English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You've been

You've been translate Turkish

78,023 parallel translation
He's not been in there three months, and you want me to help him con more people?
Daha mahkemeye çıkalı 3 ay olmadı ve daha çok insanı kandırmasına yardım etmemi mi istiyorsun?
Yeah, I don't give a shit what you think you've been doing.
Ne yaptığını düşündüğün umurumda değil. - Harvey, lütfen.
And I would have called you right away, but I've been swamped from the minute I walked into the clinic.
Seni arayacaktım ama kliğine adım attığımdan beri başımı kaşıyamadım.
Yes, you did, when you were younger, but you're not a child anymore, and you haven't been for a long time.
Evet, gençken vardı ama artık genç değilsin ve uzun zamandır da değildin. Sana inanamıyorum.
Harvey, I never should have done that, and I have been trying to tell you I am sorry about it for 20 years, but until yesterday, you made it clear to me that you had no interest in whether I lived or died.
Harvey, bunu asla yapmamalıydım ve bundan dolayı 20 yıldır üzgün olduğumu anlatmaya çalışıyorum ama düne kadar, ölü ya da diri olmamın umurunda olmadığına ikna etmiştin beni.
What'd you just say to me? I said take a look in the mirror, Harvey, because I may have neglected my family in the past, but you've been doing it for as long as I can remember.
Aynaya bak dedim, Harvey çünkü ben ailemi geçmişte ihmal etmiş olabilirim ama kendimi bildim bileli sen bunu zaten yapıyorsun.
The only side I'm on is my family's... The family that you've never been a part of.
Yanında olduğum tek taraf, ailem asla bir parçası olamadığın aile.
- That's why you've been personally updating my computer and nobody else's?
Bu yüzden mi sadece benim bilgisayarımı bizzat güncelliyorsun?
John, you've been under a lot of stress lately, okay?
John, bir süredir yoğun stres altındasın, tamam mı?
You've never really been happy.
Hiçbir zaman gerçekten mutlu olmadın.
You've been through a lot, John.
Çok şey yaşadın John.
You know, we've been at it for a while, and you must be tired.
Başlayalı epey oldu yorulmuş olmalısın.
All my life, I've been taking care of myself and you guys.
Hayatım boyunca ailemizi sadece ben geçindirdim.
I've been on my own for a while now anyway, and after you sign these papers, it'll be official.
Uzun süredir tek başımayım zaten bu imzalandıktan sonra resmi hale gelecek.
You've been an apprentice long enough.
- Uzun süredir çıraksın.
Where've you been, honey?
Nerelerdeydin sen tatlım?
You've been a stranger too long.
Epeydir kendini özlettin.
Bryan, first of all, I-I don't want you to think I don't know what you've been going through since Cali was killed.
Bryan öncelikle Cali'nin ölümünden beri neler yaşadığını bilmediğimi düşünmeni istemem.
It was sweet of you. I've been thinking about what you said. About Carlos Mejia.
Carlos Mejia ile ilgili söylediklerini düşündüm.
Is that why you've been sitting out there for the last five minutes, debating whether or not to even come in and ask for whatever it is you're struggling with now?
Bu yüzden mi beş dakikadır dışarıda durup içeri girip girmeme konusunda ve isteyip istememe konusunda kendinle mücadele ediyorsun?
You've been in bed all day.
Bütün gün yataktaydın.
- Oh, you've been?
- Gitmis miydin?
I've been thinking about how you can work on your kid-friendly material.
cocuklara uygun malzemeni nasil gelistirebilecegini dusunuyordum.
You gotta admit, you've been a bit clingy. I'm telling ya.
- Biraz yapiskan oldugunu kabul et.
Yeah, you... you've been on such a roll.
Evet, cok basarilisin.
- You've been there.
- Bunu yasadin.
I've been wanting to tell you that I got a job.
Sana, bir işe girdiğimi söylemek istiyordum.
And I guarantee that if you weren't, no one would've been mad that you stole a ball from a kid.
Ve eminim ki, eğer böyle olmasaydın, kimse çocuktan topu çaldığın için kızmazdı.
Now, I really need you to just clear the area, because I've been talking to you for way too long.
Şimdi gerçekten burayı boşaltman gerekiyor çünkü seninle çok uzun zamandır konuşuyorum.
Look, there's something I've been wanting to say to you...
Bak, sana söylemek istediğim bir şey var...
You must've been, I don't know, seven or eight.
Bilmiyorum. Yedi sekiz yaşlarındaydın.
I've been talking about you.
Ben de senden bahsediyordum.
You haven't been doing it alone and you know it.
Bunu yalnız başına yapmıyordun ve bunu biliyorsun.
- You've been all over.
Çok yer değiştirmişsin. Evet.
I've been begging you for ten minutes.
- Hadi ama on dakikadır sana yalvarıyorum.
Since we've been on tour, have I let you down?
Turnede seni hiç yüzüstü bıraktım mı?
- I've been hinting all day long, and you just... you haven't been listening.
- Bütün gün seni uyandırmaya çalıştım ama sen hiç kulak asmadın.
For the sake of all we've been to one another, for all that we've shared, I am begging you to let my brother go.
Birbirimiz için yaptığımız onca şey adına.. .. paylaştığımız onca şey adına sana yalvarıyorum. Kardeşimi bırak.
I can't imagine what you've been through.
Neler yaşadığını tahmin bile edemem.
Well, it's just that everything's been so intense lately and I'm worried about you.
Sadece son zamanlarda her şey çok yoğun oldu. Ve senin için endişeleniyorum.
You have been doing so well with your research and your bookstores.
Araştırmalarınla ve kitapçılarınla çok iyi iş çıkarıyorsun.
The fuck you care is we've been tasked by that very developer to offer you a large cash settlement to forgo your current lease.
Sikinde olma sebebi, şirket tarafından görevlendirilip mevcut anlaşmanızı feshetmeniz karşılığında yüklü miktarda para teklif etmemiz.
Look, you know this girl has been in and out of the system
Bak, bu kız sisteme girmiş ve çıkmış durumda.
And Lord knows you've been around the farm long enough to know that they're strong.
Ve Tanrı biliyor ki onların güçlü olduklarını bilecek kadar çiftliğin çevresinde yeterince uzun süre kalmışsın.
Well, ever since you... You went and saw her, you've been, like... I don't know.
Sen... onu gidip gördüğünden bu yana, sana bir şeyler oldu... bilmiyorum.
You've been like you need to work something out or... or... or something's eating on you.
Sanki bir şey üzerinde çalışman gerekiyor ya da... ya da... sana bir şeyler dokunuyor.
Listen I know you've been through a lot of trouble.
Dinle birçok sıkıntı çektiğini biliyorum.
I'll concede that spending all my time inside of a house with you scrawny code jockeys, the Incredible Shrinking Hendricks, and whatever the fuck Jared is here may have blunted my conventional masculinity a hair, but it's always been there.
- Kabul ediyorum. Bütün zamanımı sizin gibi sıska kodcularla geçiriyor olabilirim. Muhteşem Küçülen Hendricks, ve ne bok olduğu belli olmayan Jared da burada.
You've been acting a little off lately, so that's not gonna happen.
Son zamanlarda biraz tuhaf davranıyorsun yani böyle bir şey olmayacak.
What, you've never been tempted to use every tool in the box?
Ne, kutudaki her aleti kullanmayı istediğiniz olmadı mı?
What do you think I've been trying to do?
- Ben ne yapmaya çalışıyorum sizce?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]