You don't have to do anything translate Turkish
674 parallel translation
Don't you have anything to do?
- Sen birşeyler yapmıyor musun?
You don't have to do anything.
Bir şey yapmanıza gerek kalmadı.
- You don't have to do anything about it.
Bu konuda hiç bir şey yapmak zorunda değilsin.
You don't have to say anything and you don't have to do anything.
Bir şey söylemek, bir şey yapmak zorunda değilsin.
I don't own the papers, Tony, after all. Did you have anything to do with this?
Bu yazılarla herhangi bir ilgin var mı?
And what's more, you don't have to do anything about it.
Ve dahası, o konuda bir şey yapmak zorunda da değilsin.
Don't you have anything better to do?
Her zaman giderim. Yapacak daha iyi bir işin yok mu?
You don't have to convince me of anything. You don't care what I think as long as I don't do anything about it.
Bu konuda hiç bir şey yapmadığım sürece ne düşündüğüme de kulak asma.
You don't have to do anything when we get to Dawson.
Dawson'a varınca bir şey yapman gerekmiyor.
You don't have to do anything.
Bir şey yapman gerekmiyor.
Rhoda, did you have anything... I don't care how small it was. Did you have anything to do with the way Claude got drowned?
Rhoda, Claude'un boğulmasıyla ufak da olsa bir ilgin var mı?
I don't want you to have anything to do with him.
Onunla görüşmeni istemiyordum.
Don't you have anything to do today?
Yapacak başka işin yok mu senin? Hadi bas git!
Don't you have anything to do?
Başka işin yok mu senin?
I don't want to have anything to do with you.
Seninle işim olmaz.
I don't want to have anything to do with you.
Seninle işim olmaz diyorum.
And you, don't you have anything better to do?
Ve sen, yapacak daha iyi bir işin yok mu?
Do you pretend you have nothing to do with it? I don't pretend anything.
- Hiç mi suçunuz yok?
I don't know how Liz could have anything to do with you!
Liz nasıl seninle konuşur, anlamıyorum!
You've got at me, you don't have to do anything, George.
Buldun zaten, bir şey yapmana gerek yok, George.
You don't have anything to do in the evening, do you?
Akşamları yapacak bir işin yok, değil mi?
You don't have to do anything.
Sen bir şey yapmayacaksın.
Anyway we have nothing to do you have another woman... and with another woman, I don't want to know anything about you
Zaten yapacak bir şey yok, başka bir kadınlasın senin hakkında hiçbir şey bilmek istemiyorum.
You don't have to do anything for it.
Bunun için ekstradan bir şey yapmana gerek yok.
Don't you have anything else to do?
Başka işiniz kalmadı mı benimle uğraşıyorsunuz?
You don't have to do anything you don't want to... except be in federal district court in New Hampshire... for disposition on a charge of stolen goods.
Çalıntı mal suçlamasının nihai kararını duymak için New Hampshire'da federal mahkemeye çıkmak dışında istemediğin bir şey yapmak zorunda değilsin.
Don't do anything! You only have to let things go!
Eğer bu fırsatı kaçırırsan kaybolursun.
You don't have anything to do with him.
Onunla bir işin yok.
- Don't you have anything better to do?
- Yapacak daha iyi bir işin yok mu? - İyi bildin, yok.
All you need to do is watch the shop for me You don't have to do anything
Tek yapman gereken dükkana göz kulak olman başak birşey yapman gerekmez
And come back, and they don't have the decent courtesy... To ask you how you're doing. You know, "can I do anything for you?"
Buna rağmen dönünce biri yanına gelip "Nasılsın?" veya "Senin için ne yapabilirim?" bile demiyor.
You don't have to do anything for me... but just don't kid yourself that you're doing this show... for any other reason except guilt about me.
Benim için bir şey yapmana gerek yok. Sadece bunu yapmanın tek nedeninin bana karşı suçluluk hissetmen olduğunu yadsıma.
Don't you have anything better to do?
Senin yapacak başka işlerin yok mu?
And if you don't have anything to do right now...
Ve eğer şu an yapacak başka işiniz yoksa...
Don't you have anything better to do?
Yapacak daha iyi bir şeyin yok mu?
You don't have anything to do anyway.
Yapılacak pek fazla işiniz yoktur.
If it's different, something that might shock your snooty friends in the least, you don't want to have anything to do with it.
Eğer farklıysa, kibirli dostlarınızı biraz olsun şok edebilecek bir şeyse, onunla ilgili bir şey yapmak istemiyorsunuz.
You don't want to have anything to do with Mike Gallagher.
Mike Gallagher'la bir ilişkin olmasını istemezsin.
Alright, if you don't intend to do anything and want to keep me silent, you will have to pay.
Bir şey yapmazsan, sessiz kalmamı sağlamak zorunda kalırsın. Paran var, biliyorum.
You don't have to do anything else OK?
Bu iş orada kapansın. Tamam mı?
You come home, and I try in a good humour, good mood, there's this dinner, that dinner, with the kids you don't have to do anything.
Eve geliyorsun ve ben seni... güler yüzle, iyi bir ruh haliyle karşılamayı deniyorum çocuklarla o yemekti bu yemekti derken senin hiçbir şey yapman gerekmiyor.
It's a good thing to do because then you don't... You don't have to think about anything.
İyi oluyor, çünki o zaman o zaman hiçbir şeyi düşünmek zorunda kalmıyor insan.
I don't think we have anything to do with the killings you mentioned.
Bahsettiğiniz katliamlarla alakamız olduğunu sanmıyorum
Look, lady, it don " t have anything to do with you. Marriage.
Bak bayan, bunun seninle ilgisi yok.
You don't have to do anything for it. You get together without a problem.
Bunun için fazladan birşeyler yapmanıza gerek yok.Tek bir problem yaşamadan birlikte olabilirsiniz.
You don't have to do anything.
Birşey yapmak zorunda değilsin.
You don't have to do anything.
Bir şey yapmana gerek yok.
You don't have to do anything.
Hiçbir şey yapmak zorunda değilsin.
You don't have to do anything now but hallucinate.
Bütün yapmanız gereken halüsinasyon.
But you don't have to do anything you don't want to, Hadass. Anything.
İstemediğin hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin.
I don't ever want to have anything to do with you.
Seninle ilgili hiçbir şey istemiyorum.