You've got to stop this translate Turkish
120 parallel translation
This time, Agatha, you've got to just tell him to stop.
Agatha, artık bırakmasını söylemelisin.
You've got to stop this.
Böyle devam edemezsin.
You've got to stop this nonsense
Bu saçmalığa bir son ver artık.
Ellen, you've got to stop doing this to yourself. Because you're doing it to Pidge, too, as well as to me.
Ellen, kendine bunu yapmaktan vaz geçmelisin, çünkü bunu Pidge'e de yapıyorsun, ve bana.
ROG ER, YOU'VE GOT TO STOP THIS.
- Şu an seni göremem.
- This is Finney's daughter. - Miss Finney. Mr. Cogley, you've got to stop this.
Bay Cogley, bunu durdurmalısınız.
You've got to stop this!
Buna mani olmalısınız!
Dad, you've got to stop this inquisition, okay?
Beni sorgulamayı kes.
Maria, this is a mess, you've got to stop him before they meet.
Maria, bu bir karmaşa, onu bakanla buluşmadan önce durdurmalısın.
- You've got to stop this.
- Vada, buna bir son vermelisin.
You've got to stop this.
Buna bir son vermelisin.
And what if they should discover us? You've got to stop this now.
Ve ya bizin yaptığımızı keşfederlerse _ Bunu şimdi durdurmak zorundasın.
You've got to stop this.
Sen bunu durdurabilirsin.
Mom, you've got to stop this.
Anne, yapma şunu.
You've got to stop blowing your money like this, Krusty.
Paranı bu şekilde çarçur etmekten vazgeçmelisin Krusty.
BESS, YOU'VE GOT TO STOP ALL THIS, YOU KNOW.
Bess, bunlara bir son vermen gerek.
You've got to stop this.
Hemen durmanız gerekiyor.
You've got to stop this war before it destroys the Continuum.
Devamlılığı yok etmeden önce, gidip bu savaşı durdurman gerekiyor.
You've got to stop this now!
Bunu hemen durdurmalısınız!
You've got to stop this nonsense.
Bu budalaca işlerden vazgeç.
Maya... this thing between you and Nina, it's got to stop.
Maya... Nina ve arandaki bu durum bir son bulmalı.
I know you're worried about your mother and Didi, - but this shit has got to stop.
Annen ve Didi için endişelendiğini biliyorum, ama bu işe bir son vermelisin!
You've got to stop this like you did with the last guy.
En son adamda yaptığınız gibi bunu kesmeniz gerekiyor.
- Kate, you've got to stop this. Right.
Haydi, Kate, bunu durdurman gerek.
If you're going to succeed at this thing you're trying to do you've got to stop being so damn deferential.
Bu işte başarılı olmak istiyorsan... bu kadar saygılı olmaya bir son vermelisin.
And in the meantime, you've got to figure out, how to stop this gang.
Bu arada bu çeteyi nasıl durduracağını bulmalısın.
You've got to stop this competitive thing.
Bu rekabet işini bırakmalısın. Bu delice.
- Hey! - Homer, you've got to stop pretending this is your house.
- Homer, buranın senin evin olduğunu sanmayı kes artik.
You've got a chance to stop this before anyone else gets hurt.
Başka birisi daha zarar görmeden bunu durdurmak için bir şansımız var.
You have got to stop this. I am sure that under there somewhere there is a nice guy.
Kes artık! İçinde bir yerlerde iyi biri olduğundan ve sadece bana yardım etmeye çalıştığından eminim!
You've got to stop this.
- Buna son verebilirsin.
And I couldn't get over that that's all that tethers us to this planet, you know that... fragile little muscle and it's tiny you know, in the scheme of things... and when you think about all the things that can stop it... there's got to be something else,
Ve bakmaktan kendimi alamadım, hepsi bu. O bizi bu gezegene bağlar, bilirsin... hassas, küçük bir kas... ve o, bütün o düzen içinde, çok küçük... onu durdurabilecek şeyleri düşünürsen... başka bir şey olmalı... o küçük cesur kasın dansetmesini sağlayan, mucizevi bir şey.
Okay, you've got to stop doing this.
Şunu yapmayı kes.
You've got to stop looking at this place as a curse.
Burayı, lanetlenmiş bir yer olarak görmekten, Vazgeçmelisin. - KAPA ÇENENİ!
- You've really got to stop this now, Oz.
- Artık buna son vermelisin, Oz.
You've got to stop following me like this.
Beni bu şekilde izlemeyi bırakmalısın.
Well, I don't know who wrote this book, but you all have got to stop calling each other sluts and whores.
Defteri kimin yazdığını bilmiyorum, ama hepiniz birbirinize sürtük ve fahişe demekten vazgeçmelisiniz.
You've got to stop this.
Bunu durdurmalısın.
- You've got to stop doing this.
- Böyle şeyler yapmamalısın artık.
I know that I gave you my word that I was going to stop all this prying, but... In these last few months I got a taste of what it was like to keep my mom's secret... and I've never felt more alone.
Biliyorum sana söz verdim burnumu sokmayı bırakacağım dedim ama son birkaç aydır annemin sırrını tutmak ne demek anladım ve kendimi hiç bu kadar yalnız hissetmemiştim.
! Look, you've got to stop this.
Bak, buna bir son vermek zorundasın.
- You've got to stop this.
- Bunu durdurmak zorundasın.
I have got to stop you here, because right at this very minute, I am watching Charlie help Jake with math.
Judith, lafını keseceğim çünkü şu an Charlie Jake'in matematik ödevine yardım ediyor ve ben de onları izliyorum.
You've got to stop this.
Bunu durdurman gerekiyor.
Look, you've got to stop fighting this, Paige.
Kendine mücadele durdurmak lazım.
Rose, you've got to stop this!
Rose, buna bir son vermelisin!
You've got to stop this now!
Derhal durdurmalısın!
Sergeant, you've got to stop this tow truck.
Çavuş bu çekiciyi durdurmalısınız.
You've got to stop all this.
Buna bir son vermeli.
You've got to stop this.
- Buna bir son vermelisin!
Now, damn it, dad, you've got to stop this crap.
Lanet olsun, baba. Bu saçmalıkları kes artık!