You and i are done translate Turkish
257 parallel translation
If I say you and I are done, we're done.
Eğer sen ile ben ayrıldık diyorsam, ayrıldık.
You and I are done, capisce?
Seninle işimiz bitti. Capice?
Then you and I are done.
Öyleyse, seninle işimiz bitti.
You know I'm on your side and understand everything, but you shouldn't have done that. You are the Empress of Austria!
Biliyorsun, hep seni tuttum ama bunu yapmamalıydın.
I know you've done everything you can for me and I appreciate it but I'm afraid that more energetic steps are gonna have to be taken.
Sizi taktir ediyorum, ama artık.. .. daha enerjik davranmanın zamanı geldi..
But I done told you, me and my friends are gonna be rich!
Ama ben ve arkadaşlarım zengin olacağız!
If you feel able to say, in the face of the indicators the rockets are not there, advise the minister accordingly and I shall have done my duty.
Göstergelere rağmen roketlerin orada olmadığını söyleyebileceksen aynı şekilde bakana tavsiyede bulun bu sayede ben de görevimi yapmış olurum.
'Dear Chul-soo, as you know I'm from North Korea and there are still a lot of things left to be done for my country
" Sevgili Chul-soo, bildiğin üzere ben Kuzey Kore'liyim ve ülkem için hâlâ yapmam gereken birçok şey var.
And when I get done with you, you are gonna put me right in Charnier's lap. - Je ne le connais pas.
Seninle işim bittiğinde, beni doğruca Charnier'in kucağına götüreceksin.
I am here, and you are lucky to be here, too... after all the absurd things you've done since you've left home.
Buradayım sen de burada olduğun için şanslısın. Ne de olsa evden ayrıldığından beri saçma sapan şeyler yaptın.
Okay, I know you're anxious to jump right in and start speaking English... but there are a couple of things I need to know first because... I've never done this before.
Hemen başlayıp İngilizce konuşmak istediğinizi biliyorum ama önce bilmem gereken birkaç şey var, çünkü bunu daha önce hiç yapmadım.
I know there are some things I've done, and to you.
Biliyorum... sana kötülük ettim.
I know who you are and what you've done.
Kim olduğunu ve ne yaptığını biliyorum.
I'm not done. After dinner, the two of you are going to check into the fanciest motel in town... and not check out until the next morning, if you get my drift.
Daha bitmedi.Yemekten sonra ikiniz şehrin en cic moteline yerleşin ve yarın sabaha kadar motelden ayrılmayın.Bilmem anlatabildim mi?
Tell me exactly where you are and what you've done, and I can help.
Bana tam olarak nerde olduğunu ve ne yaptığınızı anlat. Yardım edebilirim.
I don't know whether it is God trying to get back at me... for something I have done, but... your passing through life makes me certain that you are marked... and that heaven is punishing me for my mistreatings.
Bilmiyorum ki Tanrı yaptığım bir şeyden ötürü... bir şeyler yapmam için yönlendiriyor mu beni, ama... senin hayatın önünde eriyip gitmen gösteriyor ki sen damgalanmışsın bir kere... ve ben yanlış davranışlarımdan dolayı cezalandırılıyorum.
i hope when all is said and done, you and i are still friends.
Umarım bu iş bitene kadar arkadaş kalabiliriz.
Are you suggesting I go before the Violent Crimes Section and present a profile saying these murders are done by aliens?
Bana Şiddet Suçları Bölümüne gidip bu cinayetlerin uzaylılar tarafından işlendiğini mi söylememi öneriyorsun?
Are you suggesting that I go before the violent crimes section and present a profile declaring these murders are done by aliens?
Bana Şiddet Suçları Bölümüne gidip bu cinayetlerin uzaylılar tarafından işlendiğini mi söylememi öneriyorsun?
I think you'll find... that if what you've done for them is as valuable as you say it is... if they are indebted to you morally but not legally... my experience is, they will give you nothing... and they will begin to act cruelly toward you.
Bence sen şu çok değerli olduğunu söylediğin şeyi onlar için bulmuşsun ama eğer onlar sana karşı resmi değil sözlü bir teşekkür besliyorlarsa benim deneyimlerime göre sana hiçbir şey vermezler. Ve sana karşı zalimce davranmaya başlarlar.
I'm sorry, but, um... the folks at the American Citizen Service have done all they can and now they tell me that you guys are my last chance.
Çok üzgünüm ama... Amerikan Vatandaşlık Hizmetlerindeki arkadaşlar... ellerinden gelen herşeyi yaptı... ve şimdi de sizin son şansım olduğunuzu söylüyorlar.
You know, I forget how young you are, Mitch... that you think you have to be a prick to get things done... and that you actually think that that's a new idea.
Ne kadar genç olduğunu unutmuşum. İşleri yürütmek için adi olunması gerektiğini düşünüyorsun. Ve bunu yeni bir şey sanıyorsun.
If I take away your memories the sum and substance of all that you have seen, done, known are you still you anymore?
Eğer anılarınızı çıkarsam gördüğünüz, yaptığınız, bildiğiniz her şeyin özünü hala kendiniz mi olursunuz?
The law also says I have to tell the people who you are, where you are, and what you've done.
Aynı zamanda kanun, insanlara senin kim olduğunu nerede olduğunu ve ne yaptığını söylemem gerektiğini emrediyor.
- And Lois, are you busy after I'm done chewing Tom's head off?
Ayrıca Lois, ben Tom'un başının etini yemeyi bitirdikten sonra işin var mı?
Now, imagine that you are attending a jam session... of classical composers... and they have each done an arrangement... of the classic favorite "Whispering."
- Kapa çeneni! Şimdi bazı klasik bestecilerin... ünlü klasik Whispering'i... aranje ettikleri... bir konsere gittiğinizi düşünün.
You look like Rafe, you sound like Rafe, you sure as hell aren't acting like any Valentine I know. So who are you, and what have you done with my brother?
Sen Rafe benziyorsun, Sen Rafe gibi ses verebilirsin, siz emin olun cehennem davranmıyor hoşIan sevgili biliyorum siz kimsiniz, ve neye sahip olmaya çalışıyorsunuz kardeşim?
I'll hoist a beer while you get dinner started and then when our bellies are full and you've done the dishes, we will adjourn to the Winnebago where Mr. Jean-Claude Van Damme, the Muscles from Brussels, will ply his trade against the forces of evil.
Sen yemeği hazırlarken biramı içerim. Karnımız doyduktan ve sen bulaşıkları yıkadıktan sonra karavana gideriz. Hep beraber Brüksel'in kaslı erkeği Jean Claude Van Damme'ın kötü güçlerle karşı nasıl savaştığını izleriz.
Believe me, Reg, the crew and I are grateful for everything you've done, but we need to take every precaution.
İnan bana, Reg, mürettebat ve ben yaptın için her şey için müteşekkiriz, ama önlem almak zorundayız.
You know, I'll just wait quietly until you and Laurie are done.
Sen ve Laurie'nin işi bitene kadar sessizce beklerim.
However, I do ask that you learn how things are done around here... and try to set an example for the other men.
Ne var ki, burada işlerin nasıl yürüdüğünü öğrenmeni... ve diğerlerine örnek olmanı istiyorum.
- Because... you'll have to spend the rest of your life doing what I've done, hiding and lying and living in fear... and denying who you are.
- Çünkü... bütün hayatın boyunca benim yaptığım şeyi yapman gerekecek, saklanacak, korkuyla yaşayacaksın... ve kim olduğunu reddedeceksin.
You were trying to teach me the way that things are done, and I- -
Bana bu işlerin nasıl yapıldığını öğretmeye çalışıyordun ve ben -
If you ladies are done with the stitch and bitch, can I work?
Bayanlar, dedikodularınız bittiyse biraz iş yapabilir miyim?
In fact, I bet that after you two are done playing racquetball or talking or whatever you crazy kids are calling it, you'd like nothing better than to just lie there and watch her sleep.
Aslında konuşmanızı racquetball oynamanızısı bitirdikten sonra anladım. veya sizin gibi deli çocuklar her ne diyorsa, Seni onun yanına uzanıp onu izlemekten başka hiçbirşey daha iyi hissettiremez
I believe things are being done in the name of national security... which violate the Constitution... and threaten the same freedoms which you hope to defend.
Bunların, anayasayı çiğneyen ve ondan savunmasını beklediğiniz aynı özgürlükleri tehdit eden ulusal güvenlik adına yapıldığına inanıyorum.
I've done my best to pass his teaching to you, and in our time together... you have proven to me that you are capable of all he believed you would be.
Onun bana öğrettiklerini sana aktabilmek için elimden geleni yaptım,... ve beraberliğimiz boyunca bana onun sana olan tüm inancını kanıtladın.
Lana I know this is hard to understand but when a grown man gets himself involved with a 14 year girl he's not a good guy and there are the laws against what he's done to you.
Lana, bunun anlaşılması zor bir şey olduğunun farkındayım. Ama 14 yaşındaki bir kızla ilişki kuran yetişkin bir erkek iyi biri değildir. Sana yaptığı şeyi yasaklayan kanunlar var.
I'm done thinking about that, and you are to stay clear
Yeterince düşündüm ve sen bulaşmayacaksın.
I'm done thinking about that, and you are to stay clear.
Yeterince düşündüm ve sen bulaşmayacaksın.
There are moments when I forgive you for what you've done, and others when I can't.
Yaptıklarından dolayı seni bağışladığım anlar oluyor, bağışlayamadığım zamanlar da.
And when I'm finished with you, even they will believe you are a vindictive, pathetic little sycophant who has falsely accused, and probably framed a fine woman for something she never did and never would do only so that you could get, at long last, your moment of attention. By the time I'm done,
Seninle işim bittiğindeyse, senin güzel bir kadını hiç yapmadığı ve asla yapmayacağı bir şey yüzünden hatalı bir şekilde suçlayan ve muhtemelen komplo kuran kinci, acınası, küçük bir dalkavuk olduğuna inansalar bile sadece böylece son, uzun ilgi çekme anını elde edersin.
I have seen everything you have done, and you are a great actor.
Senin her şeyi yapabileceğini gördüm ve sen harika bir aktörsün.
" Dear Mr. Sawyer, you don't know who I am, but I know who you are, and I know what you done. You had sex with my mother, and then you stole my dad's money all away. So he got angry, and he killed my mother.
"Sevgili Bay Sawyer benim kim olduğumu bilmiyorsunuz ama ben sizi tanıyorum ve ne yaptığınızı biliyorum Annemle seks yaptınız ardından babamın tüm parasını çaldınız O da çok sinirlenip, annemi öldürdü Sonra da kendini."
I'm done, and so are you.
Ben bırakıyorum.
You've just been married and have come... back from a honeymoon. What are you doing? What have I done?
Sen sadece düğün... ve balayı için geldin.
I know you guys are all aware of the big order that we've got in, and we've been working hard to get it done, but we feel like you guys need some help.
Hepinizin, aldığımız yüklü siparişten haberdar olduğunu biliyorum ve bu işi bitirmek için çok çalışmalıyız. Ama yardıma ihtiyacınız olduğu ortada.
I've done everything i can to make her life miserable, and here you are, you've tried to help her out whenever you could and she treats us both exactly the same.
Karı bana uyuz oluyor. Hayatı ona zehir edecek her şeyi yaptım. Gelelim sana.
No, Take him to St. Louis, and you are done. I am serious.
- Hayır, çok ciddiyim, Doug.
You're going to spend so much time in court, the bailiffs are going to want to make you shop steward, and by the time I'm done with you, trust me, you're going to wish you threw yourself off a cliff.
Mahkemede çok zaman geçireceksin, Mübaşirler seni tezgahtar yapmak isteyecekler. Burada seninle işim bittiğinde, güven bana.
Oh, gentlemen! I assure you, once Bob and I are done getting acquainted...
Ben Bob'la samimi olduktan sonra...