You can't blame yourself translate Turkish
238 parallel translation
I can't see why you should blame yourself.
Neden kendini suçladığını anlayamıyorum.
You can't blame yourself.
Kendini suçlayamazsın.
Whenever I make a decision you can't understand, you always blame yourself.
Ne zaman bir karar versem anlamıyorsun, hep kendini suçluyorsun.
When you can't face yourself you blame me!
Kendinle yüzleşemediğinde beni suçluyorsun!
You can't blame yourself for an accident.
Kaza yüzünden kendini suçlayamazsın.
I shouldn't have let her Well, you can't blame yourself How could you possibly have known?
Kendini suçlayamazsın. Nereden bilebilirdin ki?
I know you and Dr. Watermann were close... but you can't blame yourself for his death.
Biliyorum sen ve Dr. Watermann çok yakındınız ama öldüğü için kendini suçlayamazsın.
You can't blame yourself for David.
David için kendini suçlayamazsın.
Jesse, you can't blame yourself for what happened to Schneider.
Jesse, Schneider'e olanlar için kendini suçlayamazsın.
Pete, you can't blame yourself for that.
Pete, bunun için kendini suçlama.
You can't blame yourself for that.
Bunun için kendini suçlayamazsın.
- You can't blame yourself, Johnny.
- Kendini suçlayamazsın, Johnny.
Honey, you can't blame yourself.
Oh, tatlım, kendini suçlayamazsın.
I don't think you can blame yourself for that.
Bunun için kendini suçlayabileceğini sanmıyorum.
Cherre, you can't blame yourself.
Kendini suçlama tatlim.
You can't blame yourself, you know?
Kendini suçlamamalısın.
You can't blame yourself for standing up for your rights.
Haklarını savunduğun için seni suçlayamam.
Whatever you're feeling, you can't blame yourself.
Ne hissettiğini bilmiyorum ama kendini suçlamamalısın.
You can't blame yourself for this.
Bunun için kendini suçlayamazsın.
You can't blame yourself for what you could only hope.
Sadece umut edebileceğin birşey için kendini suçlayamazsın.
You can't blame yourself. There's nothing you could've done.
Senin yapabileceğin hiçbir şey yoktu.
You can't blame yourself for not being here. You did all you could.
Burada olan hadise için kendini suçlayamazsın Sen elinden geleni yaptın.
You can't blame yourself.
Kendini suçlamamalısın.
"Come on, come on. You can't blame yourself," ... if she couldn't handle her drugs
Kendini suçlamaktan vazgeç, o kadar uyuşturucuyu kaldıramaması normal.
Buffy, you can't blame yourself for every death in Sunnydale.
Buffy, Sunnydale'de olan her şey için kendini suçlayamazsın.
You can't blame yourself for her death.
Onun ölümü için kendini suçlayamazsın.
B'Elanna, you can't even be sure your mother is dead, much less blame yourself for what happens to her in some afterlife.
B'Elanna, annenin öldüğünden emin olamazsın, ve öbür dünyada ona olanlar için kendini suçlama.
No, you can't blame yourself for the actions of other people.
Hayır, diğer insanların davranışları için kendini suçlayamazsın.
Phoebe, whatever happened, you can't blame yourself.
Phoebe, olan oldu, kendini suçlayamazsın.
Okay, so you're not Moya's original Pilot, you replaced her... you can't blame yourself for that.
Pekala, yani sen Moya'nın orijinal pilotu değilsin. Onun yerine geçtin. Bunun için kendini suçlayamazsın.
You can't blame yourself for something you had no control over.
Elinde olmayan bir şey için kendini suçlama.
Oh, I don't blame you for being skeptical, but if you can't trust yourself, who can you trust?
Oh, şüpheci yaklaşımından dolayı seni suçlamıyorum, ama kendine güvenemiyorsan, başka kime güveneceksin ki?
You can't blame yourself for that. Why not? Because... he was obviously unhappy about his marriage.
Oh, B'Elanna... 12 gün sonra ve bir daha geri gelmedi.
- But you can't blame yourself.
- Ama kendini suçlayamazsın.
You can't blame yourself.
Onu geri veremezsin.
Ethne, you can't blame yourself.
Ethne, kendini sorumlu tutamazsın.
You can't blame yourself for everything.
Herşey için kendini suçlayamazsın.
You can't blame yourself.
- Kendini sorumlu tutamazsın.
Come on, Trevor, you can't blame yourself.
Hadi, Trevor. Kendini suçlayamazsın.
But you can't blame yourself for that.
Ama bunun için kendini suçlayamazsın.
Mom, you can't blame yourself for Dad's accident.
Anne, kaza için kendini suçlama.
You can't blame yourself for what's happening with your dad.
Babanın başına gelenden sen sorumlu değilsin.
- Syd, you can't blame yourself.
- Syd, kendini suçlayamazsın.
Paige, you can't blame yourself for what happened.
Paige, ne oldu için kendinizi suçlayamazsın.
You can't blame yourself for the baby's death.
Bebeğin ölümü için kendini suçlayamazsın Lex.
You can't blame yourself like that.
Bunun için kendini suçlayamazsın.
Gary, you can't blame yourself for what gorillas did.
Gary, gorillerin yaptığı bir şey için kendini suçlayamazsın.
- You can't blame yourself.
- Kendini suçlayamazsın.
You can't blame yourself for what's happened.
Olanlar için kendini suçlayamazsın.
- Honey, you can't blame yourself.
- Tatlım, kendini suçlama.
You can't blame yourself if she doesn't like it.
Eğer hoşlanmıyorsa, bundan kendini sorumlu tutamazsın.
you can't 4106
you can't miss it 64
you can't beat me 46
you can't be serious 595
you can't kill me 112
you can't fool me 70
you can't beat that 16
you can't go wrong 20
you can't help me 85
you can't make me 84
you can't miss it 64
you can't beat me 46
you can't be serious 595
you can't kill me 112
you can't fool me 70
you can't beat that 16
you can't go wrong 20
you can't help me 85
you can't make me 84