English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You've grown

You've grown translate Turkish

1,362 parallel translation
So, Lorelai, since I've seen you last, you've grown up... gotten pregnant out of wedlock... raised a child, and still haven't bothered to get married. Have I left anything out?
- Seni en son gördüğümden beri büyümüşsün, hamile kalmışsın, evlilik dışı bir çocuk büyütmüşsün ve hâlâ evlenmeye zahmet etmemişsin.
You've grown a lot.
Çok büyümüşsün.
THAT WOULD EXPLAIN WHY YOU'VE GROWN SO MUCH.
Bu neden bu kadar çok büyüdüğünü açıklıyor işte.
YOU'VE PROBABLY GROWN A FOOT SINCE THE LAST TIME I SAW YOU.
Muhtemelen ayakların da son gördüğümden ber büyümüştür. Artık 6 numara ayakkabı giyiyorum.
We've grown apart, but... I haven't forgotten you.
Ayrı büyüdük ama seni asla unutmadım.
- My goodness, you've grown.
Tanrım, büyümüşsün.
Anakin, you've grown up.
Anakin... olgunlaştın.
You've grown.
Sen büyüdün.
In this place, you've grown from a boy into a man.
Bu mekanda büyüyüp adam oldun.
Well, you've grown.
Güzel.. Büyümüşsün.
You've grown so tall.
Çok uzamışsın.
"... mellowed, you`ve grown up, no more impossible neurotic symptoms. "
Artık durulmuştun. Nevrotik semptomlar geride kalmıştı!
You've really grown up.
Gerçekten büyümüşsün.
Oh, you've grown so big.
Çok büyümüşsünüz.
I must say, um... You've all grown up.
Söylemeliyimki, um- - Hepiniz büyüdünüz.
My God, you've grown.
Aman Tanrım, ne kadar büyümüşsün.
You're ugly as hell, but I've grown accustomed over the years.
Bok kadar çirkinsin, ama yıllarca o boka baka baka alıştım. Barmen!
You've grown up. Be reasonable. "
Artık büyüdün ve sorumlulukların var. " dedim.
So they can tell you that you've grown and ask how school is.
Böylece onlar sana büyüdüğünü söyleyebiliyor ve okul nasıl diye soruyorlar.
You've grown so much.
Bayağı büyümüşsün.
Once I'm all grown up... and well trained in martial arts I'll protect you... and beat up all the bad guys
Büyüdüğüm zaman savaş sanatında iyi eğitim aldıktan sonra seni koruyacağım ve tüm kötü adamları pataklayacağım.
You've grown into a thoughtful, beautiful woman with the capacity to care more for others than you do for yourself.
Bu güzel kadın dikkatli davranmaya başladıkça önce diğerlerinin, sonra kendisinin önemli olduğunu daha çok anladı.
I am grown up, and you missed it.
Büyüdüm ve sen bunu kaçırdın.
You're just a guy who's grown tired of screwing the same girl and you feel guilty about it.
Sadece aynı kızı becermekten sıkılmış bir adamsın ve bu yüzden suçluluk duyuyorsun.
And Dawson and Joey here you are, both of you, all grown up and so pleased with yourselves each with your little significant other by your side and while I will give you that it does make a pretty picture the truth is you guys finally slept together and you never dealt with it.
Dawson ve Joey, buradasınız, ikiniz de büyüdünüz kendinizle gurur duyuyorsunuz ve yanınızda sevgilileriniz oturuyor. Güzel bir tablo oluşturduğunuzu söyleyebilirim ama gerçek şu ki, sonunda seks yaptınız ama bununla asla yüzleşmediniz.
You've grown some facial hair, got yourself a real job nice car, fancy clothes, but you're the same.
Gerçek bir iş bulmuşsun, güzel bir araban, gösterişli giysilerin var. Ama yine de aynı Pacey'sin.
and you are going to make it work because you are a grown man. and I believe that you can do this.
Sen de bunu yürüteceksin çünkü yetişkin bir insansın ve bunu yapabileceğine inanıyorum.
You've grown a pair since the Iast time I saw you.
Seni son gördüğümden beri cesaret kazanmışsın.
You young people have grown up with so much choice and possibility.
Siz gençler, çok fazla seçenek ve olasılıkla büyüdünüz.
I've grown. You haven't.
Ben geliştim, siz değil.
You've grown accustomed to my face
- Yüzüme çok alışmıştın.
Look how you've grown up, Paulie.
- Ne kadar büyümüşsün, Paulie.
Because despite the fact that you've been a terrific pain in the ass for the last five years, I may have... might have, um... grown to admire you a little...
Çünkü, her ne kadar son beş yılda feci bir karın ağrısı olduysan da, ben biraz sana biraz hayranlık beslemiş olabilirim...
Of course, I can't offer you the same kind of financial remuneration you've grown accustomed to, but the work'll have to serve as its own reward.
Aynı ücreti veremem. İşin kendisi ödül olacak.
I suppose you've noticed how the choir has grown.
Koronun ne hale geldiğini sanıyorum görüyorsun.
You've grown too much.
Çok büyümüşsün.
You've grown a conscience all of a sudden?
Birdenbire bilincin yerine mi geldi?
You know, if we'd grown up together he would've been the guy we put in the trunk and pushed down the stairs.
Valla, eğer birlikte büyümüş olsaydık... valize koyup merdivenden aşağı yuvarlardım, ben bunu.
You've grown away.
Sen uzaklaştın.
You've grown up so well.
Çok iyi büyümüşsün.
Look how much you've grown!
Ne kadar da büyümüşsün!
You've grown up so quickly.
o kadar hızlı büyüdün ki.
You've had an epiphany, grown the fuck up.
Çok üzüldüğünü, pişman olduğunu aklının başına gelip üzüldüğünü söyle.
You'll be all grown up by then, and we'll be...
Sen o zaman çok büyümüş olacaksın, ve biz de...
LOOK HOW MUCH YOU'VE GROWN.
Neredeyse bir adam olmuşsun.
You've grown up and will get married soon.
Artık büyüdün, yakında evleniyorsun.
Six grown much from the period in which you wanted mine wrap of Ninja.
Sadece buna sahip olmayı isteyen haline göre çok geliştin ve ilerledin.
And then, before you know it, they're grown.
Ve sen farkına varamadan, büyüyorlar.
Somewhere during the last 30 seconds, you've become a grown-up. Right then.
Son 30 saniyede, bir yetişkin oldun.
You've grown.
Uzamışsın.
Come on, bunky. Let's go eat and buy pants... and do all the stuff you can only do... when you're all grown up and got $ 500 to burn!
Gidip birşeyler yiyelim ve pantolon alalım... ve ancak büyüdüğün ve yiyecek 500 $'ın olduğu zaman yapabileceğin şeyleri yapalım!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]