You're not mad at me translate Turkish
251 parallel translation
Even though you may not find it funny, you're no longer mad at me, right?
Komik olmasa da beni affettin değil mi?
- You're not mad at me?
– Bana kızmıyorsun, değil mi?
- You're not mad at me?
- Bana kızgın değil misiniz?
You're not gonna be mad at me all the way, are you?
Bütün yolu yalnız başına gitmiyeceksin öyle değil mi?
You're not mad at me, are you?
- Benden sıkılmadın değil mi?
Then you're not still mad at me?
Sen bana kızgın değilmisin?
- Tell me you're not mad at me.
- Bana kızmadığını söyle.
- You're not mad at me, are you?
- Bana öfkelenmedin ya?
You said that to my mother because you're mad at me for not wanting children yet and because I'm no fun anymore and we don't have enough hot, nasty sex because I'm always bitching about bills.
Anneme öyle söyledin, çünkü henüz çocuk istemediğim için deli oluyorsun çünkü artık gözünde eğlenceli biri değilim, yeterince ateşli sevişmiyoruz çünkü ödemelerimiz konusunda başının etini yiyorum.
Then you're not mad at me?
Simdi bana kizmadin mi yani?
You're not mad at me?
Bana kızmadın ya?
You mean, you're not mad at me anymore?
Yani artık bana kızmıyor musun?
You're not mad at me?
Bana kızmadın mı?
You're not really mad at me.
Aslında bana kızgın değilsin.
You're not mad at me?
Bana kızgın mısın?
So you're not mad at me?
Bana dargın değil misin?
Now, you're not mad at me about that, are you?
Şimdi, bunun için bana kızgın değilsin, değil mi?
- You're not mad at me, are you, Daddy?
Bana kızgın değilsin, değil mi, baba? Hayır, bir tanem.
You're... You're not mad at me?
Yoksa bana kızmadınız mı?
Honest, you're not mad at me?
Gerçekten kızgın değil misiniz?
You're mad at me, not him.
Ona değil, bana kızgınsın.
You're not mad at me, are you?
Bana kızgın değilsin değil mi?
It's not really me you're mad at.
Asıl sinirlendiğin ben değilim.
You're not mad at me, are you?
Bana kızgın değilsin, değil mi?
- You're not still mad at me, are you?
Çok teşekkür ederim, Linda Lue. - Hâlâ kızgın değilsin ya bana.
Gee, Al, I hope you're not mad at me.
Umarım bana kızmamışsındır.
You're not mad at me for blowing up at you yesterday?
Dün sana bağırdığım için bana kızgın değilsin değil mi?
You ´ re not mad at me?
Beni çıldırtmaya çalışıyorsun değil mi?
You're not really mad at me.
Beni manyak mı sanıyorsun, Niles.
Well, you're not mad at me because I screwed up? Not really.
Yani her şeyi mahvettiğim için bana kızgın değilsin, öyle mi?
I know you're not mad at me. Who are you mad at, Don?
Bana kızgın olmadığını biliyorum Don.
I'm surprised you're not mad at me.
Bana kızmadığına şaşırdım.
You're not really mad at me, are you?
Sen, bana gerçekten deli vardır değil mi?
Say you're not mad at me...
Bana kızgın değil ki...
Well, I guess that... You're not mad at me, are you?
Ama sanırım sen kızmıyorsun, değil mi?
I hope you're not still mad at me.
Umarım bana hala kızgın değilsindir.
that, you know... you may have been... in the past... a woman, you're not mad at me, are you?
Geçmişte bir kadın olduğun izlenimi. Bana kızmadın, değil mi? Kızmak mı?
So you're not mad at me for getting fired and everything?
Olur böyle şeyler. Kovulduğum için bana kızgın değil misin yani?
You're not really mad at me, are you?
Bana gerçekten kizgin degilsin, degil mi?
- You're not mad at me, are you?
- Bana kızgın değilsin değil mi?
You're not mad at me?
Kızmadın mı?
Hey, guys, I hope you're not still mad at me for making you look bad at practice.
Çocuklar, umarım antrenmanda sizi kötü gösterdiğim için bana kızmadınız.
I hope you're not going to be mad at me, but... the thing is... after we crack this case... I'm going to find another line of work... if that's OK with you.
Umarım bana çok kızmazsın ama sorun şu ki bu davayı bitirdikten sonra belki başka bir iş bulurum diye düşünüyorum eğer senin için sorun olmayacaksa tabii.
You're not gonna get mad at me?
Bana kızmayacak mısın?
So you're not still mad at me, are you?
Bana hala kızgın değilsin, değil mi?
- Oh, so you're not mad at me?
- Oh, yani benim aptal olduğumu düşünmüyorsun?
I take it this means you're not mad at me anymore.
Bundan öfkenin geçtiği sonucunu çıkarıyorum.
Y-You're not mad at me, are you?
Bana kızmadın, değil mi?
You're mad at your dad, not at me!
Sen babana kızıyorsun, bana değil!
- Yeah, my point is, Dave, you're not mad at me ; - Do you have a point?
- Ne demeye çalışıyorsun?
You're not mad at me, though, right?
Bana da kızmıyorsunuz, öyle değil mi?