You're so good to me translate Turkish
118 parallel translation
When you use me as your shield I want it to be a casual touch so that people will think that we're good friends.
Beni sığınağın olarak kullandığında daha arkadaşça bir seviyede olsun isterim.
You're asking me to pull an act, turn yellow so those kids will think I'm no-good?
- Rol yapmamı mı istiyorsun? Çocuklar beni beğenmesin diye korkayım mı?
You're so good to me.
Çok iyisin.
Darling, you're so good to me.
Sevgilim, bana karşı çok iyisin.
Father, you're so good to me that you make me want to cry.
Baba, o kadar iyisin ki neredeyse mutluluktan ağlayacağım.
This on top of everything else, Uncle William, you're so good to me.
Bu her şeyin üstünde, bana karşı çok iyisin William Dayı.
I wonder why you're so good to me.
Acaba neden bana bu kadar iyisin.
You're so good to me
Yine çok iyisin.
Oh, you're so good to me, and I...
- Bana karşı öyle iyisin ki, ben ise...
You're so good to me, Toulouse... and I'll be good to you. Nicer than ever, you'll see.
Bana karşı çok iyisin Toulouse... ve ben sana her zamankinden iyi davranacağım, görürsün.
You're so good to me.
Bana karşı çok iyisin.
He told me you're a good woman, so I wanted to come here as soon as I could.
İyi bir kadın olduğunu söyledi bana. Bende olabildiğince çabuk buraya gelmek istedim.
You're all so good to me.
Hepiniz bana karşı çok iyisiniz.
Brother Fang, you're so good to me
Birader Fang, bana karşı çok iyisiniz
Xiao Mei, you're so good to me, I won't die
Xiao Mei, bana çok iyi olduğunuz için ölmeyeceğim
When you're close to me like this, I feel so good.
Bana böyle yakın olduğunda kendimi, o kadar iyi hissediyorum ki.
You're so good to me, Mole.
Bana çok iyi davranıyorsun, Mole.
You show me how to do it if you're so good.
Eğer o kadar iyiysen bunu bana göster.
You're so good to me, Maurice.
Bana karşı çok iyisin, Maurice.
You're so good to me.
Bana çok iyi davranıyorsun.
So, Mr. Orange... you're telling me that this good friend of mine... who did four years for my father... who, in four years, never made a deal, no matter what they offered him... you're telling me that now that he's free... and we're making good on our commitment to him... he's just gonna decide, out of the fucking blue... to rip us off?
Ve sen, Mr. Orange... kalkmış arkadaşım olan bu adam hakkında... babam için dört sene hapiste kalmış... dört sene boyunca önerdikleri hiçbir pazarlığa girmemiş... bu adam hakkında, tam şimdi serbest olduğunda... ve biz ona hakkını ödeyebildiğimiz bir zamanda... bize kazık atmaya ve yeryüzünden silmeye karar... verdiğini mi söylüyorsun?
You show me how to do it if you're so good.
O kadar çok biliyorsan, nasıI yapılacağını sen göster.
I don't know why you're so good to me.
Neden bana bu kadar iyi davranıyorsun?
You're so good to me.
Bana karşı öyle iyisin ki.
Oh, you girls... You're so good to me.
Siz kızlar bana çok iyi davranıyorsunuz.
So what you're telling me is you were being a good father to Eduardo when you carved up the Haitian.
Yani söylediğin Haitiliyi keserek Eduardo'ya iyi bir babalık ettiğin.
Ohh, if you wish. You're so good to me, Auntie.
Bana çok iyi davranıyorsun, teyze.
You figured you were just going to let me blow in the breeze and if I blew away then good, you won't have to deal with me anymore? I don't know what you're so upset.
Şu ana kadar rolünü çok çok iyi oynuyordun... ama sanırım artık beni idare edemiyorsun.
You're always so good to me.
Bana hep çok iyi davranıyorsun.
So if you say "good morning" to me, you're saying,
Yani eğer "good morning ( günaydın )" diyorsan, aslında
You're so good to me and I really don't deserve it. - Oh, shut up.
Böyle gecelerde gerçekten çok hoş oluyor.
So whenever you're ready to apologize to me, I will forgive you. Good day.
- Özür dilemeye hazır olduğunuzda gelin, affedeceğim.
Sheila, you're- - you're so good to me
Kendi görüşünü kendine sakla, Venüs.
It's just I really wanted to see you because you're so good to me.
Sadece seninle görüşmek istedim.
Anyway, I think we should talk about what we re gonna do or I m sure your gonna want me to meet your parents aaaand lucky for you I look good in a suit aaaand lucky for you I look good in a suit, But you already know that, so Actually, don t worry about it!
herneyse, bence ne yapacağımızı konuşmamız gerekiyor ya da eminim beni ailenle tanıştırmak istersin ve ne kadar şanslısın ki takım elbise içinde iyi görünüyorum iyi bir şeye bakıyorsun, ama bunu zaten biliyorsun, yani aslında, bunun için endişelenme!
I been here so fucking long that you're starting to look good to me.
Burada bu kadar uzun zamandır bekliyorum, sen de bana iyi davranmaya falan mı başlıyorsun.
You're so good to me
Benim için çok iyisin.
Mrs. Henderson, the doctor tells me you're going to be okay, so that's good.
Doktor düzeleceğinizi söyledi. Yani haberler iyi.
You're so good to me, and you go to all this trouble... and you get me everything I want, then I don't want it anymore.
Bu kadar derde giriyorsunuz. Bana istediklerimi alıyorsunuz. Ama sonra onları istemiyorum.
You're so good to me.
Benim için çok iyisin.
- You're so good to me.
Bana karşı çok iyisin.
Look, the key to good leadership is delegation, so why don't you delegate this kind of stuff to me so that you're free to...
Bak bunların anahtarı yetki vermektir sen de niye böyle şeylerin yetkisini bana vermiyorsun. yani sen özgürsün... Aptal olmakta...
From what we can tell, you're all in good shape, so I wouldn't... stop trying to convince me I'm fine, Carson.
Tüm söylebildiğimiz, sen gayet iyi durumdasın, yani hemen... İyi olduğuma ikna etmeye çalışma beni, Carson.
You're so good to me!
Bana karşı çok naziksin!
This may seem trivial but you're no good to me if your blood sugar levels are shot to pieces so, keep hydrated and don't overdo the caffeine.
Pekala millet, abes gelebilir ama... Bugün çoğunuz yemek yemediniz. Kan şekeriniz düşerse işime yaramazsınız.
Good for me. So you're here to make sure Ra doesn't take this Stargate.
O halde Ra'nın geçidi almadığından emin olmak için buradasınız.
I'm sorry I'm late, but I don't wanna go to the batting cages... and I don't wanna go rock climbing or bowling or anywhere with you...'cause I'm feeling really good about myself... and I don't think you're a very good therapist for me, so you're fired.
Afedersin, geciktim ama şu beyzbol atışlarına gitmek istemiyorum... sesinle düz duvar tırmanmaya, bowling oynamaya ya da başka biryere gitmek istemiyorum... çünkü bugün kendimi gerçekten iyi hissediyorum. Benim için iyi bir terapist olduğunu sanmıyorum, yani kovuldun.
Daddy, you're so good to me.
Bu benim için de çok iyi olur
Oh, thank you. You're so good to me.
Oh, teşekkürler. çok iyisin bana karşı
You're always so good to me.
Bana hep iyi davrandın.
Now listen to me, old man, you're a good scribe, you're useful, but so is he.
Şimdi beni dinle, ihtiyar, İyi bir kâtipsin, yararlısın, fakat o da öyle.