You're the victim translate Turkish
314 parallel translation
Now I know you're the victim.
Şimdi mağdur olduğunu görüyorum.
As far as I'm aware you're the only person who knew the victim here in Athens.
Fark ettiğim kadarıyla burada yani Atina'da kurbanı tanıyan tek kişi sizdiniz.
( Carlson ) They'll probably give you a little static but... We're assuming the victim crossed the state line.
Biliyorum zorluk çıkaracaklar ama kurbanın eyalet sınırını geçtiğini biliyoruz.
Justin, I hope you have good luck... and find nothing, because if you're right, and these unfortunate deaths are indeed the work of a vampire... who knows who will be its next helpless victim?
Justin, umarım şansın yaver gider ve hiçbir şey bulamazsın çünkü eğer haklıysan ve bu talihsiz ölümler gerçekten bir vampirin işiyse kim bilir sıradaki zavallı kurban kim olacak?
You're the victim now, the game is over.
An itibariyle kurban sensin, oyun bitti.
Mr. Constantine, you're not the first victim, you know.
Bay Constantine, siz ilk kurban değilsiniz.
You all think you're the victim.
Hep kendinizi kurban sanıyorsunuz.
You're the victim of unbridled greed. 3.5.
Aç gözlülüğün kurbanısınız. 6.
You never know if you're the victim or the fool
# Asla bilemem kurban mı aptal mı olduğumu #
Or that you're really an invincible secret agent from Mars... who's the victim of an interplanetary conspiracy to make him think... he's a lowly construction worker?
Veya Marsda gerçekten yenilmez gizli bir ajan olduğunuz mu... Bir interplanetary nin kurbanı kim size tuzak mı kurulduğunu düşünüyorsunuz... O sade bir inşaat işçisi?
These little things that happen, you didn't cause the situation, a lot of time you're the victim.
Bu küçük şeyler olur duruma siz sebep olmazsınız çoğu zaman kurban sizsinizdir.
Don't you understand that the more she cooperates... the more they're gonna think she's a victim?
Ne kadar işbirliği yaparsa o kadar kurbanmış gibi gözükeceğini anlamıyor musun?
You're dealing, then, with someone so obsessed... that he or she is willing to kill an irrelevant and innocent victim... in order to place the blame on the person who wrote that book.
O halde karşınızda, yazarı zan altında bırakmak için masum birini öldürecek kadar hasta ruhlu biri var demektir.
You're not an American. You are the victim of America!
Siz Amerikalı değil Amerika'nın kurbanlarısınız!
You're the victim.
Sen kurbansın.
You're the victim.
Kurbansın.
You're a master at putting the victim on trial to help your client.
Davalarda kurbanı suçlu çıkartma konusunda bir uzmansın.
Oh no, you're supposed to leave the victim right there.
Başka bir yere gitmem gerekiyor. - Onu acil servise götürmelisin.
But if you're my next victim don't come back as a poltergeist who sucks me into the TV set.
Tamam. Ama yeni kurbanım sensen TV setinde beni işleten gürültücü bir hayalet olarak geri gelme.
So now you're the victim?
Demek şimdi kurban sensin?
You're the victim here.
Burada kurban sizsiniz.
Because I'm the victim and you're the kidnapper, apparently.
Çünkü ben kurbanım sen de beni kaçırdın görünüşe göre.
You're the innocent, you're the victim.
Sen masumsun, kurbansın.
I'm sorry Rachel dumped you for Mark and you're the innocent victim in this.
Rachel seni Mark için terkettiği için üzgünüm burada masum kurban sensin.
You're saying that what this man saw was the victim's ghost?
Bu adamın gördüğünün kurbanın hayaleti olduğunu mu söylüyorsun?
- You're the victim.
- Doğru. Sen kurbandın.
You're the victim.
Kurban olan sizsiniz.
So, what you're saying is that you're merely the innocent victim in some behavioural psychology experiment gone horribly awry?
Yani diyorsun ki, sen sadece üzerinde bazı davranış psikolojisi deneyleri uygulanmış masum bir kurbansın.
Look, Dr. Crane, I just want to say you're the victim here.
Doktor Crane, asıl kurban sizsiniz.
You're a victim of the times, my friend.
Sen zamanlama kurbanısın dostum.
They think you're the victim.
Kurban sensin sanıyorlar.
From now on, you're the executioner... or the victim.
Bundan böyle, sen cellatsın... ya da kurban.
The Granny Killer's gonna strike again, and you're the next victim.
Nine Katili tekrar saldırdı.
You're not the victim here, Jerry.
Burada mağdur sen değilsin, Jerry.
You see, you're how we found out where the victim's body was, and how you found out, well...
Kurbanın cesedinin olduğu yeri bize tam olarak gösterdin.
The second you're back to your old tricks, let's say, before you even sniff out a victim, you'll be pretty indistinguishable from... Oh, what should we say? Instant soup mix.
Eski numaralarına döndüğün anda ilk kurbanını kokladığın anda, hazır çorba karışımından hiçbir farkın kalmayacak.
But this is the first time, and I hope you're as proud of this as I am, that we've ever attempted to pursue a murder case where the victim was still alive!
Ama ilk kez kurbanın hayatta ve sağlıklı... olduğu bir cinayet davasını araştırmış bulunuyoruz. Bununla da gurur duyuyor musunuz?
So you're saying that the the huge guy is the victim.
Yani şimdi diyorsunuz ki... kurban, o iri adam.
I feel bad that you are such a good therapist... that you're kind of a victim of your own talents and skills... that you have to lose a patient because of the job that you did.
O kadar iyi bir terapistsin ki kendi yeteneklerinden ve yaptığın işten ötürü bir hastanı kaybedeceğini düşünüyorsun ve bu yüzden ben de kendimi kötü hissediyorum.
The only difference is that in this case, you're exactly like the victim.
Tek fark, bu olayda kurbanla aynı durumda olman.
You're one'Beam me up, Scotty'reference away from being the victim.
Ama ilk kurban olmana "Işınla beni Scotty" cümlesi kadar uzaktasın.
After you're convicted, the family of the victim sentences you.
Bir yargıç kaybınız hakkında ne değer biçer?
So now you're the victim?
Şimdi sen kubansın öyle mi?
You want the whole world to think that you're a victim?
- Dünyanın senin kurban olduğuna inanmasını mı istiyorsun?
YOU'RE THE POOR, HAPLESS VICTIM OF A LOVE BASHING.
Sen aşk denen illetin zavallı, bahtsız bir kurbanısın. Bundan sana bahsetmeliydim.
Homer Simpson, you're the latest victim of the new reality show, Frame Up!
Homer Simpson, yeni televizyon programı Suç At'ın son kurbanı sizsiniz!
No, I'm afraid so It looks like you're the latest victim
- Pokus! - Pokus!
You're saying the bodyJohn found was the second victim?
John'un bulduğu ceset ikinci kurban mı diyorsun?
- lf he's arrested or injured we can spin it so you're the victim.
- Tutuklanır veya sakatlanırsa senin kurban olacağın şekilde çevirebiliriz.
So you're the victim and I'm the executioner?
Nedir bu? Sen bir kurban, ben de celladın mıyım?
Hey, listen, if-if you're the victim here, you can tell us.
Hey, dinle,.. ... eğer burada kurban isen bize söyleyebilirsin.
you're the best 629
you're the worst 63
you're the boss 305
you're the love of my life 40
you're there 132
you're the devil 36
you're the father 25
you're the only one 89
you're the man 199
you're the guy 36
you're the worst 63
you're the boss 305
you're the love of my life 40
you're there 132
you're the devil 36
you're the father 25
you're the only one 89
you're the man 199
you're the guy 36