You've got to help me translate Turkish
406 parallel translation
- You've got to help me win that bet.
- Yardım et de bahsi kazanayım.
I've got to think of this little child and you've got to help me.
Ben bu küçük çocuğu düşünmek sen de bana yardım etmek zorundasın.
You've got to help me.
Bana yardım etmelisin.
You've got to help me. I've got to keep free for the next few days.
Bana yardım etmelisiniz. Önümüzdeki birkaç gün saklanmalıyım.
You've got to help me.
Bana yardım etmelisiniz.
You've got to help me, Mr. Williams.
Bana yardým etmek zorundasýnýz Bay Williams.
You've got to help me, Charles.
Bana yardım etmelisin Charles.
- You've got to help me.
- Bana yardım etmelisin.
Now look, You've got to help me.
Bana yardım etmek zorundasın.
- You've got to help me.
- Bana yardım et.
- Oh, you've got to help me, Joe.
- Yardım etmelisin Joe.
I've got nobody to help me if you won't help me.
Siz hariç bana yardim edecek kimse yok.
Please, you've got to help me.
Lütfen, bana yardım et.
You've got to help me out of this mess.
Beni bu beladan kurtarmalısın.
Charlie, you've got to help me.
Charlie, bana yardım etmelisin.
To help me do that, you've got to answer my questions.
Bunun için sorularımı cevaplamalısınız.
If you got out... it would have to be without any help from me in any shape or form whatsoever.
Eğer buradan kaçarsan bunun tamamen ve her şekilde benim yardımım dışında gerçekleşmesi gerekir.
You've got to help me.
Yardım etmelisin.
Oh, I've got to earn them, and you'll help me, won't you?
Onları kazanmam lazım, bana yardım edeceksin değil mi?
That's why you've got to help me.
Bu nedenle bana yardım etmek zorundasın.
Irene, you've got to help me.
Irene, bana yardım etmelisin.
You've got to help me out.
Bana yardım etmek zorundasınız.
- You've got to help me, Baiocco.
- Bana yardım etmelisin, Baiocco.
It's one hour to dawn. You've got to help me till then.
O zamana kadar bana yardım etmelisin.
You've got to help me cut this thing down.
Stanley, bana yardım et, listeyi azaltacağım diye aklımı kaçıracağım.
Yes, you've got to help me, Judge.
Evet, bana yardım et Yargıç.
You've got to help me.
Yardım et.
Please, you've got to help me.
Lütfen, bana yardım etmelisin.
Look, Candy, you've got to help me.
Bak Candy, bana yardım etmelisin.
You've got to help me.
Yardım etmen gerek.
You've got to help me.
Yardımın lazım.
Cissie, you've got to help me.
Cissie, bana yardım etmelisin.
Please, this is serious. You've got to help me.
Lütfen bu çok ciddi, bana yardım etmelisiniz
- But you've got to let me help you!
- Sana yardım etmeme izin vermek zorundasın!
You've got to let me help you!
Sana yardım etmeme izin vermek zorundasın!
Look, Brian, I'm not a detective, you've got to help me!
Bak, Brian, ben dedektif değilim bana yardım etmek zorundasın!
You've got to help me get him out of here.
Onu buradan çıkarmak için bana yardım etmelisin.
It's just you haven't got anyone to help you like Father helps Anne and me.
Sadece babamın Anne ve bana yardım ettiği gibi sana yardım eden biri yok.
Fred, you've got to come and help me out.
Fred, buraya gelip, bana yardım et.
- You've got to help me out.
- Bana yardım etmelisin Jonathan!
Giovanni, you've got to help me out.
Giovanni, bana yardım etmelisin.
- You've got to help me find a title.
- Bana isim bulmak için yardım etmelisin.
Karine, you've got to help me.
Karine, bana yardımcı olmak zorundasın.
Doctor, you've got to help me get him out of here!
Doktor, buradan çıkmama yardım etmelisiniz!
Oh, you've just got to help me.
Bana yardım etmelisin.
- You've got to help me. - Me?
- Bana yardım etmelisin.
Please, mister. You've got to help me.
Lütfen bayım, bana yardım etmelisiniz.
You've got to help me.
Bana yardım etmek zorundasınız.
Someone is trying to frame me, you've got to help me.
Birisi işi benim üstüme yıkmaya çalışıyor. Bana yardım etmelisin.
- You've got to help me.
- Bana yardım etmelisiniz.
It'd help me no end to make this decision I've got to make about your future if you would tell me exactly what you're thinking this instant.
Söylerseniz, bu kararı vermekte bana çok yardımı olur. Geleceğiniz için karar vermeliyim. Ne düşündüğünüzü açıkça söylemenin tam sırası.