English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You all know what to do

You all know what to do translate Turkish

390 parallel translation
You all know what to do. Remember, if you shoot, aim low.
Ne yapmaniz gerektigini biliyorsunuz Ates ederken, asagiyi hedef alin.
You all know what to do.
Hepiniz ne yapacağınızı biliyorsunuz.
You all know what to do.
Yapılması gereken şeyi biliyorsun.
You all know what to do, just get on with it.
Hepiniz üstünüze düşeni biliyorsunuz.
All right, you all know what to do?
Pekala, hepiniz yapmanız gerekeni biliyorsunuz, değil mi? Evet.
Okay, you all know what to do. Act fierce, like you could kill any of them.
Sert davranın, sanki birilerini öldürecekmiş gibi.
All I gotta do is go to cops and confess to those first three robberies and, you know what, all of a sudden, they look into the other two where the women were killed.
Yapmam gereken tek şey polise gidip, ilk üç soygunu itiraf etmek ve, bak ne diyeceğim, birden, kadınların öldürüldüğü öteki iki soygunu araştıracaklar.
Do you know what it is to be ugly all your life and feel beautiful in here?
Yaşamın boyunca çirkin olmak, ve içinin güzel olduğunu bilmek ne demek bilir misin?
If I may suggest, perhaps you should all know what Dedic wants you to do.
Önerecek olursam, hepiniz Dedic'in sizden ne yapmanızı istediğini bilmelisiniz.
If you're determined to go through with this thing, you must know beforehand exactly what you're gonna do and say at all times. Perfect naturalness at all times.
Bu gerçekle yaşamaya karar verdiysen ne yapacağını bilmelisin.
You all know what you're to do... and you know where the rendezvous is.
Hepiniz ne yapacağınızı... ve randevu yerini biliyorsunuz.
There ain't but one thing to do, and you all know what that is.
Yapılacak tek şey var ve bunun ne olduğunu biliyorsunuz.
I don't know how you'll solve this or what good is going to come of it but whatever you do, Vic, I wish you all the happiness in the book.
Bu işi nasıl halledeceğini veya sonunda ne olacağını bilmiyorum ama her ne yaparsan Vic, sana sonsuz mutluluklar diliyorum.
Do you want to know what he said to me that night... and all the other nights we were together?
O gece bana ne söylediğini bilmek ister misin? Ve birlikte olduğumuz bütün diğer geceler söylediklerini?
All right, Secord, you know what to do.
Pekala, Secord, ne yapacağını biliyorsun.
Do you know what might happen to all of you if I don't?
Hepinize ne olacağını biliyor musun?
You all know what you have to do.
Ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz.
Now, I don't know what to do. Pop, didn't you mean what you said about homesteading and all?
Bu çok doğal tatlım, aynen babamın dediği gibi kadınlar doğal yuva kuruculardır.
Now, you all know what you're supposed to do?
Umarım araştırmacı için bu kadar malzeme yeterli olur.
You know, I used to tease Anacleto all the time about what I'd do to him if I got him in a battalion.
Anacleto'yla hep, "Seni tabura alsak nasıl olur acaba?" diye dalga geçerdim.
All right, you know what to do.
Yapacağımızı biliyorsunuz.
All of you know what I'm going to do.
Hepiniz ne yapacağımı biliyorsunuz.
After all, I don't know what you do to make your living.
Ne de olsa, sizin ne ne iş yaptığınızı bilmiyorum bile.
Do you know what it means to be picked out from all the passengers to sit at the captain's table on New Year's Eve?
Yeni yıl arifesinde tüm yolcular arasından seçilip kaptanın masasında yer almak ne anlama gelir bilir misin?
Do you know what I'm going to do with all this great stuff?
Bütün bu harika malla ne yapacağım biliyor musunuz?
You know, what we all have to do is just sit down and talk.
Biliyorsun, tek yapmamız gereken oturup bunu konuşmak.
I know all the tricks, and what you're trying to do isn't right.
Bu yaptığın hiç doğru bir şey değil.
We all know what you used to do for a drink and we forgive you for it.
Eskiden bir içki uğruna ne yaptığını hepimiz biliyor ve seni hoşgörüyoruz.
You all know what you have to do.
Yapmanız gerekenleri biliyorsunuz.
After all these years together, you don't know what to do?
Bunca yıldan sonra hala ne yapacağını bilmiyor musun?
You all seem to want freedom but when you get it you don't know what to do with it or what it is
Hepiniz özgürlük istiyorsunuz ama elde edince onunla ne yapacağınızı bilmiyorsunuz ya da onun ne olduğunu.
You all should already know what to do here.
Burda ne yapman gerektiğini biliyor olmalısın.
I know exactly what you'd do. You'd say hi to him, and when he left you'd cut him all up so your friends wouldn't think you really liked him.
"Selâm" dersin ve o ayrıldığında onu ekersin böylece arkadaşların ondan hoşlandığını düşünmezler.
- Do you know what they'll do to all of us?
- Ya bize neler yapacaklarını biliyor musunuz?
Do you ever wonder about all the different ways of dying you know, violently and wonder what would be the most horrible way to die?
Hiç değişik ölüm şekillerini merak ettin mi bilirsin, vahşice ve merak ettin mi en korkunç ölüm şekli nedir?
Sir, I know how you feel, but a small group has a better chance of gettin back Adora than a whole army my father is right your magesty who knows what Skeletor would do to Adora if he sees all your soldiers comming
Efendim duygularınız anlıyorum, ama Adora'yı kurtarmak için küçük bir grubun tüm ordudan daha çok şansı var. Babam haklı majesteleri. İskeletor tüm askerlerinizin geldiğini görünce kim bilir Adora'ya ne yapar.
Do you want to know... what he told me just now... when I accused him of... making love to you behind all our backs?
Onu, sana gizlice aşık olmakla suçladığımda bana ne söylediğini bilmek istiyor musun?
All I have to do is divine from what I know of you. Are you the sort of man who would put the poison into his own goblet or his enemy's?
Zehri kendi kadehine mi yoksa düşmanının kadehine mi koyacak türden adamsın?
Do you know what it's like to live with all this?
Bütün bunlarla yaşamak nasıldır bilir misin?
First of all, you don't got a brother like him, and if you did, you wouldn't know what to do with him because you never had a brother like him.
Olsaydı ne yapardın bilemezsin... O ağabeyim.
If you want to know what a moronic word "lifestyle" is, all you have to do is realize that in a technical sense, Attila the Hun had an active, outdoor lifestyle.
Eğer "yaşam tarzı" kelimesinin ne kadar gerizekalıca olduğunu bilmek istiyorsanız tek yapmanız gereken teknik anlamda Attila Han'ın aktif, dışa dönük bir "yaşam tarzının" olduğunu fark etmek.
Now, we all know Daddy's gonna fall. You know what you've got to do.
Çatıdan düşeceğine göre, ne yapacağımızı biliyoruz.
You know, all a filmmaker can do... is show what it's like to be alive at a certain place and time.
Biliyor musun, bir film yapımcısının yapabileceği tek şey belirli bir yer ve zamanda hayatta olmanın nasıl olduğunu göstermektir.
" She's the girl all dressed in blue I'll let you know just what to do shakin'those hips, she moving'a thigh she got the motion and a look in her eye, yeah she's a rocker she's a roller
[şarkı] : " tamamen mavilere bürünmüş o kız ne yapacağını sana söyleyeceğim kalçalarını sallıyor, bacağını oynatıyor kız orada salınıyor, ve gözlerindeki o bakış, ah o bir rocker o bir roller
You know what to do with all this?
Bunu yapmayı biliyor musun?
You all know what it does to you... and yet you still insist on doing it, so do it.
Bunun sana ne yaptığını bal gibi biliyorsun... ve yine de yapmakta ısrar ediyorsun. Yap o halde.
You all know what you have to do.
Herkes yapması gerekeni biliyor.
- Hey, you know what? I bet you could do this all by yourself if you really wanted to.
Bahse girerim istesen tüm bunları kendi başına yapabilirsin.
Now I'm all tense. But I know what you could do to make me drowsy.
Şimdi iyice gerildim ama senin beni nasıl uyutabileceğini biliyorum.
That's what they're very good at, and all you have to do is just tell them, you know.
Bulacaklardır. O konuda iyidirler.
I mean, I've been forever trying to find out what this bullshit is all about, and do you know what?
Her zaman bu saçmalığın anlamını bulmaya çalıştım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]