English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You and i need to talk

You and i need to talk translate Turkish

548 parallel translation
You and I need to talk, and alone.
Benimle gel. Yalnız konuşalım.
You and I need to talk.
Seninle konuşmamız gerek.
Now, you and I need to talk about those missing Falangian diamonds.
Şimdi, seninle şu kayıp Falangian elmasları hakkında konuşalım bakalım.
You and I need to talk.
Seninle konuşmamız gerekiyor. Hayır.
Michael, you and I need to talk.
MichaeI, konuşmamız gerek.
I think you and I need to talk guy to guy.
Bence seninle erkek erkeğe konuşmamız lazım.
You and I need to talk about what's been going on between us.
İlişkimizi konuşmamız gerekiyor Buldog.
You and I need to talk... alone.
Seninle konuşmalıyız hemen.
- I don't blame you for being angry... but I want you to know that if you need me and want to talk to me...
- Kızgın olduğunuz için sizi suçlamıyorum ama şunu bilmenizi istiyorum.
It's you and I who need to talk about this business.
Bu işi konuşması gereken ikimiziz.
You want to go and there's no time... and I need you to sit down... so we can talk a bit.
Zaten gitmek istiyorsun, vaktin de yok ama benim seninle oturup iki kelime konuşmaya ihtiyacım var.
I'm having problems and I need to talk to you.
Bazı problemler var ve sizinle konuşmalıyım.
What I need is... for Tom Horn to talk himself into a terrible tangle... and for you to get it down on paper.
İhtiyacım olan şey... Tom Horn'un söyleyeceği şeylerle kendi başına çorap örmesi... senin de bunu gazeteye yazman.
I know it's been a long time, and I know there's nothing between us anymore, but I need to talk to you.
Uzun zaman geçtiğini biliyorum, ve artık aramızda bir şey olmadığını da biliyorum, ama seninle konuşmam lazım.
I have some things that... I really need to talk to you about... and I just wish that I could talk to you.
Seninle gerçekten de konuşmam gereken şeyler var ve seninle konuşabilmeyi isterdim.
The Constitution requires that I so inform you of this right, and that you need not talk to me if you do not wish to do so.
Yasalar uyarınca size haklarınızı bildirmekle yükümlüyüm, ve istemiyorsanız konuşmak zorunda değilsiniz.
The Constitution requires that I so inform you of this right, and you need not talk to me if you do not wish to do so.
Anayasa bu hakkı bildirmemi emrediyor, ve eğer arzu etmiyorsan benimle konuşmak zorunda değilsin.
I'm in a complete sweaty-palmed panic, and I need to talk to someone, namely you.
Sıkıntı bastı doğrusu. Birisiyle özellikle seninle konuşmaya ihtiyacım var.
And I want you to know, that ifyou ever need anything, you're feeling bad in any way or you just need to talk, then I'm there for you.
Ve bilmeni isterim ki bir şeye ihtiyacın olursa kendini kötü hissedersen ya da konuşmak istersen senin yanında olurum.
Computer, you and I need to have a little talk.
Bilgisayar, seninle ufak bir sohbet yapmamız gerekecek.
You and I need to have a talk about Trills and relationships.
Triller ve ilişkileri hakkında ikimizin konuşması lazım.
I'll talk to you when I need a Coke and fries.
Seninle kola ve patatese ihtiyacım olduğunda konuşuruz.
I think fast, I talk fast, and I need you guys to act fast if you wanna get out of this.
Çabuk düşünür ve konuşurum. Siz de çabuk davranmalısınız.
And I need you to see to it... that he's in no condition to talk to anybody about anything.
Ve emin olman lazım... Onun herhangi bir koşulda kimse ile hiç bir şey konuşmaması lazım.
Which is just a formal way of saying that I need someone to talk to, and strange as this sounds you're the only one I can think of.
Bu da, aslında "dertleşecek birine ihtiyacım var" demenin süslü bir yolu ve garip de gelse bunun için başkasını düşünemiyorum.
And I've got everything that you see here, but I really need to talk to people like you, okay?
Ve burada gördüğünüz şeyler de var. Sizin gibi insanlarla konuşmam gerek, tamam mı?
You and I, we need to talk.
Sen ve ben, konuşmamız lazım.
Denny, Paul and I need to talk to you.
Sen hiçbir şey deme.
Uh, I need to talk to you... and I need to talk to you face-to-face.
Seninle konuşmalıyım... Seninle yüzyüze konuşmam gerekiyor.
I think you need to go and talk to your father. He ain't my father, all right?
O benim babam değil.
I think you're messed up, and you need to talk.
Bence perişansın ve konuşmalısın.
And if you should ever need somebody to talk to, Delenn I hope you'll remember your old teacher from time to time.
Konuşmak isteyeceğin birini ararsan umarım eski öğretmenini de unutmazsın.
Look, I know that your head must be spinning right now, and.... Maybe one of the things you're thinking is how unfair it is that right now, when you need to talk to someone most you're kind of stuck here with little more than a semi-stranger.
Bak, şu anda başının döndüğünü biliyorum, ve... ve bilmiyorum, şu anda belki de hiçbirşeyin adil olmadığını düşünüyorsun ve en çokbiriyle konuşmayı istediğin anda burada daha yeni tanıdığın biriyle oturuyorsun.
And I just need to, you know, talk to Rachel about it.
Ve bu konuyu Rachel'la konuşmam gerek.
Sara and I really need to talk to you about something.
Seninle birşeyler hakkında konuşmamız gerekiyor.
Eric, I need to talk to you about you and your dad.
Eric, baban ve senin hakkında konuşmamız lazım.
Listen, a critical problem has been brought to my attention, and I need to talk to you.
- Evet, dinle, kritik bir sorun dikkatimi çekti ve bunu seninle konuşmam gerek.
Look, I think you and I need to have a talk about boundaries.
Bence seninle sınırların hakkında konuşmamız lazım, tamam mı?
I need to talk to you, John, I need to try and explain everything.
Seninle konuşmam gerek John. Her şeyi açıklamaya çalışacağım.
Bruno told me I need to come and talk to you.
Bruno gelip seninle konuşmamı söyledi.
Dad, you and Mom have both been a big help... but there's something I need to understand... before I can talk.
Baba, sen ve annem bana çok yardımcı oldunuz. Herhangi biriyle konuşmadan önce anlamam gereken birtakım konular var.
I came to see you because I feel awful and I need to talk to you.
Buraya geldim çünkü kendimi kötü hissediyorum ve sizinle konuşmak istedim.
One, if you show me respect, I'll show it to you and two, if you have any questions ask me, and three, if you're feeling overwhelmed and need somebody to talk to, you can talk to me.
Bir, siz bana saygi gosterirseniz bende size gosteririm iki herhangi bir sorunuz oldugunda sormalisiniz Ve uc, kendinizi kotu hissetiginizde Konusmaya ihtiyac duyarsaniz konusabiliriz.
Because, Joey, if you're going through a particular situation right now and you need somebody to talk to somebody to shed light, but yet who's still uninvolved I just wanted to let know I'm here.
Joey, şu anda özel bir durum içindeysen ve konuşacak, duruma ışık tutacak ama olaya karışmamış birine ihtiyacın varsa burada olduğumu bil.
And like I said before, if you need somebody to talk to to help figure things out with it I just wanted to tell you that I'm here.
Dediğim gibi, konuşacak birine, bazı şeyleri anlamana yardım edecek birine ihtiyaç duyarsan, burada olduğumu bilmeni istedim.
I think that you and me need to talk.
Sanırım ikimiz konuşmalıyız.
I need to talk to you and I need you to be someone other than Jack.
Ama bildiğimiz Jack'ten farklı olmalısın.
But I really need to see you and talk to you.
Seni görmem ve seninle konuşmam gerekiyor.
I'm having a hard time with you here, and I need to talk to Fay.
Fay'le konuşmam gerekiyor ve sen yanımdayken bu zor.
Uh, Dean, before you take Jon and Dad off to your male-bonding ritual, I need to talk to him.
Sen Jon'u ve Babamı şu erkek-bağlayacı ayine götürmeden önce onunla konuşmalıyım.
Darry, I need to talk... I need you to listen and not talk.
Darry senle konuşmam lazım Beni dinle ve konuşma.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]