You didn't know her translate Turkish

I didn't know you knew her.

Onun tanıdığını bilmiyordum.

I just didn't know where you went.

Nereye gittiğini bilmiyordum. Her yerde seni arıyordum.

We didn't know how gallantly... you protected her from the pirates.

Onu korsanlardan nasıl cesurca koruduğunu bilmiyorduk.

i made up the story about her ankle, because... i didn't want you to know that i couldn't stand my best friend.

Ayak hikayesini ben uydurdum, çünkü... Bilmenizi istemedim Artık en iyi arkdaşım değil.

didn't a part of you always know?

Bir parçanız her zaman bilmiyor muydu?

Didn't they know you were coming home?

Her zamanki gibi. Geleceğini bilmiyorlar mıydı?

You know me well... I've always cherished friendship, and didn't feel his until after I died.

Beni iyi tanırsınız arkadaşlığa her zaman değer verdim ve ben öldükten sonrasına kadar onda bu karşılığı bulamadım.

I didn't know if he was doing our audition or the audition for you know n, navy :

Her şeyi doğaçlama yaptı.

I just want you to know I understand why you have to do this thanks but I wish you didn't have to me too she thinks she's found her first love she cant deal with losing him

Yol için küçük bir şey hazırladım. Merak etme. Kendim yapmadım.

- You are so pathetic! And her parents didn't know she snuck out of the house.

Ne etkileyicisin!

What about your mother and her little, "Oops! Sorry, Stevie. I didn't know you were in the shower."

Peki ya, senin annenin, "Pardon Steve, duş aldığını bilmiyordum." ları ne oluyor?

I know you didn't mean it when you killed her, and now you'll make it right.

Onu öldürmek istemediğini biliyorum. Şimdi bunu düzeltebilirsin.

You didn't know her.

Siz annemi tanımadınız.

- You said you didn't know her.

- Onu tanımadığını söylemiştin.

But you didn't even know her.

Ama onu tanımıyordun bile.

- I know you didn't bone her.

- Oral yapmadığından eminim.

I always knew all that stuff how he had been a hit man for the mob in Chicago... and in New Orleans and stuff... and how he was icing people at a pretty young age, but, uh... you know, I didn't know all that stuff about his dogs.

Chicago'daki çetenin kiralık katili olduğunu her zaman biliyordum... ve New Orleans'daki falan... ve çok genç yaşta insanları öldürdüğünü de ama ah... yani, köpekleri hakkındaki şeyleri bilmiyordum.

But, you know, to tell you the truth, I didn't hardly notice her at all... then.

Ama biliyor musun, gerçeği söylemek gerekirse onu pek de fark edememiştim...

You didn't know her before?

Önceden tanımıyor muydun?

So you didn't know her before.

Yani onu önceden tanımıyordun.

How do you know Bobby didn't give her that?

Ona bunu Bobby'nin vermediğini nereden biliyorsun?

So, anyway, I'm not saying it didn't come as a surprise, you know?

Yani, her neyse, ben bunu söylemiyorum biliyor musun bir sürpriz olarak gelmedin?

You didn't know she stuffs her bra?

- Sutyeninin içini doldurduğunu bilmiyor muydun?

Thomas, you know how we've always said... we didn't know how long we were gonna be with you?

Thomas, biliyorsun her zaman dediğimiz gibi... seninle ne kadar kalacağımızı bilmiyorduk?

I didn't want to hurt her feelings, you know?

Onun duygularını incitmek istemedim.

I didn't think we should move her, you know?

Onu çıkarmamız gerektiğini düşünmedim, anlıyor musun?

I suppose I could have made the time to go and see her, but, you know, I just didn't think that... I mean, you know, I...

Sanırım onu görmek için biraz zaman ayırabilirdim ama bilirsin işte, hiç sanmazdım ki yani bilirsin işte...

We didn't have the time to get to know one another when you first came here... but I want you to know I'm not the kind of woman who'd let down a child... whatever her situation, whatever her mistake.

Buraya ilk gelişinde birbirimizi tanıyacak vaktimiz olmadı... ama benim bir çocuğu geri çevirecek kadınlardan olmadığımı bilmelisin. Durumu ya da hatası her ne olursa olsun.

She didn't want you to know your real father because he hurt her so much.

Annen, gerçek babanı tanımanı istemiyordu çünkü onu terkederek çok incitmişti.

I didn't get to know her as well as you did.

Ben onu senin kadar tanımadım.

You know, it's not her fault they didn't put her together right.

Buraya atılması onun hatası değildi.

You know I didn't have any reason to kill her... but you did!

Onu öldürmek için nedenim olmadığını biliyorsun. Ama senin vardı.

I want you to know I didn't hurt her.

Onu incitmediğimi bil.

Didn't he? You just know everything, don't you?

Sen her şeyi biliyorsun değil mi?

How do I know you didn't kill her?

Onu senin öldürmediğini nereden bilebilirim ki?

I didn't know you knew her.

Onu tanıdığını bilmiyordum.

Didn't you know her before?

- Tanımıyor muydun? - Hayır, tanıyordum.

Doug, you didn't even know her name.

Doug, adını bile bilmiyordun.

You didn't know her at all.

Onun kim olduğunu bile bilmiyordun.

If I didn't know better, I'd swear you got a thing for her. For Kate?

Seni tanımasaydım ona karşı hislerin olduğunu söylerdim

What if you had gotten lost? I didn't know that Mr. Nasser had sent her.

Ya kaybolsaydın?

I didn't know you were gonna chop her up too, Francie.

Senin de kasap olduğunu bilmiyordum, Francie.

You didn't know your mother at all, if you think I ever stood a chance with her.

Annenle ilgili herşeyi bilmiyorsun, Sence benim annen gibi biriyle olma şansım varmıydı.

I told you I didn't know her.

Sana onu tanımadığımı söylemiştim.

- Whipper? To let her know why you butt in between her and Richard and that you didn't act with malice!

- Richard'la ilişkilerine neden burnunu soktuğunu ve kötü niyetli olmadığını bilmesini istedim.

I didn't know about her, but you did.

Durumunu bilmiyordum.

I didn't know you even liked her.

Ondan hoşlandığını bilmiyordum.

I didn't intend to come her and have this conversation... but I do know that you hate your older brother and he hates you...

Ama ağabeyinizden nefret ettiğinizi ve onun da sizden nefret ettiğini biliyorum. - Bundan size ne?

Anybody who tries to tell you exactly who she was... they didn't know her at all.

Onun tam olarak kim olduğunu sana anlatmaya... çalışan kim olursa olsun, onun kim olduğunu hiç bilmiyorlardı.

You know I didn't.

Yanımdaydın, her şeyi duydun.

And I wanted you to know that even though it didn't look like it,... And I wanted you to know that even though it didn't look like it,..... I do respect Hanna. .. I do respect Hanna.

Ve bilmeni istiyorum ki her ne kadar öyle görünmede de Hannah'ya saygı duyuyorum.