English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You're not helping

You're not helping translate Turkish

740 parallel translation
You're Not Helping Him.
Ne yapıyorsun?
I must say for a great specialist in crime you're not helping me very much.
Suç konusunda uzman olan birisi için bana çok fazla yardımcı olmadığınızı söylemek zorundayım.
You're not helping me.
Bana yardım etmiyorsun.
You're not helping Joan by keeping this case alive.
Davayý açýk tutmakla Joan'a yardým etmiyorsun.
You're just making me cry, but you're not helping anything.
Beni ağlatıyorsun, ama işleri de zorlaştırıyorsun.
You're not helping Jericho.
Jericho'ya yardım etmiyorsun.
But if he's got things on his mind, are we gonna help him by kicking him out? You're not helping him by being easy on him.
- Ona kıyak geçerek yardımcı olamazsın!
But you keep helping me. After all, you're not Robby.
Bana yardım ediyorsun.
You're not helping him any longer.
Ona artık yardım da etmiyorsun.
You're not helping me any.
Bana hiç yardımcı olmuyorsun.
Am I gonna tell that council you're staying on and helping us, or not?
Senin kalıp bize yardım edeceğini, toplantıda söyleyeyim mi, söylemeyeyim mi?
- You're not helping me.
- Etmiyorsun.
Whoever you're protecting is not helping you, Kit.
Korumaya çalıştığın kişi sana yardımcı olmuyor Kit!
You're not helping a bit.
Bana pek yardımcı olmuyorsun.
You know you're not helping anyone, you can't save anyone from anything.
Böyle davranarak, hiç kimseye bir yardımının dokunmadığını hiç kimseyi hiçbir şeyden kurtaramadığını biliyorsun.
I know I'm doing a terrible job, but you're not helping me.
Berbat bir iş yaptığımı biliyorum ama bana hiç yardımcı olmuyorsun.
Not only for the job you're going to do and in compensation for what you believe you have suffered but also because you are helping us.
Sadece yapacağın iş için ve çektiğine inandığın acılara tazminat olarak değil aynı zamanda bize de yardım ettiğin için.
If you're saving our shipping by making the most of what we grow at home, if you're growing vegetables on every bit of ground that you can get hold of, if you're only eating what you need and not what you like and as much as you like, then you are helping to win the war.
Eğer yetiştirebileceğinin en iyisini yetiştirip, gönderilecek malları koruyorsan, imkanının olduğu her bir toprak parçasında sebze yetiştiriyorsan, sadece ihtiyacın olanı yiyorsan, ve ihtiyacın olduğu kadar yiyorsan o zaman sen bu savaşın kazanılmasına yardım ediyorsun demektir.
You're not helping anybody.
Kimseye yardım etmiyorsun.
Calm down, you're not helping things.
Sakin ol, ateş etmenin hiç gereği yok. Haydi, gidelim buradan.
I'm a girl inside this man's body and you're not helping me to get out.
Bu erkek vücudunun içinde bir kız var ve onu çıkarmama yardım etmiyorsun.
– You're not helping.
- Ve siz yardim etmiyorsunuz.
I mean, you're not helping.
Yani, yardim etmiyorsunuz.
I'm glad to see you're not only having a good time but you're also helping out with the party.
Senin güzel zaman geçirmenin yanı sıra partiye de yardım ettiğini görmekten memnun oldum.
You're not helping him saying stuff like that.
Diane, böyle şeyler söyleyerek ona yardımcı olmuyorsun.
- You're not helping yourself.
- Kendine yardımcı olmuyorsun.
HOW COME YOU'RE NOT HELPING ME?
Neden buraya gelip bana yardım etmiyorsun?
Cut it out, Cheryl. You're not helping.
Kes artık Cheryl, hiç yardımcı olmuyorsun.
VANESSA, YOU'RE NOT HELPING ANYTHING.
Vanessa, yardımcı olmuyorsun.
You're not helping me at all.
Şu an bana yardım etmiyorsun.
Shut up, Stooge, you're not helping matters!
- Kapa çeneni, Stooge, hiç yardımcı olmuyorsun!
You're not helping yourself here, Art.
Bu şekilde işleri kolaylaştırmıyorsun Art.
You're not helping. No.
Yardım etmiyorsun, hayır.
You know, you're really not helping.
Büyük olasılıkla beş ila on beş yıl boyunca oda cezası alabilirsin. Hiç yardımcı olmuyorsun.
You're not helping me!
Bana yardımcı olmuyosun.
- Russ, you're not helping.
- Russ, yardımcı olmuyorsun.
You're not helping the matters any. You're not helping our cause if you stay here.
Burada kalmaya devam ederseniz, amacımıza hiçbir faydası olmayacak.
Remember, when you buy stock in U62, you're not only will you be helping yourself and the community..
Unutmayın U62'nin hisselerini aldığınızda, sadece kendinize ve topluma yardım etmiş olmuyorsunuz...
- You're not helping me, Peg.
Hiç yardımcı olmuyorsun, Peg.
You're not helping her to pull something here.
Burada birşeyler çevirerek ona yardım etmiyorsun.
You're not helping him by doing this.
Bunu yaparak ona yardımcı olmuyorsun.
You're not helping.
Hiç yardımcı olmuyorsun.
I know why you did it, Helena, but you're not helping me.
Neden yaptığını biliyorum, Helena ama bana yardım etmiyorsun.
You're not helping by giving him mixed messages.
Sen ona karışık mesajlar vererek yardımcı olmuyorsun.
Look, you're not helping here.
Hiç yardımcı olmuyorsun.
- You're not helping the situation.
- Sorunun çözümüne katkınız olmuyor.
So you're not helping him by avoiding a confrontation.
Öyleyse yüzleşmekten kaçınarak ona yardımcı olmuyorsun.
- You're not helping anything.
- Yaptıkların hiçbir şeye yardımcı olmuyor.
You're not helping me, Mark.
Bana yardımcı olmuyorsun, Mark.
You ´ re not helping matters here. You ´ re not.
İşleri kolaylaştırmıyorsun.
You're not helping.
Yardımcı olmuyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]