English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You're the man

You're the man translate Turkish

5,614 parallel translation
You're not the man from across the street, are you?
Sen caddenin karşısındaki adam değilsin, değil mi?
You're suggesting that a single bullet came through the skylight, ricocheted and bounced its way through the subway, and then just miraculously hit a man square in the chest... who was, according to witnesses, running, screaming, "They're gonna kill me"?
Yani diyorsun ki tek bir mermi şuradaki tavan penceresinden gelmiş metro boyunca bir şekilde sekmiş, sonra da mucizevi bir şekilde, tanıklara göre "Beni öldürecekler." diye bağırıp bir yandan çığlık atarak kaçan adamın göğsünde bir delik mi açmış?
but you're the best man for it. after what happened out there with that autogun do you think I'd be happy to take a position anywhere near a machine.
Ondan hoşlanmadığını biliyorum, Hammond, ama onun için en iyi adam sensin. Pekala, bügünün havalı olaylarını unuttuğumu varsayarak, orada bu otomatik silahın yaptıklarından sonra bir makinenin yakınındaki bir pozisyondan mutlu olacağımı mı sanıyorsun.
Watch where the fuck you're going, man.
Nereye gittiğine dikkat etsene be!
You could barely spend a weekend with the man... so you're probably just about ready to tear his head off by now.
Babamla bir hafta sonu geçirmeye bile dayanamazdın. Muhtemelen şimdiye kadar adamın kafasını kopartacak seviyeye gelmişsindir.
Just reminding you that you're a man who's having a baby he so desperately wanted and to show your wife the appropriate amount of affection.
Sadece sana bebek sahibi olmayı çok isteyen bir adam olduğunu ve karına yeteri kadar sevgi göstermen gerektiğini hatırlatıyorum.
Rosemary, this is the man to know if you're up to any mischief.
Rosemary, bu, yaramazlık yapmak üzere olduğunda tanıman gereken adam.
"You knew when we were molded, the man who made us said," we're strong and tough and lively "because in us, there's lead."
"Biliyor musun ; ilk kalıba döküldüğümüzde, bizi yapan adam içimizde kurşun olduğu için güçlü, sert ve uzun ömürlü olduğumuzu söyledi."
- You're out of practice, even if we were both trained by the same great man.
- Alıştırmada eksik kaldın her ne kadar ayni büyük adam ikimizi de yetiştirmiş olsa bile.
You're the front man of the band! Un-douche'em!
Sen grubun yüzüsün!
You're the dead man.
İşi biten sensin.
You do look a man in the eye when you're robbing him,
Soyarken gözlerine bakan bir adam gibi görünüyorsun.
While you you're the kind of fellow who robs a man and is halfway home before he knows it.
Sen insanları soyan bir adamken....... daha yolun yarısındayken o biliyordu.
The wild man may seem fearsome, but you're brave, are you not?
Vahşi adam korkunç görünüyor olabilir ama sen cesursun, değil mi?
The man you're detaining knows where Ambrose is.
Tutukladığınız kişi Ambrose'un nerede olduğunu biliyor.
Will, you're a wise man, maybe the wisest man I've ever met.
Will, sen bilge bir adamsın. Belki de tanıdığım en bilge adam.
You're a man of the world.
Görmüş geçirmiş adamsın.
Yeah, you're the first person I'm calling, man.
Evet. Aradığım ilk kişisin adamım.
If you're a man of the cloth, be it any cloth, not a day goes by that you don't look in the mirror and wonder, "am I a fraud?"
Eğer kumaştan yapılan biriysen, her türlü şekle girebilirsin aynaya bakıp ben sahtekar mıyım diye düşünmediğim bir günüm yok.
You're going to act like an idiot and say "Okay got it", to the shameless woman that made a request from the man she rejected in the past as if nothing happened, and make a cake?
Aptal gibi davranıp her şeye "Tamam" diyorsun. Eskiden seni reddetmiş bu utanmaz kadın hiçbir şey olmamış gibi senden düğün pastasını yapmanı istiyor.
They say you're the most powerful man in Guangzhou.
Guangzhou'daki en güçlü adam olduğunu söylüyorlar
Oh, and I suppose you're the man to do it?
Oh, ve sende bu yolsuzluğu ortaya çıkaracak kişisin.
You're stronger... a real man with the rage of a berserker inside.
Daha güçlüsün içinde berserker öfkesi olan gerçek bir erkeksin.
Man, if you're this upset about the money, how are you gonna react when you find out I'm really a woman?
Parayla ilgili bu kadar keyfin kaçtıysa kadın olduğumu öğrendiğinde nasıl tepki verecektin?
I have. Are you aware that the man you're after is a member?
Peşinde olduğun adamın onlardan olduğunun farkında mısın?
You're lucky the boss man's not in yet.
Şanslısın, patron hâlâ gelmedi.
The man you're looking is neither.
Aradığın adam, ikisi de değil.
Apart from your hair, mate, I think you're the luckiest man I've ever met.
- Saçını saymazsak, tanıdığım en şanslı adamsın bence.
Richard, my heart. You're the one man I have never lied to.
Richard, canımın içi, sen yalan söylemediğim tek adamsın.
Now you're free to go to the man you love.
Şimdi sevdiğin adama gitmekte özgürsün.
I-I can prove to you I'm the man that you're supposed to be with.
Birlikte olman gereken kişinin ben olduğumu kanıtlayabilirim.
I'm not allowed to show you the crime scene pictures that I have here, but... you should have some idea of the kind of man you say you love that you're protecting.
Şu an burada bulunan suç mahalli fotoğraflarını sana göstermeye yetkim yok ama kafanda sevdiğini söylediğin adamın ne tarz birisi olduğu hakkında fikir oluşmalı. Koruduğun hani.
Tell me true... if you're such a patriot, why didn't you enlist with the militia and fight for your country like a man?
Söyle bakalım, bu kadar vatanseversen niye milis olup da ülken için adam gibi savaşmadın?
I think you're intimidating the wrong man, Agent Booth.
Sanırım yanlış adamı sıkıştırıyorsunuz, Ajan Booth.
I think it's so admirable that you're trying to find the man.
Bence bu adamı bulmaya çalışmanız takdire şayan bir hareket.
Oh, Frank. You're the sweetest man in the whole world.
Frank, sen dünyadaki en tatlı insansın.
Is it possible that you're being a little hard on the man?
- Adamın üstüne biraz fazla gitmiyor musun acaba?
I signed an N.D.A. as part of the settlement, but you should know that this man is absolutely capable of murder, and you're hearing it first-hand.
Anlaşmanın bir parçası olarak gizlilik sözleşmesi imzaladım ama bilmelisin ki bu adamın cinayet işleyebilitesi var ve bunu ilk elden duyuyorsun.
You're the sons of a man who I respect.
Saygı duyduğum bir adamın oğullarısınız.
Raise your hand, if you think you're the man I'm looking for.
Eğer aradığım kişi aranızdaysa, ellerini kaldırsın lütfen.
The question is... whether you're sane enough to accept tutelage from the one man who can help you?
Asıl mesele şu. Sana yardım edebilecek tek kişiden bir şeyler öğrenmeye razı olacak kadar aklın başında mı?
I think you look at the photo on the wall, and you want that man back so badly you're willing to rage against the world in ways that man never imagined.
Sanırım duvardaki resme sen bakıyorsun ve oradaki adamın geri gelmesini o kadar çok istiyorsun ki bunu yapamayınca da tüm dünyadan nefret ediyorsun.
But you're still the last man to impregnate a woman.
Ama yine de, sen bir kadını hamile bırakan son erkeksin.
It's just that since my beloved Walter died, you're the first man who's paid any attention to me, and I guess I took advantage of that.
Sevgili kocam Walter öldüğünden beri bana ilgi gösteren ilk erkek sen oldun. Ve sanırım ben de bundan yararlanmaya kalktım.
You're the one that shot a man yesterday.
Dün bir adamı vuran sensin.
Well, you're obviously not the man that I made up in my head that I thought I knew!
Tanıdığım ve kafamda kurduğum gibi bir adam olmadığın belli oldu!
Well, guest... you're the first man my sister's ever brought home.
Peki, misafir. Kardeşimin eve getirdiği ilk adamsın.
Is he the man you're looking for?
Aradiginiz adam o?
The way my luck's been running lately, ma'am, I'm most likely not the man you're looking for.
- Son zamanlardaki şansıma bakarsak hanımefendi, büyük ihtimal aradığınız adam ben değilim.
You're the man!
Büyük adamsın!
Hmm. And you're saying that a man bearing the king's commission decided to rape a stray lady traveler he came upon in the woods, for no good reason.
Siz ise kralın yetkisini taşıyan bir adamın başıboş gezen bir kadın yolcuya tecavüz etmeye karar verip sebepsiz yere ormana geldiğini söylüyorsunuz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]