benim tutunacak dalımsın.
Girl, you're my rock.
Sen benim dayanağımsın.
You're the rock on which I build, the future awaiting me, my highest good.
Sen benim yarattığım taşsın, gelecek beni bekliyor, en yüce salahım.
How long have you been saying that we're going to do my rock opera?
Rock operamı yapacağını ne zamandan beri söylüyorsun?
You're my rock, right?
Destekçimsin, değil mi?
- You're my rock?
- Destekçim misin?
I ask you to reunite one legendary rock and roll outfit so that guys will show up to my patch, and you're all like, "Oh, some guy died."
Efsanevi rock rollcu bir grubu..... birleştirmeni istedim senden. Sen de karşıma gelmiş... "Birisi öldü", diyorsun.
Hey, you're my rock!
Bana güç veriyorsun!
Meanwhile, Chris Rock is tied up in his basement calling out for my help, and you're standing in my way.
Bu sırada Chris Rock bodrumda eli kolu bağlı bir şekilde benden yardım bekliyor. Ve sen de bana engel oluyorsun.
He smells like karate, and I love it... And he's getting dressed now, so what I need you to do is I need you to go to my house, stop what you're doing, and throw a rock through my sliding glass door right now, okay?
Karate kokmasına bayıldım ve şu an giyiniyor o yüzden senden yaptığın işi bırakıp hemen evime gidip sürgülü cam kapımdan içeri bir taş atmanı istiyorum tamam mı?
you thrive on trouble ; and if you want off this rock, you're going to need my help.
Siz beladan korkmazsınız hatta bela için yaşarsınız ve burdan çıkmak istiyorsanız, yardımıma ihtiyacınız var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]