You didn't tell me translate Turkish

- Why didn't you just tell me this?

Neden sadece bunları söylemedin ki? Bilmiyorum.

Well, why didn't you tell me you put one up?

Neden bunlardan birini yerleştirdiğini bana söylemedin?

- Why didn't you tell me?

- Neden bana söylemedin?

Okay, why didn't you tell me this before?

Peki, bunu bize neden daha önce söylemediniz?

Why didn't you tell me all this before?

- Neden daha önce söylemedin bunları?

Why didn't you tell me?

- Neden bana söylemedin?

Why didn't you tell me?

Bunu bana neden söylemedin?

Why didn't you tell me you're in the military, Shay?

Neden bana orduda çalıştığını söylemedin, Shay?

Didn't you just tell me that you didn't know anything about her?

Bana hiç bir şey bilmediğini söylemedin mi?

Why didn't you tell me you were impotent, that you and Barb participated in the work?

Neden bana Barb'la görev alırken iktidarsız olduğundan bahsetmedin?

'Cause you didn't tell me!

Çünkü haberim yoktu.

You can't tell me that you didn't feel anything when you met Robin Hood.

Robin Hood'la tanıştığında hiçbir şey hissetmediğini bana söyleyemezsin.

You didn't tell me we had a visitor.

Bir ziyaretçimiz olduğunu söylemedin.

Yes, I am. Why didn't you tell me?

- Niye bana söylemedin?

Tell me you didn't send this.

- Bunu göndermedim de bana.

Okay, well, why didn't you call and tell me?

Peki niye arayıp söylemedin?

Didn't you tell me there's a way to see if someone's read the email you sent them?

Bana birisine gönderilen e-postaları okuyup okumadığını görebildiğin bir yol olduğunu söylememiş miydin?

You didn't tell me that.

Böyle bir şey söylememiştin.

Why didn't you tell me about this before you and Caleb went there?

Neden sen ve Caleb gitmeden önce bana anlatmadın?

I was surprised you didn't tell me yourself.

Senin söylememene biraz şaşırdım.

You got shot, and you didn't tell me?

- Vuruldun ve bana söylemedin mi?

She fucking lost you and she didn't tell me!

Resmen seni kaybetmiş ve bunu bana söylemiyor!

And you had a million opportunities to tell me what was up, you didn't.

Ayrıca durumunu bana açıklamak için onlarca fırsatın vardı ama sen yapmadın.

- Peter was protecting you, and I was just trying to help him out, so don't you come into my house, and walk over me with your "fuck-you" shoes, and tell me what I did or didn't do to your lowlife, piece of shit boyfriend.

- Peter seni koruyordu sadece ona yardım etmeye çalışıyordum, sakın bir daha evime gelip "sikeyim seni" yazan ayakkabılarınla üstüme yürüme ve senin sefil sevgiline ne yapıp ne yapmadağımı söyleme.

Why didn't you tell me?

Bana neden söylemedin?

I totally understand why you didn't tell me.

Neden söylemediğini anlıyorum.

Just tell me you didn't do it.

- Sadece bana yapmadığını söyle.

You drove all the way to Boston to tell me something, didn't you?

Boston'a kadar onca yolu bana bir şey söylemek için geldin, değil mi?

You didn't tell me.. when did you get this?

Bunu ne zaman aldın?

Why didn't you tell me?

Neden bana söylemedin?

Why didn't you tell me that you knew Siya?

Siya'yı tanıdğını neden bana söylemedin?

Why didn't you tell me that you were thinking About going to art school?

Sanat okuluna gitmek istediğinden neden bahsetmedin?

You didn't tell me what you saw.

- Ne gördüğünü bana söylemedin.

You didn't tell me.

Bana niye söylemedin?

Don't tell me that you didn't enjoy killing the man who murdered your father or Debra Parker's killer.

Babanı öldüren adamı ya da Debra Parker'ın katilini öldürürken zevk almadığını söyleme bana.

Why didn't you tell me the supplies were for the rebels?

Neden bu tedariklerin isyancılar için olduğunu söylemedin?

Why didn't you just tell me?

Niye söylemedin ya?

Why didn't you tell me you got screwed by Cardiff?

Cardiff'in seni kazıkladığını niye söylemedin?

Why didn't you tell me you were having dinner with Joe MacMillan?

Joe MacMillan'la yemek yiyeceğinizi neden söylemedin bana?

Didn't I tell you to let me do the talking?

Konuşmayı ben yapacağım demedim mi?

Because I didn't fly 5,000 miles for you to tell me that it's over!

Çünkü 8000 km'yi senden bu işin bittiğini duymak için gelmedim!

Like you didn't tell me everything.

Bana her şeyi anlatmamışsın gibi.

I told you... my uncle didn't tell me anything.

Dedim ya, amcam bana hiçbir şey söylemedi.

Why didn't you just tell me?

Neden söylemedin ki?

Colby didn't tell me much about what you were looking for, to be honest.

Colby ne aradığından çok bahsetmedi dürüst olmak gerekirse.

You didn't tell me you had a suspect.

Bana kimseden şüphelendiğini söylememiştin.

Why didn't you tell me about my sister?

Kız kardeşime olanları bana neden anlatmadın?

Why didn't you tell me she's still alive?

Neden hâlâ hayatta olduğunu bana söylemedin?

Didn't we agree you need to tell me about any new friends?

- Tüm yeni arkadaşlarından bana bahsetmen gerektiği konusunda anlaşmamış mıydık?

You knew Olivia was missing, and you didn't tell me!

Olivia'nın kaybolduğunu biliyordun ve bana söylemedin!

You thought of it too? Why didn't you tell me?

Sen de mi kara kutuyu araştırdın?