You're not making any sense translate Turkish
254 parallel translation
You're Not Making Any Sense. Now, Sweetheart, I Just Need You
Mantıksız konuşuyorsun.
You're not making any sense, Miss Marsh.
Saçmalıyorsunuz Bayan Marsh.
You're not making any sense.
- Hiç de akıllıca davranmıyorsun.
- Orville, you're not making any sense.
Sen gidiyorsun. Orville, hiç de kibar değilsin.
'Cause you're not making any sense. I was there.
- Hiç mantıklı değil çünkü, Ben oradaydım.
I think you're not making any sense.
Sizin yaptığınız, saçmalık!
You're not making any sense...
Bir şey anlamıyorum.
You're not making any sense.
Mantıklı ol biraz.
You're not making any sense.
Hiç mantıklı konuşmuyorsun.
- You're not making any sense.
- Flo, çok anlamsız konuşuyorsun. - Demek anlam istiyorsun?
Fleischman, you're not making any sense.
Fleischman, söylediklerin hiç mantıklı değil.
You're not making any sense.
Söylediklerin hiç mantıklı gelmiyor.
Chief, you're not making any sense.
Şef mantıklı davranmıyorsun.
You're not making any sense.
Manasız konuşuyorsun.
You're not making any sense.
Anlattıkların inanılacak gibi değil.
Ethan, you're not making any sense.
Ethan, saçma sapan konuşuyorsun.
You're not making any sense.
Ne yapmaya çalışıyorsun, anlamıyorum.
You're not making any sense!
- Sen manyaksın!
You're not making any sense!
Ne diyorsun sen? Ne yapacaksın?
What? You're not making any sense.
Söylediklerine anlam veremiyorum.
Listen, you're not making any fucking sense.
Hiç mantıklı konuşmuyorsun.
- You're not making any sense.
Mantıksız konuşuyorsunuz.
You're not making any sense.
Söylediklerin mantıklı değil.
Dad, you're not making any sense!
Baba, hiç bişey anlamadım
You're not making any sense.
Bir şeyler hissetmiyorsun.
You're not making any sense.
Çok saçma konuşuyorsun.
Darling, please, you're not making any sense.
Hayatım, lütfen, saçmalıyorsun.
Earl, you're not making any sense.
Earl, dediklerini anlamıyorum.
You're not making any sense, Brad. Agent Doggett didn't take any body anywhere.
Ajan Doggett cesedi hiç bir yere götürmedi.
Besides, you're not making any sense.
"Yelkenler fora" nın yeri değil.
You're not making any sense.
Saçmalıyorsun.
You're not making any sense.
Mantıklı konuşmuyorsun.
- You're not making any sense.
Mantıklı konuşmuyorsun.
- You're not making any sense.
Hiç mantıklı konuşmuyorsun.
Man, you're not making any sense
Adamım, hiçbir şey ifade etmiyorsun.
You're not making any sense.
Bu söylediklerin hiç mantıklı değil.
You're not making any sense.
Mantıksız konuşuyorsun.
Kid, you're not making any sense.
Evlat, anlamsız şeyler söylüyorsun.
Man, you're not making any sense.
Adamım, hiçbir şey ifade etmiyorsun.
You're not making any sense.
Hiç anlamıyorum.
- Okay, you're not making any sense.
- Tamam, herhangi bir mantıklı değildir.
- You're not making any sense.
- Saçmalıyorsun.
- Baby, you're not making any sense.
- Bebeğim, hiç anlamlı konuşmuyorsun.
- You're not making any sense.
- Hiç mantıklı değilsin.
- Baby, you're not making any sense.
- Hayatım, mantıksız konuşuyorsun.
YOU'RE NOT MAKING ANY SENSE.
Mantıklı konuşmuyorsun.
You're not making any sense.
İddianızın hiç bir mantığı yok.
- You're not making any sense.
Anlamsız konuşuyorsun.
You're not making any sense.
Dur, dur, bekle. Baba, baba, baba, yavaşla.
Malcolm, you're not making any sense.
Malcolm, dediklerinden hiçbir şey anlamadım.
Do you know you're not making any sense?
Bu hiç doğru değil, bunu biliyor musun?