English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You can't win

You can't win translate Turkish

987 parallel translation
- You can't win all the time.
Her zaman kazanılmıyor işte.
You won't win, Alexander Petrovich, we can fight pretty well.
Kazanamayacaksınız Alexander Petrovich, doğru düzgün savaşamıyoruz.
- I can't say I hope you'll win.
Umarım siz kazanırsınız, diyemeyeceğim.
I guess you can't win'em all.
Demek ki her seferinde kazanamıyormuşsun.
You can't win.
Pişman olmazsın.
You don't win all the time, you can lose, too.
Her zaman kazanamazsın, kaybedebilirsin de.
You can't win if you wanted 2000 yen
Sen 2000 Yen istesen bile kazanamazsın.
- Do you mean we can't win?
- Kazanamayız mı diyorsun?
You can cry from now until the jury comes in... and it won't make you right, and it won't win you that silly case!
Şu andan itibaren jüri gelene kadar ağlayabilirsin... ama bu seni haklı çıkarmayacak ve bu aptal davayı kazandırmayacak!
You must realize that you can have ideas that'll win the war four times over... but it still won't do anybody any good unless you can sell them.
Bize dört kat daha fazla savaş kazandıracak fikirlerin olabilir ama onları kabul ettiremedikten sonra kimseye bir faydası dokunmayacaktır.
You're asking them to start a fight they can't win.
Onları kazanamayacakları bir savaşa sokmak istiyorsun.
Providing you win You can't lose
Kazanırsın kesin Kaybedemezsin
Bet him to win And you can't go wrong
Kazanmak için ona oynayın Pişman olmayın
Don't disobey orders when you can't win,
Kazanacağın zaman ordudaki emirlere karşı çıkma,
You can't win at this.
Yine kazanamayabilirsin.
The win, you can't be sure.
Galibiyetten emin olamazsın.
They can't win against you and the judge.
Hem seni hem de hâkimi geçemezler.
You can tell her I didn't win any medal, but that I bought her a pocketbook instead.
Ona, hiç madalya kazanmadığımı ama bunun yerine ona bir cüzdan aldığımı söyleyebilirsin.
You can't win by killing, Attila.
Öldürerek kazanamazsın, Atilla.
You can't win but you'll last longer.
Kazanamazsın ama fazla yaşarsın.
You can't win all the time.
- Her zaman istediğini elde edemezsin.
You can't win a dice in those clothes, Jimmy.
Bu giysi üstündeyken zar oyununu kazanamazsın, Jimmy.
You can't win them all.
Onların hepsini kazanamazsın.
I'm no gambler, but if you want to make foolhardy bets... that you can't possibly win, I'm afraid I'll be forced to take you on.
Bahis oynamam ama kazanacağına dair aptalca iddianı sürdüreceksen, ben de katılıyorum.
You can only win Sissi back if you don't blame her. I'm sorry, but I can't keep from reproaching her!
Sissiyi suçlamazsan geri döndürebilirsin.
And it'll beat us, and you can't win!
Bizi yıkacak. Kazanamayacaksın!
You can't win an argument with a firing squad.
İdam mangasıyla tartışılmaz.
Well, you can't win them all.
Şey, hep kazanamazsın.
You can't win all of them.
İnsan her zaman kazanamaz.
Well... You can't win'em all.
Evet, bazen karşılıklı olmaz.
Miss the drop and the yellows starve you, take it down the chimney they spot you and attack. Can't win.
Oluru yok bu işin.
You can't win, my friend.
# Kazanamazsın dostum #
You can't win.
# Kazanamazsın #
You can't win, so why even try?
# Öyleyse neden çabalıyorsun #
Well, you can't win'em all.
Her zaman kazanamazsın.
You can't win.
Kazanamazsınız.
You can't win over big capital
Büyük sermayeyle baş edebilmek imkânsız!
- Well, you can't win'em all.
- Hepsini etkileyemiyorsun.
Knock it off, Paul. You can't win with his sort.
Bunun gibilerle baş edemezsin.
You can't win'em all.
Herkesi ikna edemezsin.
You can't win a battle just by yelling.
Sadece bağırarak savaş kazanılmaz.
But you can't win!
Ama bunu kazanamazsın!
It's beginning to look like you got things fixed so I can't never win out.
Görünüşe bakılırsa sen her şeyi öyle ayarlıyorsun ki ben hiç kazanamıyorum.
Thirty miles of track, and I'm sorry, fellas, but you can't win them all.
30 ton fiş, üzgünüm beyler, fakat hepsini kazanamazsınız.
As a matter of fact, you can't win any of them.
İşin doğrusu, hiç kazanamazsınız.
YOU CAN'T WIN THEM ALL.
Doğru, memur bey.
Well, c'est la guerre, Napoleon. I guess you can't win'em all.
Kabul et Napoleon, tüm savaşları kazanamazsın.
Nephew, you can't win'em all.
Her zaman kazanamazsın Yeğen.
You can't win that way.
Böyle kazanamazsın.
- You can't win!
- Kazanamazsın!
You can't win.
Kazanamazsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]