You're so strong translate Turkish
228 parallel translation
But you're so strong.
Ancak sen öyle güçlüsün ki.
You're so right and strong.
Çok haklı ve çok güçlüsün.
Oh, Scarlett! You're so fine and strong and beautiful.
Scarlett, o kadar iyi güçlü ve güzelsin ki.
While you seem so strong, but you're weak.
O her zaman ne yapılacağını bilir.
You're no match for me, so you play strong man with poor Agathe
Bana rakip olamıyorsun bu yüzden de zayıf ve küçük Agathe'ye dayılık yapıyorsun.
You're so big and strong.
Kocaman ve güçlüsün.
I mean, you're so big and strong and well, so darn healthy looking.
Yani, o kadar büyük ve güçlü ve şey, o kadar sağlıklı görünüyorsun ki.
You're so strong and successful.
Sen çok güçlü ve başarılısın.
Harry, you're so strong.
Harry, ne kadar güçlüsünüz.
- Pick up the phone if you're so strong.
O kadar güçlüysen telefonu aç.
You're so strong.
Çok güçlüsün.
Darling, you're so big and strong.
Sevgilim, o kadar iri ve güçlüsün ki.
♪ Consider yourself at home Consider yourself one of the family ♪ I've taken to you so strong It's clear we're going to get along ♪ Consider yourself well in Consider yourself part of the furniture
Kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanım kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... zor günlerimiz de olabilir, aç kalabiliriz, ne fark eder?
- ♪ We've taken to you so strong - ♪ It's clear we're going to get along ♪
- Çok iyi anlaşacağımız ortada...
♪ Consider yourself at home Consider yourself one of the family ♪ We've taken to you so strong It's clear we're going to get along ♪ Consider yourself well in Consider yourself part of the furniture
kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanımız kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... burada kimse burnu büyük değildir herkesin payına bir şeyler düşer... yine de ev sahibi geldiği zaman tedbirli olmak iyidir... kendini bizden say bunun lafı bile olmaz... çünkü aramızda görüştükten sonra deriz ki artık kendini... artık kendini bizden say!
You're very strong, yet so gentle.
Çok güçlüsün ve çok hassassın.
If you're so strong, get angry with them!
O kadar güçlüysen, git de onlara çat!
So you're strong after your dad, huh?
Öyleyse sen baban yüzünden güçlüsün, öyle mi?
you're so strong.
Çok güçlü birisisin.
You're not so strong compared with me.
Gücün bana vız gelir.
You're so strong.
Çok güçlüsünüz.
You're so strong...
Çok güçlüsün....
Oh, Brad, you're so strong and protective.
Oh, Brad, çok güçlü ve koruyucusun.
But you're so strong that I can trust myself with you.
Ama sen güçlüsün... ve yaninda kend ¡ m ¡ güven ¡ l ¡ r h ¡ ssed ¡ yorum.
You're not as strong or as sure of yourself as you thought you were, so you keep coming back.
Sandığın kadar güçlü değilsin.
You're so strong now, Martin!
Sen şimdi baya kuvvetlisin, Martin!
But you're so strong, and, well, just so super.
Ama sen öyle güçlü ve öyle süpersin ki.
You're independent, so strong.
Bağımsızsın. Çok güçlüsün.
You're so good and wise and strong.
Siz çok iyi bilge ve güçlüsünüz.
You're so much bigger, and you're so strong. And you're very handsome.
Sen benden daha büyüksün, daha güçlüsün ve çok yakışıklısın.
You're strong, so don't lose to those stray dogs
Sen güçlü köpeksin, değil mi? Başıboşlara kaybetme sakın.
You've beaten my giant, which means you're exceptionally strong, so you could've put the poison in your own goblet, trusting on your strength to save you, so I can clearly not choose the wine in front of you.
Devimi yenmen, fevkalade güçlü olduğun anlamına gelir bu yüzden de zehri kendi kadehine koydun ki gücünün seni kurtaracağını düşünüyordun. Bu yüzden de şüphesiz senin önündeki kadehi seçmeyeceğim.
You're so strong.
Oldukça güçlüymüş.
You're so real, so strong.
Çok gerçek, çok güçlüsün.
So you're very strong, eh?
... Hadi. Ratan, seni uyarıyorum.
Ramón, you're so strong.
Ramon, çok güçlüsün.
You're so strong, you'll live to be 100.
Çok dayanıklısın. 100 yaşına kadar yaşarsın herhalde.
You're so strong now..
Şimdi çok güçlüsün!
You're so strong, make me so wet.
Çok güçlüsün. Beni ıslatıyorsun.
Nickolai, you're so strong and, Bud, you're so cute.
Nickolai sen çok güçlüsün ve Bud, çok tatlısın
You're so strong, Kath.
Çok güçlüsün, Kath.
Chef, you're so strong.
Waov Şef! Çok sertsin!
If they're so strong, why did you switch sides in the first place?
Eğer o kadar güçlülerse neden en başta taraf değiştirdiniz?
You're so strong...
Çok kuvvetlisin.
I mean you're so strong and independent and then.... and then....
Sen çok güçlü ve bağımsızsın.
you're a big strong man so get over it.
Olgun, güçlü bir adamsın.
So strong people can say, right to your face you're a dirty, lying son of a bitch, and it's not going to make any difference.
İnsanlar yüzüne karşı, senin pislik ve yalancı bir orospu çocuğu olduğunu söyleyebilirler. Ama bu hiçbir şeyi değiştirmemeli.
Anthony, my dear Tonuzzo, you're so handsome and strong, and you look so American, but I still remember when, as a kid, you'd bring water to me and your dad, over there, in the vineyard, peasants sweating for their masters.
Anthony, sevgili Tonuzzo'm, çok yakışıklısın, güçlüsün..... ve bir o kadar da Amerikalısın ama çocukken şurada, köylülerin ağaları için ter döktüğü üzüm bağında, bana ve babana su getirişin hâlâ gözümün önünde.
So you're the big, strong protector?
Demek onun koruyucusu oluverdin.
You're so big and strong.
Tanrım, sen çok.. iri.. ve güçlüsün!
You think you're so strong?
Kendini birşey mi sanıyorsun?
you're so stupid 85
you're sorry 317
you're so pretty 112
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're so mean 39
you're so cool 35
you're something else 41
you're sorry 317
you're so pretty 112
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're so mean 39
you're so cool 35
you're something else 41