English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You didn't know that

You didn't know that translate Turkish

5,098 parallel translation
I didn't know he did that. I tell you what.
- Bak ne diyeceğim.
Grandpa's not so bad because of dad's efforts, we praised him for that, you didn't even fucking know.
Babamın çabaları sayesinde büyükbabanın durumu kötü değil bunun için onu övüyoruz, sense lanetliyorsun.
I know that I apologized already, but I didn't know how personal this was for you ;
Özür dilediğimin farkındayım. Ama bu durumun, mücevherin senin için ne kadar kişisel olduğunu bilmiyordum.
You didn't know, but all that time I was at S.H.I.E.L.D.,
Bilmiyordun, ama tüm o zaman içinde ben SHIELD oldum.
- Yeah, but you didn't know that.
- Evet ama bunu bilmiyordun.
Wow! I didn't know you could do that!
Bunu yapabildiğini bilmiyordum!
Bet you didn't know it had that feature.
Bahse varım bu özelliğinin farkında değildin.
Look, you know, I'm sorry that I didn't tell you before about the beasts, it's just...
Baksana, sana canavarlar hakkında bir şey söylemediğim için kusura bakma.
Trust me, now that I know, I understand why you didn't tell me.
Güven bana artık bildiğime göre bana neden söylemediğini anlıyorum.
If I didn't know better, I would say that you were looking forward to this.
Eğer seni tanımazsaydım, gelmelerini dört gözle beklediğini söylerdim.
Most of you know I didn't raise her, that's'cause you did... her friends.
Çoğunuz bilir, onu ben büyütmedim siz yaptınız, arkadaşları.
Question : If I didn't know that, how come you do?
Ben bile bilmiyorken, sen nasıl biliyorsun?
You know? Well, I didn't think it was anything like that.
Şey, ben öyle bir şey olduğunu düşünmemiştim.
I want you to know I didn't ask for that money, but we're already putting it to work for the Lord.
Şunu bilmeni isterim ki, bu parayı ben istemedim, çoktan Tanrı'nın yoluna adamıştık
I guess I kinda of can't believe that she didn't tell me about it, you know?
Böyle bir şeyi bana anlatmadığına inanamıyorum da.
I didn't know you could put words together like that.
Böyle bir cümle kurabileceğin aklımın ucundan geçmezdi.
You know, last time, you told me what to say, and I didn't do that well.
Son seferde bana ne söyleyeceğimi söylediğinde onu çok da iyi yapamadım.
And I know that you said you have a lease, but you also said that there were other reasons why you didn't want to move back, and I...
Senin ise tek söylediğin şey kiranın devam etmesi ama eve dönmemek için daha başka nedenlerin olduğunu da söyledin. Ben de- -
She would know you didn't mean that.
Öyle demek istemediğini anlardı.
And yes, you probably didn't need to know that.
Ve bunu bilmenize hiç gerek yoktu.
I knew you looked a little slow but I didn't know that you really are dumb
Biraz yavaş göründüğünün farkındaydım ama bu kadar aptal olduğunu bilmiyordum.
We didn't know that was Sam's plan when we came up with the idea to make him think you're dead.
Sam'e senin öldüğünü düşündürme fikrini bulduğumuzda plânının bu olduğunu bilmiyorduk.
Look, I admit that it's odd that Rajesh didn't write to you himself, but if you get to know him, you'll see he's just a sweet, regular guy. As a counterpoint, here he is, uninvited and visibly sweaty. - Hello, Emily.
Rajesh'in sana kendi başına yazmamasının garip olduğunu biliyorum ama onu tanırsan, çok tatlı ve normal biri olduğunu görürsün ve aksini kanıtlarcasına, kendisi davet edilmeden geldi ve çok terli.
Do you know that I wake up every day disappointed that I didn't die in the night?
Biliyor musun, her sabah, akşam neden ölmediğim için hayal kırıklığı ile uyanıyorum?
You know, I didn't realize, until after Pioneer Point, that blood was the trigger.
Açlığımı tetikleyenin kan olduğunu, Pioneer Point'e kadar anlamamıştım.
Didn't know that bothered you.
Seni rahatsız ettiğini bilmiyordum.
And you know what? I... I would prefer that you didn't call me Miller.
Ve biliyor musun bana Miller dememeni tercih ederim.
You didn't know that?
Bilmiyor muydunuz?
And it felt really awkward for me to bring up the fact that I didn't grow up with one, you know?
Babasız büyüdüğümü açıklamak benim için garip bir histi.
I got his direct info, and, you know, he told me he was going back to Mexico for eight months and he was gonna come back, and he told me I had two sisters that I didn't know about, and I couldn't take it.
Telefonunu aldım, bana sekiz aylığına Meksika'ya gideceğini söyledi. Sonra dönecekmiş, bilmediğim iki kız kardeşim varmış. Dayanamadım.
You and I both know Sam didn't give that girl a bag of pills.
Sen ve ben ikimiz de biliyoruz ki Sam o kıza bir poşet hap vermezdi.
I didn't want her to take advantage of you'cause I know that you will do... anything for the people that you care about.
Senden faydalanmasını istemedim. Çünkü değer verdiğin insanlar için her şeyi yapacağını biliyorum.
You're saying you didn't know that your brother stopped taking the beta blockers?
Kardeşinizin ilacı kestiğini bilmediğini mi söylüyorsunuz?
later. First, you need to know that your bastard brother didn't make it to Spain.
Öncelikle, bilmelisin ki piç kardeşin İspanya'ya gitmedi.
- You didn't know that?
Bunu bilmiyor muydun?
I know that I said I didn't want to go out with you.
Biliyorum seninle bir ilişki istemediğimi söyledim.
When I showed up with this thing, everyone laughed, and I know you guys didn't mean it, but it just sucks when a guy like me shows up with something nice, that it's a joke.
Bununla ortaya çıktığımda, herkes bana güldü biliyorum öyle yapmak istemediniz ama bir adam öyle hoş göründüğünde bunu kafaya almak berbat.
Hi. I didn't know that you were waiting.
Bekleyeceğini bilmiyordum.
Two seconds ago, you didn't even know that Tom had a daughter.
İki dakika öncesine kadar kızı olduğunu bile bilmiyordun.
You know I didn't steal that ring, right, Yolanda?
Yüzüğü benim çalmadığımı biliyorsun değil mi Yolanda?
Didn't know you did that, but thank you for the apology.
Bunu bilmiyordum ama özür için teşekkürler.
What you didn't know is that he recently let the policy lapse.
Son zamanlarda poliçeleri ödemeyi bıraktığını bilmiyordun.
You know, when I said that I didn't want to be alone tonight, that meant that I needed a friend,
Ben bu gece yalnız olmak istemiyorum dediğimde arkadaşa ihtiyacım var demek istemiştim babaya değil.
I'm saying you didn't fail him, but I know how it feels to think that you did.
Diyorum ki, onu başarısızlığa uğratmadın ama biliyorum ki öyle yapmışsın gibi hissediyorsun.
I didn't, uh - - didn't know that was something you wanted.
Bunu istediğini... hiç sanmazdım.
Mm, you know, that I didn't travel more, take more risks, learn another language.
Yani, daha fazla gezmediğim için çok risk almadığım, başka bir dil öğrenmediğim için.
You didn't know that?
Bilmiyor muydun?
You know, I ran into Amber, and I, um- - But when I... It just came to me that sooner or later, you would run into someone and they might tell you, and I didn't want you to just, you know, hear it from someone.
Amber'ı gördüğümde... Er ya da geç biriyle karşılaşacaktın ve biri sana söyleyecekti sadece bunu başkasından duymanı istemedim.
If I didn't know better, I would think that you were still in love with me.
Akıllanmamış olsaydım bana hâlâ âşıksın derdim.
We know that you didn't kill your sister, Colleen.
Kardeşini öldürmediğini biliyoruz, Colleen.
I screwed that up. You know, I mean, a... after all this, I didn't even get her money back, and she's gonna lose the bar because of me.
Bir de bütün bu olanları düşününce ona parasını geri veremediğim için, barı elinden alacaklar, benim yüzümden.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]