English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You came just in time

You came just in time translate Turkish

66 parallel translation
You came just in time, Tarzan.
Tam zamanında geldin Tarzan.
You came just in time.
Tam zamanında geldiniz.
You came just in time for my last shot.
Tam da son atışıma rast geldiniz.
You came just in time.
Tam vaktinde geldiniz.
You came just in time.
İyi bir zamanda geldin.
You came just in time.
Tam zamanında geldin.
You came just in time
Tam zamanında yetiştin!
Hello, you came just in time
- Merhaba, tam zamanında geldiniz
You came just in time to toast.
Kadeh kaldırmak için tam zamanında geldin.
- You came just in time.
- Tam zamanında geldin.
Ah, you came just in time.
Tam zamanında geldin.
Oh boy, Stanny. You came just in time!
Tam zamanında geldin!
Thank God, you came just in time.
Şükürler olsun, sen tam zamanında geldin.
Come my boy, You came just in time for cocktails.
Gel, evlat, gel. Kokteyllere tam zamanında yetiştin.
Soe Dol, you came just in time
Soe Dol, Zamanında geldin
Jan Di, you came just in time.
Jan Di, tam zamanında geldin.
You came just in time.
Eğer tam zamanında geldi.
You came just in time.
- Tam zamanında geldin.
You came just in time.
Gel hele şöyle.
You came just in time before anyone got hurt.
Hiç kimse incinmeden tam zamanında geldin.
The doctor says you came just in time.
Doktor tam zamanında geldiğinizi söylüyor.
You came just in time. Please try to convince her. - They won't even edit their song- -
Gidiyorum, bağırıyorum, karnımı doyuruyorum.
You came just in time.
Tam vaktinde geldin.
So you came home just in time to see the trouble, eh? - Me?
Tam da bu karmaşanın üzerine eve geldiniz, değil mi?
You came just in the nick of time.
Tam zamanında geldiniz.
You just came home in time for funerals, Stella.
Eve sadece cenaze törenleri için geldin.
- Oh, you came back just in time.
- Tam zamanında döndünüz.
You came here just in time.
Tam zamanında geldin.
I was just saying to the King before you came in... that it is time that he visited you again.
Sen gelmeden önce ben de tam Kral'a seni tekrar ziyaret ettiğini söylüyordum.
That time in the bedsit was the worst for me... just after you came down to stay.
Sen kalmaya geldikten sonra, divanda yattığım zaman benim için en kötüsüydü.
You came back just in time.
Tam vaktinde geldin.
You came back just in time.
Tam zamaninda geldin.
You know, a long time ago it must have been a couple of months after my mom passed away I was digging through this drawer in the kitchen looking for a pen or something and I came across this grocery list she had made and it was filled with all these little heart-shaped doodles and I just lost it.
Çok uzun süre önce, annem öldükten birkaç ay sonraydı sanırım. Mutfakta, çekmecelerden birinde kalem falan arıyordum sanırım. Onun yaptığı bir alışveriş listesi buldum.
And I called him just before we came down and I asked him if he had a little time to squeeze you in and he said yes.
Seni araya sıkıştırabilir mi diye sordum. Evet dedi.
Okay, if you can, just pretend that this is the first time I came in.
Tamam, eğer buraya ilk kez geliyormuşum gibi davranabilirsen sevinirim.
You came to see me just in time, Mr. Wolfe.
Tam zamanında gelmişsiniz Bay Wolfe.
I just need more time. Hey, guys. The stains on the money you found in clark's drawer came back as phenylenediamine, naphtha, trimethylbenzene and a variety of color dyes.
Clark'ın çekmecesinde bulduğunuz paraların üzerindeki lekede, fenilen diamin, neft, trimetil benzen ve bazı boya izleri buldum.
At the time you came in, we just couldn't corroborate your story.
Ama o sıra senin hikayeni bağdaştıramadık.
# I found you just in time # Before you came, my time was runnin'low... #
# Seni tam zamanında buldum # sen gelmeden önce, zaman yavaş geçiyordu.. #
Wouldn't it be just great if when you're born, they give you a rulebook so every time you came up against something you had no idea how to handle you just look it up in the book and there would be the answer?
Doğduğunda, nasıl halledeceğini bilemediğin bir durumla karşılaştığında içine şöyle bir bakıp, cevabını bulabileceğin bir rehber verselerdi iyi olmaz mıydı?
You came along just in time.
Tam zamanında geldin.
You came into the E.R. just in time, so I thought you didn't go out to eat.
Acil servise tam zamanında geldiniz, ben de yemeğe çıkmayacağınızı düşündüm.
I was sorry that it came to that, but you just don't know how Nim is going to change and you just can't count on having outstanding teachers all the time.
Bu duruma geldiğimiz için üzgündüm. Fakat, Nim'in nasıl değişeceğini ve her zaman doğru öğretmene mi... sahipsiniz bilemezdiniz.
You know when I came back, after my sister died, I remember seeing him, for the first time in two years just sitting on the porch,
Kız kardeşim öldükten sonra buraya geldiğimde onu gördüğümü hatırlıyorum.
Just in time, what you've been looking for came out, so I called you in a hurry.
Baktığınız evin böyle olduğunu düşündüğüm için hemen sizi aradım.
[Jazz music playing] d Just in time d I found you just in time d before you came, my time d was running low
tam zamanında seni tam zamanında buldum sen gelmeden önce zamanım tükenmek üzereydi
d now you're here d now I know just where I'm going d d no more doubt or fear d I found my way d for love came just in time d you found me just in time d and changed my lonely life
şimdi buradasın şimdi nereye gittiğimi biliyorum artık şüphe ya da korku yok yolumu buldum aşkın tam zamanında geldi beni tam zamanında buldun ve o şanslı günde yalnız hayatım değişti
d that lucky day d now you're here d now I know just where I'm going d d no more doubt or fear d I found my way d for love came just in time d you found me just in time d and changed my lonely life d that lucky day
şimdi buradasın şimdi nereye gittiğimi biliyorum artık şüphe ve korku yok yolumu buldum aşkın tam zamanında geldi beni tam zamanında buldun ve o şanslı günde yalnız hayatım değişti
Just last time you came in, I was googling giraffes, and I happened to be googling giraffes again today.
Yalnızca geçen sefer geldiğinde, zürafaları aratıyordum, ve bugün de tekrar zürafaları aratıyorum.
Naturally, I don't think it's appropriate to discuss business at this time, so I just came by here to give you these- - a few key objectives I'd like to get rolling on in the next couple of days
Doğal olarak, şu an iş konuşmak çok uygun olmaz diye düşünüyorum. Ben de bunları sana vermeye geldim. Önümüzdeki bir kaç günde halletmemiz gereken bir kaç önemli konu ve yarın geceki meclis toplantısının gündemi.
Because you uh... when you came in and said you went to the pool, I just thought maybe... you'd been there a long time and... had to walk home or whatever...
Çünkü gelince havuza gittiğini söylemiştin ben de uzun zamandır oradasındır, yürümüşsündür falan diye düşündüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]